Önümüzdeki 10 yılda neler olacak?

Atılım MURAT
Atılım MURAT AYKIRI FİNANS amurat@etu.edu.tr

Yatırım bankaları ‘‘Gelişen ülke piyasalarındaki pozisyonlarınızı azaltın. Önümüzdeki 10 yıl riskli.’’ içerikli raporlar yayımlıyorlar. Madem gelişen ülkelerin gelecek 10 yılı karanlık görünüyor, biz de 2014’ün ilk çeyreğini, gelişmiş ülke piyasaları ve ekonomileri açısından değerlendirelim. İlk çeyrek açısından diyorum, çünkü bir çeyrekten daha uzun bir süreyi öngörmenin zor olacağını düşünüyorum. Gelişen ülkelerin önümüzdeki 10 yılı karanlık diyen bankaların, daha bir yıl önce ‘‘Avrupa’nın kayıp 10 yılı’’ başlıklı raporlar yayımladıklarını hatırlatalım. Avrupa piyasalarının değerlemeler açısından oldukça cazip olduğunu söyleyenler de, bölge ekonomisinin çıkışa başladığını ifade edenler de aynı kurumlardır.

Çok kısa dönem, kısa dönem gibi zaman dilimlerini, sabit getirili menkul kıymetler piyasası perspektifinden değerlendiriyorum. Sabit getirili menkul kıymetler piyasasının daha sağlıklı sinyaller verdiğini düşünürüm. Zira bu piyasanın profesyonelleri; daha sabırlıdırlar, rasyoneldirler, detaylara önem verirler. Çok kısa dönemi ‘‘gecelik’’ olarak kabul ediyorum. Bu zaman zarfını merkez bankaları kesin olarak kontrol eder. Üç, hatta altı aylık dönemin de merkez bankalarının kontrolünde olduğu söylenebilir. Para otoritesinin kısa dönem faizi değiştirmesi; bono fiyatlarını, hisse senetlerinin ve para biriminin değerlerini etkiliyor.  

Amerikan ekonomisinin başarılı performansı yılın ilk çeyreğinde devam edebilir. En önemli öncü ekonomik göstergelerden olan ‘‘çekirdek sermaye harcamaları’’ yıllık bazda yüzde 7 yükseldi. Bu da işletmelerin oldukça sağlıklı olduklarını gösteriyor. Bu durum; 2010, 2011 ve 2012’de ekonomiyi kurtaran yüksek bütçe açığına ihtiyaç olmadığını gösteriyor. Özel sektörün, devlet desteği olmadan da reel organik büyüme yaratabildiğini anlatıyor. Piyasalar açısından bakarsak, S&P 500 endeksinin bugünkü fiyat kazanç oranı(F/K) 17. 2011’in sonunda, endeksin F/K oranı 13 idi. Çok pahalı bir endeksten bahsetmiyoruz. Ancak endeksin 2013’teki muazzam performansını devam ettirmesi de zor olabilir. İlk çeyrekte daha dengeli bir kar büyümesi görülebilir. Diğer taraftan, piyasa duyarlılığını gösteren bazı indikatörlerden uyarılar geliyor. Citi’nin Coşkunluk-Panik endeksi son bir yılın zirvesinde. Araştırma raporları yayımlayan Investor’s Intelligence’a göre, boğaların oranı(yükseliş bekleyenlerin oranı), Ekim 2007 dönemindeki seviyeye gelmiş. Portföylerdeki varlık dağılımı göstergelerinde, hisse senetlerine ayrılan oran yüzde 70 ile son yedi yılın zirvesinde. Yüzde 60 hisse senetlerine, yüzde 40 tahvil-bonoya yatırım yapan klasik portföy yapısı bitmiş. Tahvil-bono oranı yüzde 15’e düşmüş. Nakitte kalanların oranı yüzde 15.  Görünen o ki, hisselere herkes inanıyor. Bu açıdan, ilk çeyrek veya ikinci çeyrek karlarının beklentilerin altında kalması, boğaları sarsabilir. ABD piyasalarında bir düzeltmenin olasılığı artıyor. Fakat ekonomide bir resesyon riski olmadığı için, bunun ‘‘kuyruk riski’’ dediğimiz, büyük kayıplara yol açacak bir piyasa olayına dönüşmesine düşük bir olasılık veriyoruz. Amerika’da büyük kayıplar, genel olarak resesyon dönemlerinde yaşanıyor. Özetle; ABD’de işler iyi gidiyor. Tabii piyasalarda biraz korkunun yaşanması, normalleşmenin başlaması, daha cazip fiyatların oluşması açısından sağlıklıdır.

Avrupa ekonomisindeki toparlanma sürebilir. Avrupa Merkez Bankası(AMB), en azından orta döneme kadar bir faiz riski olmayacağını vurguluyor. Bu da pozitif algıyı pekiştirebilir. Tabii işler aniden kötüleşirse, AMB’nin manevra alanı oldukça sınırlı kalır. Faiz indirecek yer yok. Ayrıca ülke ve özel sektör borçları yüksek. Ekonomik iyileşmenin sürmesi, borçluluk oranlarının düşmesi, AMB’ye zaman kazandırabilir. AMB ve Fed, orta-uzun dönemdeki olası ekonomik yavaşlama dönemine sıfıra yakın faiz oranı ile yakalanmak istemiyorlar. 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Dolar yükselir düşer 28 Ağustos 2019