‘OVP’ Babacan’ın kaygılarını yeterince karşılamıyor

Tuğrul BELLİ
Tuğrul BELLİ GÜNDEM tugrulbelli@gmail.com

Dün Başbakan Yardımcısı Sn. Babacan’ın açıkladığı 2014-2016 Orta Vadeli Program’ın (OVP) sunumunun ana teması hiç kuşkusuz Türkiye’nin tasarruf açığı problemiydi. Sunumla ilişkili grafiklerde de net biçimde ortaya konduğu gibi tasarrufların milli gelire oranı bakımından Türkiye bulunduğu ülkeler kategorisinde sonuncu sırada yer almakta. Babacan da gayet dürüst bir şekilde AKP hükümetlerinin en büyük başarısızlığının bu oranı yükseltememiş olması olduğunu ifade etti. Öte yandan, Babacan 2005 yılından beri (2009 yılı dışında) kamunun tasarruf fazlası vermekte olduğunu, buna karşılık özel sektörün giderek artan oranda tasarruf açığı vermesi nedeniyle cari açığın yüksek kalmaya devam ettiğini de vurguladı.

Ancak, sunumda yer alan genel olarak cari açığa ve özelde de “tasarruflar-krediler-cari açık” ilişkisine yapılan bu vurgunun OVP’nin ana metninde neredeyse hiç yer almamış olması da ilginç. OVP’de Ödemeler Dengesi başlığı altında tamamı dış ticarete yönelik bir takım tedbirler sıralanırken (ki 2012 OVP’sinde toplamda 11 tedbir yer alırken bu sene bu sayı 25’e yükselmiş durumda) Babacan’ın özellikle vurgu yaptığı makro ihtiyati tedbirlere ise hiç yer verilmemiş. (Kaldı ki bu tedbirler de, ağırlıklı olarak zaten bugüne kadar gerçekleştirilmiş olan ve tüketici kredileri ve ihracat kredilerine yönelik uygulamalar. Bugünden sonrası için ise Babacan sadece 1-2 ince ayardan bahsetmekte.) Somut olarak sadece BES’ten bahsedilirken tasarruf (cari) açığı ile ilgili diğer olası tedbirler oldukça soyut ifadelerle geçiştirilmiş. (Sonuçta sunumla ilgili benim genel izlenimim Sn. Babacan’ın Türkiye’nin en kırılgan noktasını yüksek kronik cari açık olarak gören yabancı yatırımcıların bu kaygılarını yatıştırmak ve cari açık konusunda duyarsız kalmadıklarını ispatlayabilmek için bazı noktaları sunuma ilave ettiği yönünde.)

Zaten, OVP’nin temel makro hedeflerine baktığımızda 2014’te cari açıkta herhangi bir iyileşme de görülmüyor. Altın ticareti hariç cari açık (ki kesinlikle cari açığa öyle bakmak gerekiyor) önümüzdeki sene de bu seneki %6.1 oranında gerçekleşecek, yani tasarruf açığında bir düzelme söz konusu değil. Ayrıca %6.1 öyle küçümsenecek, düşük bir oran da değil. Hele önümüzdeki sene sermaye akımlarında ters rüzgarların esmesi çok muhtemelken.

Tüketim tarafında ise bu sene reel olarak %3.8 artması öngörülen özel sektör tüketiminin ise önümüzdeki sene %3.2’ye gerilemesi hedeflenmiş.  Aynı zamanda, kamu kesimi tüketiminin %7.8’den %3.0’a gerilemesi söz konusu. Böylece toplam tüketim de %4.3’ten %3.2’ye gerilemiş olacak. Ancak, alınan tüm makro ihtiyati tedbirlere rağmen, sürdürülmekte olan negatif reel faizli para politikasının özel tüketim harcamalarındaki artışı bu ölçüde bastırabilmesi mümkün gözükmüyor.

Haydi diyelim özel tüketim istenilen ölçüde bastırıldı, bu sefer de açıkçası, ihracatta büyük bir ivmelenme söz konusu değilken, tüketimdeki artış hızının bu ölçüde azalması ile önümüzdeki sene milli gelir artışının bu sene tahmin edilen %3.6’nın üzerine çıkarak %4.0 olarak gerçekleşmesi çok da mantıklı gözükmemekte. Burada denklemi tutturan öge ise özel sektör sabit sermaye yatırımlarında beklenen %5.7’lik artış. (Kamunun sabit sermaye yatırımlarında ise %3.5 azalma hedeflenmekte. Bir seçim senesinde bu oranda bir azalma???) Ancak, sermaye akımlarının zayıflaması beklenen ve şimdiden volatil bir sene olacağı belli olan 2014’te özel sektör yatırımlarında böyle bir artış beklemek de gerçekçi değil.

Son olarak da şunu belirmeliyim: Mutlaka ki, dış ticaret politikalarının ve makro ihtiyati tedbirlerin cari açığa müsbet tesirleri olacaktır. Ancak fiyat mekanizmasında (yani kurlarda) etkili bir ayarlama olmadığı sürece cari dengede kalıcı bir düzelme beklemek de mümkün değil.

Halbuki, OVP’de bu sene için 1.894, önümüzdeki sene için ise 1.983 ortalama dolar kuru öngörülmekte, yani %4.6’lık bir devalüasyon söz konusu. Deflatörün (en az) %6 olarak tahmin edildiği bir sene, bu durum kurun yeniden değerlenmesi anlamına geliyor. Tabii, kur tahminleri olsa olsa bir temenni. Devam eden cari açık ortamında gerçek kur gerçekleşmesinin ne olacağını ise zaman gösterecek!

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Dar bir koridor! 10 Ekim 2019
IMF 4. Madde bildirisi 26 Eylül 2019