Pick-up’ların dönüşü

Gültekin KARA
Gültekin KARA OTOSTOP gultekin.kara@dunya.com

Ülkemiz için söylenen bir söz var ya “Türkiye, eğer içinde yaşamıyorsan, oldukça eğlenceli bir ülke” diye, bence aynısı otomotiv için de söylenebilir. Eğer bir otomotiv şirketini yönetmiyorsanız, otomotiv oldukça eğlenceli denebilir. Sürekli bir heyecan ve dinamizmin içinde yoğrulmak…

Kemal Tahir ünlü, “Kurtlukta düşeni kaparlar” sözüyle otomotivi kastetmese de bu endüstri için cuk oturduğunu söylemek mümkün. Çünkü, çok düşük bir kar marjıyla iş yaparken, cironuzu sürekli yukarıda ve yüksek tutmanız gerekir.

Pazar payındaki ufak kayıplar bile kartopu efekti yaparak bilançoya negatif yansıyabilir.

Negatif yansımanın yanında en önemlisi ise marka sadakatinin önemli olduğu bir ürün grubunda kaybedilen müşterinin yansımaları ilerleyen yılları da olumsuz yönde etkileyecektir.

Durum böyle olunca, otomotiv firmalarının buldukları her boşluğu doldurmak için çaba göstermeleri de kaçınılmaz.

Ve tabii ki bir tanesinin girdiği  alana diğerlerinin de vakit kaybetmeden kafalarını sokmaları da…

Son dönemlerde bu azgın rekabet pick-up sınıfında yaşanıyor. 

Nissan, Mitsubishi, Toyota  ürünlerini yenileyerek rekabette yerini alırken, Renault, Fiat, Dacia ve hatta Mercedes ise ilk defa bu segmente giriş yapıyor.

Global alanda bugün her firma yaklaşık 100 binli üretim adetleriyle bu sınıftaki yarışın içinde bulunuyor. Türkiye’de ise bu sınıftaki pazarın büyüklüğü yaklaşık 20 bin seviyesinde. Pazarın yapısı  ise ağırlıklı olarak kamu alımları  ve tarım sektörü arasında ikiye bölünmüş durumda. Ancak, budurum aynı zamanda pazarın limitlerini de belirleyen bir unsur olarak dikkat çekiyor.

Zira, söz konusu müşteriler, profesyonel ya da zorunlu müşteri sınıfına girdiği için ancak bir ihtiyaç hasıl olursa alıma geçiyor.

Dolayısıyla firmaların bu pazarı etkilemeye yönelik fiyat mekanizması dışında ellerinde önemli bir silahları yok. Durum böyle olunca, otomotivin azgın rekabeti pick up sınıfındaki perakende kanalında yaşanıyor. Son yıllarda bireysel pick-up kullanımının mevzuatlar  nedeniyle zorlaştırılması ve buna bir de büyük şehirlerdeki trafik sıkıntılarının eklenmesi ile birlikte perakende pazarı oldukça daralmış durumda.

Küçülen pastaya rağmen masaya oturanların sayısının artması ise firmaları perakende müşterisine yönelmelerini zorluyor.

Perakende müşterisini yakalamak zor olduğu için de bu alanda yatırım yapmak, yani para kazanmak için para harcamak gerekiyor.  Zira, perakendede yakalanan bir müşteri en aç iki versiyon boyunca  araç satma garantisi demek. Oysa diğer tarafta fiyat politikaları ağırlıklı olduğundan bir dönem sonra rakipler aynı politikalarla sizi kendi silahınızla vurabilir. İşte bu yüzden önümüzdeki  dönemde perakende müşterisini kazanmak için farklı bir rekabet yaşanacak gibi duruyor.

Bu alandaki rekabette aktif olan firma, pick-up savaşında rakiplerinin bir adım önüne geçecektir.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Hep bana… 18 Mart 2019
Baskınla olmaz 21 Ocak 2019
Rotası olmayan gemi 07 Ocak 2019
Umuda yolculuk 31 Aralık 2018
Otomobile soğan muamelesi 10 Aralık 2018
Feragat edilmiş 19 Kasım 2018
Nereye koşuyoruz… 12 Kasım 2018
Rica ederim yapmayın 05 Kasım 2018
Kurcalama arabayı 22 Ekim 2018
Çelik bile erir 08 Ekim 2018