Satış mesleğinde ün kazanmak

Serbest Kürsü
Serbest Kürsü

Yücel Uygun

“Sınırlarımızı zorlamak, mükemmelliğe ulaşmanın ilk adımıdır.”
Montaigne

Günümüzde ülkemizde yapılan Y kuşağı (1980-1999) araştırmaları, bu kuşağa mensup insanların genellikle büyük çoğunluğunun para veya statü peşinde koştuğunu gösteriyor. Fakat tarihe baktığımızda bu durumun neredeyse hiç değişmediğini görüyoruz. Geçmişte de insanların büyük çoğunluğu için para, ün veya statü her zaman önemli olmuş. Bu yaklaşımların ne kadar doğru/yanlış olduğunu bir kenara bırakalım; her birey doğası gereği başarılı olmak istiyor.

Mesleki ün elde etmenin, okul başarısıyla bir ilgisinin olmadığını günümüzde zirve yapmış isimlerin öz geçmişlerine bakarak görüyoruz. Araştırmalar da bu konuyu destekliyor. Konu satış mesleğine geldiğinde ise, tamamıyla benzer yaklaşımlar söz konusudur. Başarılı bir satış temsilcisi/yöneticisi olmak, çalışanı gelecekte CEO’luk pozisyona veya patron koltuğuna taşıyabilir. (Yine günümüzde yapılan araştırmalar da bu süreci doğrulamaktadır.) Satış mesleğinde tutunmak gerçekten zordur, bazen de acıdır ama meyveleri tatlıdır.
Satış mesleğinde (çalışanlar veya yöneticiler) mesleki bir ün kazanmak için özellikle aşağıdaki maddeler konusunda bilinçli olmak gerekiyor:

Yaklaşım: Amerika’nın önde gelen satış gurularından biri olan ve motivasyon konuşmacısı olarak da bilinen Zig Ziglar’in (1926-2012) çok sevdiğim bir sözü var, “Yüksekliğinizi yeteneğiniz değil, yaklaşımınız belirler.” Günümüzde bazı satış temsilcilerini izlediğimizde, iyi bir yaklaşıma sahip olmayanların hiç de azınlıkta olmadığını görüyoruz. İyi bir yaklaşımdan kastettiğim özellikler: İnsan sevgisi, karşı tarafa önce birey olarak değer vermek, sürece odaklanmak, içten bir ilk izlenim/son intiba vb. Başarılı satış temsilcileri, her koşulda pozitif odaklı, insanlara yardım etmeyi seven bireylerden oluşur.

Hedefler

Gelecekte bu meslekte zirve yapmayı planlayan satış temsilcileri/yöneticileri kendi hedeflerini onlara verilen hedeflerin üstünde tutarlar. Üzerimizde oluşan baskıdan, anca kendimize uyguladığımız baskı sonucu kurtulabiliriz. Bu aşamada tabii ki hedeflerin öncelikle, ulaşılabilir ve temel değerler üzerine oturtulmuş olması gerekir. Ayrıca yaptığımız işte bir anlam bulmak en değerli görevlerimizden biri olmalıdır.

İletişim

Şartlar ne olursa olsun, kimseyle arayı bozmamak, gerektiğinde belirli bir mesafeyi korumak da önemli bir yaklaşım olacaktır. Başarılı insanları incelediğimizde, neredeyse hepsinin harika bir iletişimci olduklarını görüyoruz. Güzel bir iletişime sahip olmak bize yaşamda, düşündüğümüzün üzerinde fayda sağlıyor.

Duygusal zekâ

Ülkemizde maalesef duygusal zekâ konusundaki farkındalık yeterince gelişmiş değil. Daniel Goleman, yıllardır dünya üzerindeki başarılı insanlar/satış temsilcileri ve liderler üzerinde araştırmalar yapıyor. Bu insanların en önemli ortak noktaları, duygusal zekâ seviyelerinin yüksek olması. İnsanın kendini tanıma yolunda çaba göstermesi, duygu yönetimi, dürtü kontrolü, içsel motivasyon başarılı bir iş yaşamı veya özel yaşam için son derece önemli kavramlardır. (https://www.dunya.com/kose-yazisi/is-yasaminda-duygusal-zekanin-onemi/422342)

Öz disiplin

Öz disiplin, belirli bir hedef doğrultusunda engeller karşısında pes etmeden mücadele vermektir. Dünya üzerindeki tüm başarılar, öz disiplin sahibi kişiler tarafından elde edilmiştir. Öz disipline sahip olan çalışanlar, üstlerinin varlığında veya yokluğunda başarılı olmayı sürdürürler, gözetim altında olmadan da iyi performans gösterirler.

Yukarıdaki maddeler bize, satış mesleğinde kendini, kendi işinin patronu gibi gören kişilerin daha çok başarı gösterdiğinin sinyalini veriyor. (Aslında bu maddeler sadece satış mesleğinde veya iş yaşamında değil, sosyal yaşamımızda da bize büyük fayda sağlıyor.) Eğitimlerimde de bu farkındalığı oluşturmak için çaba sarf ederim. “Hangi işi yaparsan yap, yaptığım işi kendi işin gibi gör.” Çalışma yaşamına bu sistemi entegre eden çalışanların, gelecekte mesleki üne sahip olmaları daha çok olasıdır.

Çalışan, satış liderliğinde veya temsilciliğinde ün yakaladığında, yukarıda bahsettiğim bazı faydaların yanında, “kişisel bir marka” hâline de dönüşür. Bu kişiler, rakip firmaların ilgi odağı haline gelirler. X firmasında “şu kişi varmış duydunuz mu?” soruları sektör içinde dolaşmaya başlar. Transfer teklifleri, terfiler vb. durumlar yaşanır. Bu aşamada tabii ki, daha çok çalışmak gerekir. Başarı sarhoşluğuna kapılmamak, en önemli farkındalık konusunu oluşturur. Başarı tahtına oturan çalışanın/yöneticinin orada kalabilmesi için, o zamana kadar yaptığı çalışmaların daha fazlasını inovatif bir şekilde sürdürmesi gerekir.

Hangi meslek olursa olsun, hayata dair büyük bir resmi olan çalışanlar, sadece işe gidip gelmezler. Bu çalışanları hemen, beden dilinden, enerjisinden ve pozitif yaklaşımlarından rahatlıkla tanıyabiliriz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar