Siyaset gölgesinin bedeli

Taner BERKSOY
Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI tberksoy@pirireis.edu.tr

Tırmanan siyasi tansiyonun ekonomi üzerinde koyu bir gölge oluşturduğunu düşünüyorum. Neredeyse on ayı bulan gerilim 17 Aralıktan bu yana sanki zirve yaptı. Siyasetin gölgesi daha da yoğunlaştı. İktidarın en tepesinde yolsuzluk yapılmış olabileceği izlenimi veren haberler yayınlanıyor. Bunun doğru olması halinde iktidara dönük güvende önemli bir gerileme olması muhtemel. Yolsuzluk haberinin doğru olmaması halinde ise siyasi iktidarın kendi etrafındaki gelişmelere vakıf olmadığı gibi bir durum ortaya çıkıyor ki bu güveni daha da sarsar. 

Son siyasal gelişmeler ekonomiyi olumsuz etkiliyor. Bunda bir kuşku yok. Genelde bunun Mart sonundaki seçimi nasıl etkileyeceği merak ediliyor. Oysa siyasetin bu tür etkileri kısa dönemi aşar. Seçimle birlikte siyasetteki gerilim hemen düşse dahi güven kaybından kaynaklanan ikircikli eğilimler bir süre daha devam eder. 

Siyasetteki gelişmeler ekonomiyi iki kanaldan etkiler. Siyasi gerilimin artması ileriye dönük belirsizliği koyulaştırır. Bu beklentileri bozar, risk algısını yükseltir. Beklenti ufkunun kararması, risk algısının yükselmesi yerli ve yabancı aktörlerin tercihlerini olumsuz yönde etkiler. Bu süreçte finansal fiyatlar (faiz ve kur) yükselir. Yerli aktörler riskten kaçar, görece daha ihtiyatlı bir konuma çekilirler. Yabancı kaynak girişi daralır. Bütün bunlar ekonomide harcamaların (toplam talebin) önce yavaşlayıp sonra azalması sonucunu doğurur. Talep daralması büyümeyi arkadan çeker. Büyümenin yavaşlaması gelir kaybı ve artan işsizlik gibi sonuçlar doğurur. Ekonomi üzerindeki siyaset gölgesinin temel maliyeti de budur. Ciddi refah kaybı olur. 

Bu gün itibariyle Türkiye ekonomisinin böyle bir döngüye savrulma riskinin arttığı kanaatindeyim. Son aylarda ortaya çıkan veriler aktörlerin tavır değiştirmeye, ekonominin de yavaşlamaya başladığına işaret ediyor. En son veriler ise harcama boyutunda önemli bir kasılma olduğu izlenimini veriyor. 
Tüketici Güven İndeksi bu izlenimi veren verilerden birisi. Hem TÜİK’in yayınladığı tüketici güveni verileri hem de Cnbc-e güven indeksi son aylarda tüketici güveninin azalmaya başladığını gösteriyordu. Şubat ayı verileri bunun had safhaya ulaştığı izlenimi veriyor. Şubat ayında tüketici güven indeksinin yüzde 69.2 ye gerilediği anlaşılıyor. Bu Şubat 2010 dan bu yana en düşük indeks seviyesi. Bir önceki aya kıyasla tüketici güvenindeki gerileme ise yüzde 4.5 boyutunda olmuş. Siyasi krizin tırmanmaya başladığı 17 Aralık tarihinden itibaren de tüketici güven indeksi 8.5 puan gerilemiş. 
Bütün bunlar siyasetteki gerilimden tüketicilerin fazlasıyla etkilendiklerini gösteriyor. Henüz bu etkilenmenin özel tüketim harcamalarına ve tabii iç talebe ne ölçüde yansıdığını bilmiyoruz. Soyut bilgimiz bu gibi durumlarda tüketici güvenindeki kasılmanın hızla tüketim harcamalarına yansıyacağını, ortaya çıkacak olan harcama kasılmasının ise büyümeyi ciddi ölçüde yavaşlatacağını söylüyor. Sanırım özel tüketim harcamalarında böyle bir gelişmeye tanık olacağız. 

Özel yatırım harcamaları açısından durumun ne olduğuna ilişkin elimizde bir veri yok. Soyut bilgi, özel yatırım harcamalarında güven kaybı nedeniyle ortaya çıkan kasılmaların hem daha güçlü olduğunu hem de eski tempoya daha geç dönüldüğünü söylüyor. Tüketici güveninde ortaya çıkan güçlü kasılma büyük olasılıkla benzer bir etkileşimin özel yatırım harcamalarında olabileceğine işaret ediyor. 

Güven kaybı - özel yatırım harcamaları- büyüme arasındaki etkileşime ilişkin en çarpıcı bilgi 2008 kriz başlangıcından sonra 2009 birinci çeyreğindeki güçlü talep kasılması ve bunun neden olduğu büyüme kaybına ilişkin. Küresel kriz nedeniyle ortaya çıkan beklenti ve risk algısındaki bozulma süreci bize iki şey gösterdi. Ekonomi dışından gelen etkilerle güvenin kaybedilmesi özel tüketim ve yatırım harcamalarımızda çok güçlü bir kasılma yarattı. Bu 2009 birinci çeyreğinde büyümenin güçlü bir ivmeyle dibe vurmasına neden oldu. Bu bir. Söz konusu kasılmalar öyle bir iki ayda ortadan kalkmadı, sonraki üç çeyrekte devam etti. Bu da iki. 

Benzer bir süreçten geçtiğimizi düşünüyorum. Bu defa da beklenti bozan etki ekonominin dışından, siyasetten geliyor. Güven kaybının ekonominin kendi işleyişi içinde onarılmasının güç olacağı anlamına geliyor bu. Güven kaybı ve beklenti bozulması bu defa da güven kaybı ve harcama kasılmasına neden olacak. Son günlerde yıllık büyüme tahminlerinin aşağı yönlü revize edilmesi bu defa da büyüme kaybı olacağına işaret ediyor. Yani siyasetin gölgesine yine bir refah bedeli ödeyeceğiz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ekonomi kıskaçta 20 Aralık 2018
Normalleşme mi? 06 Aralık 2018
Kur’u temizleme 25 Ekim 2018
Yeni bir durgunluk mu? 18 Ekim 2018
Zaman mı kazanıyoruz 11 Ekim 2018
Tedbir gerekirdi 04 Ekim 2018
2019 yılı kritik 13 Eylül 2018
Adını koymadan 06 Eylül 2018