Son veriler ve değişmeyen beklentiler!

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN dunyaweb@dunya.com

Türkiye İstatistik Kurumu tarafından son bir hafta içinde açıklanan veriler, ekonomik görünüm konusunda olumlu düşünebilmeye pek izin vermiyor. Kısa vadeli finansal iyimserliklerin, ekonomik eğilimler üzerindeki etkisi azalmaya devam ediyor; içerideki ağırlaşmış sorunlara ve küresel eğilimlere ilişkin güvensizlikler gibi faktörler bu sonuçta belirleyici oluyor. Finansal aktarım mekanizmalarındaki aşılamayan tıkanıklıklar da olumsuzlukları besliyor. Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış verilere göre işsizlik artmaya devam ediyor ve ekonomi durgunlaşmayı sürdürüyor; bu duruma rağmen enflasyon baskıları gücünü koruyor!

İşsizlik oranında gerileme mevsimsel

Mayıs ayı İşsizlik oranı yüzde 12.8 seviyesinde gerçekleşmiş. Sene başından bu yana gözlenen gerileme mevsimlik etkilerden kaynaklanıyor ve genel artış eğiliminin değişmediği gözleniyor. Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış verilere göre işsizlik oranı artıyor; Nisan ayında yüzde 13.8 ve bir yıl öncesinin aynı döneminde yüzde 10.6 olan oran Mayıs ayında yüzde 14.0 düzeyine yükselmiş. Bir yıl öncesinin aynı dönemine göre 850 binin üzerinde istihdam daralması var ve işsiz sayısındaki artış bir milyonu biraz aşmış! Bu durumda sormak gerekiyor her yıl istihdama katılan bir milyonu aşkın genç nerede? Bu soruya yanıt bulunmadan, bu rakamlara ne kadar güvenebiliriz?

Haziran ayı Sanayi Üretim Endeksi, bir yıl öncesinin aynı dönemine göre yüzde 3.9 oranında daralmış; zaten mayıs ayı tarım dışı istihdamdaki yarım milyonu aşan daralma bu eğilimin sinyalini bir ay öncesinden vermiş! Hem iç ve dış pazar belirsizlikleri ile olumsuzlaşan rekabet koşulları, hem de ağırlaşmış sorunlar ve finansal açmazlar üretim faaliyetinin sürdürülebilmesini çok zorlaştırıyor.

Haziran ayına ilişkin Perakende Satış ve Ciro Endeksleri de, ekonomideki durgunlaşmanın rakamsal sonuçlarını kısmen özetliyor. Sabit fiyatlar ile hesaplanan Perakende Satış Endeksi bir yıl öncesinin aynı dönemine göre yüzde 1.2 oranında daralmış. Hizmet dışındaki Ciro Endekslerindeki yıllık artış, enflasyon oranının gerisinde kalmış.

Rakamların ortaya koyduğu eğilimler, iyimser olunabilmesini olanaksızlaştırıyor. Çok farklı sebeplerin sonuç üzerinde etkili olması ve bazılarını gidermenin sonucu değiştirmeye yetmemesi türünden açmazlar sıkıntı yaratıyor. Seçimlere ilişkin endişeler geride kaldı, fakat ekonomideki olumsuz eğilimler düzelmedi; yapay zorlamalar ile döviz kuru ve faizleri geriletmek, kredi mekanizmasının normale yakın bir şekilde çalışmasını mümkün kılamadı. Kamu harcamalarını artırmak, paranın devir hızını yükseltemedi ve krizin genişlemesini durduramadı. Gerekli ve yeterli koşullardan bazıları hep eksik kaldığı ve bir araya gelemediği için iyimser hesaplar çalışmadı, beklentilerdeki bozulma kronikleşirken güven bunalımı derinleşti!

İç ve dış pazarların daralacağı beklentisi güçleniyor

Giderek daha belirleyici olmaya başlayan bazı eğilimler, mevcut yaklaşımlar ile sonuç alınabilmesini olanaksız hale getiriyor! Gerek iç ve gerek ise dış pazarların daralacağı veya daha fazla genişleyemeyeceği beklentisi güçleniyor; bu olumsuzluğun nereden ve nasıl başladığı konusu ise giderek önemsiz hale geliyor, tüketim ve yatırım eğilimi belirgin şekilde geriliyor. Daha önce alınmış riskleri ise fırsat buldukça azaltma eğilimi gücünü koruyor. Bu farklılıklar, kamu kesimi ile mali sektördeki sorunların ağırlaşma hızını yukarı çekerek kırılganlık yönündeki algıları besliyor; cari açık küçülüyor, fakat kamu açıkları büyüyor ve sorunlu kredi hacmi yeni rekorlara koşuyor. Güçlenen bazı endişeler enflasyon baskılarının hep güçlü kalmasına sebep oluyor!
Bu tablonun yarattığı kısır döngü, makroekonomik görünüme ilişkin beklentilerin olumsuzlaşmasında belirleyici oluyor. Ekonomimiz açısından yılın üçüncü çeyreği, mevsimlik olarak ekonomik faaliyetlerin zirve yaptığı bir dönemdir, son çeyrekte ivme kaybı kaçınılmazdır. Bu yılın üçüncü çeyreği umulan gibi geçmiyor; bazı işkolları dışındakilerin sorunları ağırlaşmaya devam ediyor ve geleceğe ilişkin endişelerin güçlü kalmasına sebep oluyor. Küresel ve bölgesel koşullara ilişkin belirsizlik artışı ise tüm kesimleri daha temkinli olmaya zorluyor, piyasacılara uygun çözüm yolları da bu nedenle kapanmış oluyor!


Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar