Tanzim satışlarının düşündürdükleri!

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN dunyaweb@dunya.com

Bu hafta içinde İstanbul ve Ankara merkezli olarak uygulamaya giren tanzim satış çadırları, ekonomi gündemimizin zirvesine ipotek koyar hale geldi. Siyasi İrade oldukça düşük fiyatlarla tüketici güvenini yükselterek seçmenlerin gözünü boyayım derken, tarım sektörüne ilişkin birikmiş sorunlar ortalığa saçıldı. Genel değerlendirmeler Ekonomi Yönetiminin umduğu doğrultuda gelişmedi; yerel seçimler sonrasına ilişkin belirsizlik algısının geriletilebilmesi olasılığı hatırı sayılır oranda azaldı.

İlk gün uygulamasında sınırlı bir ürün grubu, hal çıkış rakamlarının altındaki fiyatlardan miktar sınırlaması ile satışa sunuldu. Bir yandan uzun kuyruklar oluştu ve diğer yandan sürecin sürdürülebilir olmadığına ilişkin değerlendirmeler genel kabul gördü. İkinci gün bazı zincir marketlerinde benzer şekil ve fiyatlardan bu türden satışa katılması, tanzim satış çadırlarındaki ürün çeşitliliğinin artırılacağı yönündeki açıklamalar kafa karışıklığını derinleştirdi.

Bu süreçte ticari bir mantık yok, ama siyasi bir hesap var!

Daha açık bir şekilde ifade etmeye çalışalım. Örneğin belli bir cins domateste üretici maliyeti 3,5-4 lira ve hal çıkış fiyatı 6 lira iken, tanzim satış çadırları ile bazı zincir marketler nasıl oluyor da 3 liraya satabiliyor? Belli ki bu süreçte ticari bir mantık yok, ama siyasi bir hesap var! Bu nedenle fire oranı, taşıma masrafı ve sabit giderler gibi maliyet hesabına ilişkin bir tutarlılık aramayın! Nasıl sübvanse edileceği tanımlanmamış ve bu tarafı açık bırakılmış çok özel bir çaresizlik çözümü üretilmiş! Fakat siyaset esnafının seçimden önce zam yapacak kadar enayi olmadığı yönündeki klasikleşmiş yaklaşımı da unutmayın!

Talimata dayalı yönlendirmeler ile döviz kuru ve faizleri hatırı sayılır oranda gerileten anlayış, benzer bir yaklaşımla enflasyonla mücadele etmeye çalışıyor. İsyan bayrağını çeken sebze ve meyve için, yepyeni bir haksız rekabet alanı yaratılıyor. Maliyetlerden ve birikerek ağırlaşmış sorunlardan bağımsız olarak, enflasyon sepetine giren ürünlerde fiyatlar bir şekilde güç kullanımı ile geriletilmeye çalışılıyor!

Biliyorum, bazı okurlarımız itiraz edecek! Türkiye İstatistik Kurumunun enflasyon hesabına ilişkin metodolojisi, tanzim çadırlarından fiyat toplanmasına ve veri alınan yerlerin yıl içinde değişmesine izin vermiyor. Fakat fiyat toplanan kimi zincir marketleri, bir şekilde yeni uygulamayı desteklemeye ikna ederseniz durum değişir! Hem kampanyalı satışların toplam içindeki payı en az on kat artarak yüzde 4 veya 5 düzeyine tırmanabilir ve hem de Enflasyonda yaşanacak ek gerileme de Ekonomi Yönetiminin başarısı olarak pazarlanır!

Serbest piyasa anlayışının rafa kaldırılması iş dünyasının güveni sarsacak

Fakat yan tesirler olacağını da dikkate almak zorundayız. Bu uygulama en başta tarım ürünü yetiştiren üreticileri ve bunları tüketiciye ulaştıran üreticileri üzecek! Yapay bir şekilde geriletilmeye çalışılan enflasyon oranı ile aldatılarak satın alma gücünün eritildiğini gören tüketiciler de öfkelenecek! Serbest piyasa anlayışının rafa kaldırılarak belirsizliğin hatırı sayılır ölçüde arttığını fark eden ve yarın benzer baskılarla tanışacağını gören iş dünyasının güveni de sarsılacak! Ucuz ürün alımından yararlananlar bile, ortaya konan yaklaşımı alkışlamayacak! Eğer bu endişelerde haklı isek, güven bunalımının derinleşebileceğini ve ava çıkanların av olma olasılığının arttığını dikkate almamız gerekebilir.

Bir anlamda 1970 yılların ikinci yarısında sahne almış olan fakat bugünkü kadar tutarsızlıklar barındırmayan bir uygulama ile yeniden tanışmaya başladık. Söz konusu dönemde rekabet yoktu ve üretici maliyetinin üzerindeki fiyatlardan ürünlerini satabiliyordu; zor olan istediğiniz kalitedeki ürünü bulabilmekti. Bugün haksız rekabet altında bunalmış, ürününü maliyetin üzerindeki fiyatlardan satmakta çok zorlanan ve birikmiş borçlarını nasıl ödeyeceğini bilemeyen tedarik zincirleri var; mal kıtlığının yerini ise fiyat istikrarsızlığı almış, baskıların yarattığı belirsizlik ise hatırı sayılır oranda artmış.

Enflasyonla mücadele sorunların kökenine inmiyor, kısa vadeden öteye etkili olamayacak baskılar ile sorunların ağırlaşma hızını yükseltiyor. Bu yılın ikinci çeyreğine ve sonrasına ilişkin algılar bozulurken güvensizlik artıyor. Tartışmalı uygulamalara imza atan Ekonomi Yönetiminin bile, önünü görebildiğine itibar edenlerin sayısı hızla azalıyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar