Terörün temelinde de hukuksuzluk var, devletsizlik var!...

Nevzat SAYGILIOĞLU
Nevzat SAYGILIOĞLU EKO ANKARA nevzatsaygilioglu@atilim.edu.tr

Terörle yatıyoruz, terörle kalkıyoruz. 

Kitlesel katliamları toplum olarak adeta izliyoruz. Garip bir çelişki içerisinde bir yandan da televizyonlarda ailemizin dizilerini ve keyifli eğlence programlarını izliyoruz. Yani ne yardan ne de serden vazgeçiyoruz.  Gerçekten garip bir toplum olduk. Geçmişin ortak tarihini veya tavrını unutur hale geldik. 

Son iki ayın toplumsal gelişmelerinden bunaldık. Terör belasına takıldık kaldık. 

Kökleri uzun geçmişe ve başka gerekçelere de dayanan terörün lanetlenmesini de “şehitler ölmez, vatan bölünmez” söylemiyle sınırlandırır ve sığlaştırır hale geldik. Galiba böylece rahatlamaya çalışıyoruz. Bu arada terörün nedenleri üzerinde daha köklü bir şekilde durmak ve ona göre çözümler üretmek yerine kolaycı ve sadece “kısasa kısas” çözümler üretiyoruz. Böyle bir cehenneme dönüşen ortamda ülkeyi yönetenlerin bir araya gelmediğini veya gelemediğini görüyoruz. Düşünebiliyor musunuz böyle bir ortamda Meclis çalışmıyor, Cumhurbaşkanı siyasi parti genel başkanlarıyla bir araya gelmiyor, en azından siyasi parti liderleri ortak bir tavır veya eylem içine girmiyor. 

İşin toplumsal, sosyolojik, siyasi ve kültürel boyutunu sağlıklı bir şekilde irdelemiyoruz. Nedense “devlet” ve “hukuk” üzerinde durmuyoruz, hukukun olmadığı ve devletin iflas ettiği bir yapıdan bahsetmiyoruz. Devlet; çok iyi bildiğimiz üzere, toplum halinde yaşayan insan topluluklarını yönetme aygıtı. Yani bireysel ihtiyaçlar dışında toplumun tümünü ilgilendiren ortak ihtiyaçların karşılanması için bu aygıta gereksinim var. Devlet, toplumun ortak ihtiyaçlarına çözüm arayışındadır. Ülkenin tümünü yakından ilgilendiren güvenlik, savunma, temel eğitim ve temel güvenlik gibi ortak ihtiyaçları gideren mekanizma devlettir. 

Devlet, kamusal hizmetlerini iki mekanizma ile yürütür. Bu mekanizmalardan birisi bürokrasidir, yani işlere yön veren bürokratlardır. Diğeri de bürokrasiye yön veren kurallardır, yani hukuktur.  Bürokrasiyi bilenler ne demek istediğimizi çok iyi anlıyorlar. Bürokrasi iyi işliyor mu? Bürokratlar gerçekten güçlü mü? Bürokratların bir yetki ve oyun alanı var mı? Cumhurbaşkanının öne çıkardığı (!) Merkez Bankası Başkanı ve MİT Müsteşarı dışında kamuoyunun bildiği veya tanıdığı başka bir isim var mı? 

Oysa bürokraside “sadakat” yerine “liyakat” esas olmalıdır. Bürokrat işin erbabı olmalıdır. Aslında güçlü bürokrasi olurda devlet işlerinin de o ölçüde iyi yapılacağı unutulmamalıdır. Bürokratın, siyasi otoritenin belirlediği sınırlar ve verdiği talimatlar içerisinde hareket etmesi gerektiği göz ardı edilmemelidir.

Şimdi bu noktada soruyorum: Günümüzde bürokrasi böyle mi işliyor ya da bürokrasi başarılımı diye sorarsak kaç kişi olumlu cevap verebilir? Buna olumlu cevap verenler varsa beri gelsin. Cumhurbaşkanı'nın bile geçmişte başbakanlığı döneminde sıkça bürokratik oligarşiden yakındığı unutulmasın.

Demek ki bürokrasinin işleyişi ve bürokratın tavrı önemli.

Bir bu kadar ve çok daha önemli olan da devletin kurallar çerçevesinde işlemesi değil midir? Yani hukukun egemen olduğu, herkesin kurallara bağlı olduğu bir yapının işlemesi gerekmiyor mu? Geçmişte 30 yıl devletin çeşitli birimlerinde ve üst düzeyde görev yapmış bir bürokrat olarak bazen düşünüyorum. Devletin çeşitli birimlerinde bilinen veya gizlenen ne kadar yanlış yapıldığını anlamaya çalışıyorum. 

Kurallar olmayınca ötekileştirme veya kayırma ortaya çıkıyor. Bizden veya değil ayrışması oluşuyor. Bütün bunlar, bugünün terör yanardağının ortaya çıkan negatif enerjisi veya lavları değil mi? 

Gerçekten biraz geniş ve sağlıklı düşünsek, işin temellerine inebilsek, ortak yaşamın şifrelerini algılayabilsek, bunu yapan ülke örneklerini alabilsek çok daha keyifli bir toplum olacağız. Aksi takdirde orta doğunun diğer ülkelerinin kaderlerine mahkum olacağız.

İşte hem iyi işleyen hukuk ve çözüm üreten devlet, bizim aramamız gereken şeyler olmalıdır. Hukuk devleti tüm kavram, kural ve kurumlarıyla işletilmelidir. 

Galiba o hale gelebilmemiz için daha çok gayrete ve zamana ihtiyaç var.
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar