Türkiye'nin özel koşullarına dikkat!

Hakan GÜLDAĞ
Hakan GÜLDAĞ hakan.guldag@dunya.com

Bizim gazetede gelenektir.

Her seçim döneminde sonuçlar açıklanmadan önce yazı işlerinde çalışan arkadaşlar tahminlerimizi bir kağıda yazarız.

Bir tür "seçim toto" yani…

Benim bu referandumdaki tahminim 'evet'lerin yüzde 54 düzeyinde olacağı yönündeydi. 

Dört puan yanıldım.

Kesinleşen sonuç:

Yüzde 57.9 evet

Yüzde 42.1 hayır

***

Baktım bizim yazı işlerinde "evet" oylarının yüzde 57 olacağını tahmin eden birçok arkadaşımız olmuş.

İlan edilen sonucun biraz üzerinde ve biraz altında tahmin yapanlar da çok.

Benden daha kötü tahmin yapanlar da…

***

Sizin tahmininiz neydi bilmiyorum.

Belki tutturdunuz…

Belki de benim gibi "karavana" attınız.

Sonuçta bizim tahminlerimiz beyin jimlastiğinin ötesine geçmez.

Bilimsel bir yanı yok.

***

Bir de kamuoyu araştırmaları.var.

Anayasa değişikliklerinin oylandığı referanduma ilişkin de birçok kamuoyu araştırması yayımlandı. 

Bilimsel yöntemler kullanılarak yapılan.

En azından o iddiada olan…

Ama görünen o ki, referandumun galibi olduğu gibi, kamuoyu araştırmalarının da galibi var.

***

Benim tespit edebildiğim sonuca en yakın tahmini ortaya koyan kamuoyu araştırması KONDA'nın oldu.

Ünlü araştırmacımız Tarhan Erdem'in başında bulunduğu KONDA'nın tahmini "Evet" oylarının yüzde 56.8 olacağı yönündeydi.

Mustafa Şen'in yönettiği GENAR Araştırma ve Danışma şirketi de yüzde 56.2'lik "Evet" tahmini ile sonuca yaklaşan bir başka başarılı kamuoyu araştırmasına imza attı.

A&G Araştırma şirketinin referandum tahmini oyların yüzde 50.7'sinin "Evet", yüzde 49.3'nün ise "Hayır" çıkacağı yönündeydi.

***

Bütün tahminlerde yanılma payı olur.

Artı-eksi 2 puanlık yanılma payı da makul bir oran olarak kabul edilir.

A*G'nin yanılma payı bu makul oranın epey üstünde oldu.

Başa baş bir referandum sonucu tahmin edilirken, sonuç 7-8 puan farklı gerçekleşti.

Hatta, A*G'den, referandumda "Hayır" sonucunun çıkmasının "sürpriz sayılmaması" gerektiği yönünde de bir açıklama yapılmıştı.

Gelgelelim, "kılpayı" referandum sonucu tahmininde A*G yalnız değildi.

Bir diğer önde gelen araştırma şirketimiz SONAR'ın kamuoyu araştırması da "Evet" oylarının yüzde 50.87 olacağı öngörüsünde bulunuyordu.

***

Şimdi bu sonuçlara bakıp, bazı araştırma şirketlerimizin çok daha bilimsel çalıştığı sonucuna varabilir miyiz?

Doğrusu bunu söylemek de zor.

Örneğin referandum oylamasında tahminleri şaşan Adil Gür yönetimindeki A*G Araştırma, 2009 yerel seçim sonuçlarını neredeyse yüzde 100'e yakın bir oranla bilmişti.

En yakın referandum sonucu tahmini yapan KONDA ise yerel seçim tahmininde bir hayli yanılmıştı.

***

Anlaşılan o ki, Türkiye'de geleceği öngörmek için kamuoyu araştırmalarını izlemek yetmiyor…

Bir önceki seçimlere bakıp, istatistikleri analiz etmek de…

Kısacası, sadece hesap-kitap yapmak yetmiyor…

Geleceğe nüfuz etmeye gayret ederken insanımızın özelliklerini dikkate almak gerekiyor.

Zaaflarını da…

Erdemlerini de…

Bilinçlenmeye yatırım yapın!

Geçen haftaki yazımızda "önümüzü görmekten" bahsediyorduk.

Gelecek günlerin neler getireceğin kestirmede, "senaryo planlaması"nın öneminden dem vuruyorduk.

Özellikle de şirketler açısından…

Bu konuda yapılmış güzel bir çalışmayı da sizinle paylaşmıştık. 

Hazır gündemdeyken, paylaşmaya devam edelim.

***

Yalnız büyük şirketler değil, kısaca KOBİ dediğimiz, küçük ve orta boy işletmeler de senaryo planlaması yapabilir.

Kendi çaplarında…

"Senaryo planlaması" lafı hiç korkutmasın.

Hiç de o kadar büyük bir olay değil.

İşe "nereye gidiyoruz" sorusunu sorarak başlayabiliriz.

"Dünya, Türkiye, ekonomi ve sektörümüz nereye gidiyor?" sorusu bir kez sorulduktan sonra ortaya çıkacak düşünce zenginliği sizi de şaşırtabilir.

Yöneticiler ve deneyimli elemanlar bir araya gelerek geleceği tartıştıklarında belirsizlik sisleri kendiliğinden dağılmaya başlayacak.

***

Senaryo planlaması bir tür "bilinçlenme yatırımı".

Uzmanlar, bu "yatırım" çalışmasının verimli olması için aşağıdaki hazırlıkları yapmamızın yararlı olacağı uyarısında bulunuyor: 

-Ülkenin ve ekonominin yakın tarihini dikkatle incelediğinizde gelecek için önemli ipuçlarına ulaşırsınız.

-Senaryo planlamasına başlamadan önce, gelecek ile ilgili görüş belirten herkesin yazı ve demeçlerini toplamanız gerekir. Bunların incelenmesi geleceğe ışık tutar.

-Senaryo çalışmalarında algılama ve hayal gücü bir noktada tıkanır, geleceğin izleri kaybolur gibi olur. Planlama sırasında belirsizliğin ağır bastığı bu "siyah alanlar"ın ortaya çıkması normaldir. Zaman geçtikçe bu alanlar da aydınlanır ve ufkunuz genişler.

-Geleceği, özgür ve bağımsız bir düşünce ortamında büyüteç altına alın. Çünkü özgür düşüncenin kısıtlandığı bir ortam yalnız felaket senaryoları üretir.

-Yetişen çocuklar ve gençlerin hayat tarzları ve düşünceleri, gelecekte karşımıza çıkacak eğilimlerin tohumlarını içerir. Onların tutum ve davranışlarını "zamane" deyip küçümsemek yerine ciddi şekilde analiz edin.

-Ekonomi ve Pazar ile ilgili gözlem ve araştırmalarınızda hep en kritik faktörü arayın. Sezgilerinizi hesap-kitapla destekleyin.

-Küreselleşme, makroekonomik durum, pazardaki segmentasyon ve yeni ekonomi gibi konulardaki değişim unsurların algılayabilmek için bir erken uyarı sistemi kurun.

-Katı ve tek doğrultudaki düşünce alışkanlığını terk edin. Düşünceleriniz, şu gibi esnek, akışkan ve hareketli olsun.

-Geleceğe bakarken belirli bir zihin kurgusuna, bakış açısına sahip olmak gerekir. Beyninizin "alet kutusu" geleceğin sorunlarını çözmek için örgütlenmemişse ileriye baktığınız halede geleceği göremezsiniz.

-Geleceğe yönelik çalışmalarda, pozitif bir bakış açısı ile işe başlamanız daha iyi olur.

Siz "Böyle gelmiş, böyle gider…" sözünün doğruluğuna inanıyorsanız, gelecek için senaryo hazırlamanıza zaten gerek kalmaz. Ancak senaryoların içinde bir tanesinin en olumsuz ihtimalleri hesaba katması da zorunludur.

Gelecek tahminlerinde ünlü karavana atışlar

Gelecek konusunda tahmin yapmak riskli bir iş.

Bu dün de böyleydi, bugün de öyle…

Her hangi bir olay veya buluş, zincirleme olarak hayatın her alanında belirli etkileşimler yaratıyor.

Değişim kırk bilinmeyenli bir denklem gibi.

Bunların tümünü sezmek ve görmek dahiler için bile imkansız.

En parlak beyinler bile belirli bir alanda uzmanlaştıkları için bir olayın tüm sonuçlarını tahmin edemiyor.

Özellikle "nokta tahmin"lerde "karavana" ihtimali çok yüksek.

Buna rağmen geleceği düşünmeyi sürdürmek gerek.

Unutmayalım, bir isabetsiz tahminin ardından daha isabetlisini yapabiliriz.

Kısacası diyeceğim şu:

Siz de benim gibi referandum tahmininde isabet tutturamadıysanız üzülmeyin.

Yalnız değiliz!...

İşte size tarih boyunca gelecek için yapılan tahminlerden bir demet:

-"Yapılabilecek tüm icatlar yapıldı ve limite ulaştık. Yeni bir icat yapılması artık imkansız…"

Romalı mühendis Julius Sextus Frontinus (Milattan sonra 10)

-"Buluşunuz çok şaşırtıcı ama bu cihazı kim kullanmak ister ki…"

ABD Başkanı Hayes (1876) Telefonun mucidi Alexander Graham Bell'in destek istemine cevabı.

-"Havadan daha ağır uçan makinelerin yapılması imkansızdır."

Fizikçi Lord Kelvin (1895)

-"Ne yaparsa yapsın, bu çocuk adam olmaz"

İlkokul öğretmeninin ünlü bilim adamı Albert Einstein'ın babasına veli toplantısındaki sözleri (1895)

-"Sağlık bakanlıkları tüm ülkelerde bataklıkları kurutacağı, bütün sulak alanlar zamanla yok olacağı ve tüm durgun sular ilaçlanacağı için 2000 yılında sivrisineğin nesli tükenecek"

Gazeteci John Watkins (1900)

-"Atomların varlığı kanıtlanamaz. Onlar asla görülemez, dokunulamazlar ve yalnızca hayalimizde yaşarlar. Onlar birer düşünce ürünüdür"

Aerodinamikte kullanılan "Mach" sayısının mucidi Avusturyalı ünlü fizikçi Ernst Mach

-"Bugün yalnız kanadını veya göğsünü yemek için bir tavuk yetiştirmek zorundayız. 50 yıl içinde bu parçalar uygun bir ortamda ayrı ayrı üretilecek"

İngiltere Başbakanı Sir Winston Churchill (1931)

-Televizyonun yaygınlaşması için insanın bir yere oturup, ekrana dikmesi lazım. Oysa ortalama bir Amerikan ailesinin bunu yapmaya zamanı olmayacağını rahatlıkla söyleyebiliriz.

New York Times (1939)

-"Japonlarda, Amerikalıların talep edeceği bir ürün üretme yeteneği yok"

ABD Dışişleri Bakanı John Foster Dullers (1954)

-"Ödeviniz ilginç ve fena değil. Ancak bu iş fikri uygulanabilir olmadığı için 'orta' not veriyorum"

Yale Üniversitesi'nde bir profesörün, Federal Express'in kurucusu Fred Smith'in öğrencilik yıllarında kargo ve acele paket ulaşımı konulu dönem ödevi ile ilgili yorumu.

-"Sanırım beş bilgisayarlık bir dünya pazarı mevcut"

IBM Başkanı Thomas Watson (1943)

-"İnsanların kendi evlerinde bir bilgisayar sahibi olmak isteyeceklerini hiç sanmıyorum. Evlerde bilgisayar olması için hiçbir neden yok"

Digital Equipment Corporation'un kurucusu ve başkanı Kenneth Olsen (1977)

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar