Ülkeler neden yurt dışında arazi kiralar?

Prof. Dr. Aykut GÜL
Prof. Dr. Aykut GÜL STRATEJİK DÜŞÜNCE aykut.gul@dunya.com

Pandemi, savaşlar, iklim değişimi ve giderek daha sık karşılaşılan küresel krizler, ülkelerin önceliklerini yeniden gözden geçirmelerine yol açtı. Bunun sonucunda ülkeler, gıda güvencesini ajandalarının en tepesine aldırlar.

Bu kapsamda gıdada yeterliliğin yanı sıra ona gerektiği yer ve zamanda ulaşabilmek de önem kazandı. Böylelikle lojistik, satın alma gücü, sürdürülebilirlik gibi konular da öne çıkmaya başladı.

Yakın gelecekte gıda fiyatlarının daha da yükseleceği ve gıda krizlerinin baş göstereceği sıklıkla dile getiriliyor. Ülkeler son yıllarda, başta buğday ve pirinç olmak üzere, ihtiyaçlarının çok üzerinde gıda depoluyorlar. Bununla da yetinmeyip ülke dışında, yabancı ülke topraklarında arazi kiralayarak veya satın alarak tarımsal üretim yapma yoluna gidiyorlar.

Yeni sömürü düzeni kuruluyor

 Gerçekte tüm dünya nüfusuna yetebilecek olan gıda ve diğer kaynaklar, özellikle gelişmiş (!) Batının açgözlülüğü, tüketim çılgınlığı ve aşırı müsrifliği nedeniyle dünyanın bir bölümüne yetmemekte, 21.YY’da milyonlarca çocuk açlıktan ölmekte. Sorun aslında üretimin ötesinde paylaşım sorunu…

Afrika, ülkelerin iştahını kabartan kıtaların başında geliyor. Çünkü Afrika toprakları hala bakir, verimli ve kirlenmemiş… Ancak Afrikalı üreticiler açısından en büyük tehlike, yasal haklarının yetersizliği ve arazilerini tamamen kaybedebilmeleri riski…

Eskiden Kara Kıtada altına hücum vardı, şimdi ise toprağa… Ancak çoğu Afrikalı sömürüldüklerinin farkında olmadan günü kurtarma ümidiyle bu gelişmelere seviniyor… 16.YY’da köleleştirilerek Amerika’ya götürülen ve çiftliklerde ölümüne çalıştırılan Afrikalının belki de artık bizzat kendi arazisi üzerinde köleliği söz konusu…

Cumhurbaşkanımızın ifadesiyle, 140 ülke, kendi sınırlarının dışında toprak kiralıyor ve kiralanan bu arazilerin miktarı ülkemiz yüzölçümünün üç katına ulaşıyor. Gelişmiş Batı ülkelerinin yanı sıra birçok Ortadoğu ülkesi de Afrika’da arazi kiralıyor, tarımsal üretim yapıyor.

Buna Rusya’yı ve özellikle de son zamanlarda Çin’i eklemek gerekiyor. Afrika’nın yanı sıra Güney Amerika, Güney Asya ve Türki Cumhuriyetler de bu anlamda cazibe merkezleri. Avrupa Birliği’nin kendi sınırları dışındaki arazi miktarının, kendi alanının çok üzerinde olduğu tahmin ediliyor.

Hindistan ve Çin, geniş tarım alanlarını diğer ülkelerin kullanımına açmazken, kendileri özellikle Afrika’da yoğun bir şekilde arazi kiralamaktalar. Uyanan Afrika, zaman zaman sömürgecilere gerekli tepkileri gösteriyor. Örneğin, Fransa’nın dört Afrika ülkesinden kovulması gibi… Artan nüfus, artan biyoyakıt talebi, artan tüketim hırsı ve tarım ürünleri fiyatlarının yükselen trendi, tarım arazilerine olan iştahı giderek yükseltecek…

Türkiye’nin politikası kazan-kazan üzerine

Türkiye, arazi varlığı bakımından dünyada 17. sırada. Elbette ki öncelikle yapmamız gereken âtıl tarım arazilerimizi üretime kazandırmak. Bu konuda atılan adımlardan ve TAKE projesinden daha önceki yazılarımızda bahsetmiştik. Türkiye olarak biz de Sudan ve Nijer’de anlaşmalar yaptık.

Birçok şirketimizin dünyanın dört bir yanında, özellikle sebze ve meyve üretiminde yatırımları var. Ancak Sudan’da olduğu gibi zaman zaman yaşanan darbe ve sosyal huzursuzluklar nedeniyle sıkıntılarla karşılaşılabiliyor. Ülke olarak, anlaşma yaptığımız ülkelerle, sömürge anlayışı değil, karşılıklı kazan-kazan ilişkisi söz konusu.

Bu ülkelere, altyapı, eğitim ve teknoloji transferi ile destekler sağlıyoruz. Ancak başta Batı dünyası olmak üzere diğer ülkeler genellikle yeni sömürge anlayışlarını ‘arazi gaspları’ şeklinde sürdürmeyi amaçlıyorlar. Son 20 yılda Türkiye’nin, Afrika’daki büyükelçilik sayısını 12’den 44’e yükseltmesi, başta tarım olmak üzere iş birliklerinin artarak devam edeceğinin gösteriyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar