Yeni bir dünya

Taner BERKSOY
Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI tberksoy@pirireis.edu.tr

 

Başlığı bilerek böyle koydum. Yoksa yaşlı dünyanın yenileneceği falan yok tabii. Yenilenecek olan bir süredir dünya ekonomisine egemen olan anlayış ve düzenlemeler. En azından iki noktada böyle olacak gibi görünüyor. Uzun bir süredir devam eden gevşek politikalarla büyümeyi canlı tutmayı hedefleyen anlayışın önümüzdeki dönemde değişeceği anlaşılıyor. Birincisi bu.  Geçtiğimiz dönemde neredeyse bütünüyle vazgeçilmiş olan düzenleme (regülasyon)  politikalarının da yeniden uygulamaya taşınması gündemde. Önceki yıllarda iktisadi akla ve uygulamaya egemen olduğunu gördüğümüz ‘piyasa imanı’nın yerini biraz daha müdahaleci-düzenleyici bir yaklaşıma bırakacağı görülüyor. İkincisi de bu.  

Kendi açımızdan bu gelişmelerden çıkartacağımız mesaj açık. Önümüzdeki dönemde biz ve bize benzer ekonomilerin büyümesi biraz sıkıntılı olacak. Özellikle gevşek politikaların yerini biraz daha sıkılanmış politikalara bırakması sonucunda söz konusu ülkelerde büyüme temposunun alışılmış düzeyin altına düşeceği anlaşılıyor. 

Bu ülkeler geçtiğimiz dönemde daha çok dış kaynakların katkısıyla büyüdü. Dünya ekonomisinde bol ve ucuz kaynak vardı. Sadece bu ülkeler değil hemen herkes büyüyordu. Daha da önemlisi, dünya ekonomisinin motorları  (ABD, Çin. Avrupa)  çalışıyordu. Büyümeye fevkalade uygun olan bu ortam yapılan tercihlerdeki zafiyetlerin üstünü örttü. Örneğin, ekonomiyi dış kaynağa bağlı büyüme rayında uzun süre tutmak böyle bir tercih hatasıydı. İç talep dinamizmini ihmal etmek de benzer bir zafiyetin ürünüydü.

Küresel kriz bu ortamı değiştirdi. Şimdi uluslar arası likidite daralıyor. Daha da daralacak. Kaynak bolluğu yerini kaynak kıtlaşmasına bırakacak. Bu koşullarda dış kaynak maliyeti de yüksek olacak. Dünya ekonomisinin motorları da daha yavaş çalışacak. AB’nin hali malum. Kimseyi çekip, sürükleyecek hali yok. ABD hala deflasyon sınırında tur atıyor. Ötesine geçmesi zaman alacak gibi görünüyor. En büyük motor olan Çin ekonomisinde de istim kaybının başladığını gösteren işaretler var. Herkesin büyüdüğü günlerin geçtiği, herkesin görece yavaş olacağı yeni bir dünyanın oluşmaya başladığı anlamına geliyor bu.

Biz de dahil bazı ülkelerin önünde durumu biraz daha kritik hale getiren bir sorun var. Yeni ve daha yavaş bir dünya düzenine sanırım “ orta gelir tuzağı” sınırında yakalandı bunlar. Geçtiğimiz dönemde hızlı olan büyüme kişi başına gelir hesabıyla bizi gelişmiş ülke statüsünün (ve tabii imkanlarının) ayak ucuna getirdi. Bu bir eşik. Bu eşik aşılınca daha itibarlı ve refahı yüksek bir platoya geçiliyor. Ne var ki, oldukça inatçı ve dirençli bir eşik bu.  Olağan koşullarda dahi eşiğin aşılması için olağanın ötesinde tedbir ve efor gerekiyor.  Söylediğim gibi, öngörülerimiz doğruysa,  dünya koşulların pek de olağan olmayacağı döneme giriyor. Yeni düzen bu tuzak meselesini çözecek kolaylıklar getirmekten çok sorunu içinden çıkılması daha da güç bir konuma taşıyacak gibi görünüyor.

Kısacası, biraz zorlanacağımız bir dönem var önümüzde. Bu soruna iki dönem açısından bakıp, çare üretmenin daha doğru olacağını düşünüyorum. Bir tanesi kısa dönemdir.  Kısa dönem ne kadar kısadır derseniz en fazla bir seçim dönemi kadardır. İktidar olmanın pamuk ipliğine bağlı olduğu durumlarda sürenin daha da kısa olacağı açık.  Aslında bizim içinde oyun oynamaya alışık olduğumuz bir zaman dilimidir bu. Ama yeni koşulların içselleştirilmesi, uygun düşünce zemini ve önlemler oluşturulması için yetersizdir. Hele ‘orta gelir tuzağı’nı aşma sorunu açısından bakarsanız bunun kısa döneme sıkışmış akıl ve düzenlemelerle sağlanamayacağı açıktır.  

Yeni dünya ekonominin yapısını ve konumunu değiştirmeyi gerektiriyor. Örneğin, kaynakların görece daha sınırlı olacağı yeni dünyaya uyum sağlayabilmek için ekonominin kaynak yapısını değiştirmek, daha çok iç kaynak (tasarruf) yönüne kaydırmak lazım. Bu kısa vadede yapılabilecek bir iş değil. Uzun vadede ve uzun uğraşlarla sağlanabilecek bir konum değiştirmek bu. Aynı şekilde üretim yapısının da değiştirilmesi gerekiyor. Üretimi daha teknoloji ağırlıklı, daha katma değerli üretim alanlarına kaydırmak gerekir. Bu da bugünden yarına yapılabilecek bir iş değil. Bu değişimleri gerçekleştirebilmek için gelir dağılımını düzeltmek, eğitim sürecini baştan sona yenilemek gerekecektir. Bunlar da uzun vadeli tasarım ve uygulama gerektirir. 

İşler öngördüğümüz gibi giderse dünyanın yeni haline uyum kısa vadecilikten kaçmayı gerektiriyor. Yapamazsak ne olur? Orta vade tuzağına takılı kalırız. Yazık olur.
 

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ekonomi kıskaçta 20 Aralık 2018
Normalleşme mi? 06 Aralık 2018
Kur’u temizleme 25 Ekim 2018
Yeni bir durgunluk mu? 18 Ekim 2018
Zaman mı kazanıyoruz 11 Ekim 2018
Tedbir gerekirdi 04 Ekim 2018
2019 yılı kritik 13 Eylül 2018
Adını koymadan 06 Eylül 2018