Yeni bir dünyaya doğru

Taner BERKSOY
Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI tberksoy@pirireis.edu.tr

Dünya yeni bir düzene yöneliyor. Son birkaç yıldır yaşanan çalkantılar bir değişim sürecinin sancılarının yaşandığına işaret ediyor. En azından benim izlenimim böyle. Şimdilerde böyle bir değişimin ilk işaret fişeklerini görüyoruz. Sanki bir hazırlık dönemi içindeyiz gibi. İleriye dönük olarak yazılıp çizilenler, öngörüler önümüzdeki yarım yüzyılda temelli değişimlerin yerküreye egemen olacağını söylüyor. Sanki insanların yaşam biçimleri bütünüyle değişecek, insanlar temelden değişmiş toplumsal kontratlarla bir arada yaşayacaklar, farklı ürünler üretip bunların ticaretini yapacaklarmış gibi bir tablo çiziliyor. Bu tür egzersizlerin genellikle abartılı değişim tabloları çizdiğini, yanılma paylarının epey yüksek olduğunu biliyoruz. Ama gelmekte olan değişim rüzgarını abartıdan temizleyip, temel kurgusunu irdelerseniz yeni bir dünyaya doğru yol alındığını görürsünüz.

Bugünkü işaretlerine bakarsak yeni dünyanın siyasal, toplumsal ve ekonomik alanlarda gelişeceğini söyleyebiliriz. Ancak böyle bir değerlendirmeyi yaparken biraz ihtiyatlı olmak gerekir. Bugünkü işaretler bir değişim dinamiğinin işlemeye başladığını gösteriyor diye düşünüyorum. Bu dinamiğin yarım asırda dünyayı nereye taşıyacağını bütünüyle kestirmek zor. Buna kalkışmak biraz kehanet biraz da fal yönüne kayar. Ama günümüzdeki değişim görüntülerine bakarak en azından yakın dönem için bir hareket deseni tanımlamak mümkün olabilir. Yakın gelecekte bu desenin örgüleri üç ana ivme tarafından belirlenecektir diye düşünüyorum. Siyaset demokrasiden kopup daha otoriter, daha uzlaşmaz, daha çatışmacı bir yöne devinecektir. Toplumsal düzen daha ayrıştırıcı, daha parçalayıcı ve dolasıyla çatışmacı bir kimlik kazanacaktır. Ekonomi alanında ise iki aykırı gelişme yaşanacaktır. Bir yanda ulusal ekonomilerin içe kapandığı, korumacılığın yaygınlaştığı bir iktisadi dinamik öne çıkacaktır. Öte yanda radikal ölçüde farklı yeni teknolojilerin dikte ettiği bir iktisadi düzen oluşmak üzeredir. Bu bağlamda yeni düzende farklı ürün bileşimi, farklı tüketim kalıbı ve farklı ticari ilişkiler ağı oluşacaktır. Nihai aşamada ortaya çıkan yapıyı “yeni dünya” olarak tanımlayabilmek için bunun koordinatları belli, yerleşik bir düzen olması gerekir. Henüz böyle bir noktada değiliz. Bu noktaya ne zaman gelineceği de belirsiz. Bu nedenle önümüzdeki dönem egemen olacak değişimlerin belirleyeceği dünyayı stabil ve yerleşik olmayan bir ara aşama olarak tanımlamak doğru olur herhalde.

Yakın gelecekte siyasette ortaya çıkacağını düşündüğümüz yeni düzen, demokrasilerin güç ve alan kaybetmesi, buna karşılık güç kullanmaktan çekinmeyen otoriter siyasetin güçlenmesiyle oluşacaktır. Bugün itibariyle böyle bir siyasi kayışın oldukça güçlü işaretleri çıkmıştır ortaya. Aslında otoriter siyaset dünya için yabancı bir oluşum değildir. Dünyanın birkaç kez bu tür siyaset deneyleri yaşadığını biliyoruz. Günümüz dünyasında otoriter siyasetin daha çok geriden gelen çevre ülkelere yerleştiği de malum. Bu günkü değişim dinamiğinin ilginç ve önemli yanı, demokrasinin yerleşik olduğu düşünülen gelişmiş merkez ülkelerin otoriter siyasete savrulmalarıdır. Bu savrulmanın önemli bir örneği ABD’dir. Avrupa Birliği’nin orta Avrupa havzası ve Akdeniz bandında da benzer eğilimlerin güç kazandığı gözleniyor. Bizde de siyasetin bu tür eğilimler taşımaya başladığını söylemek yanlış olmaz. Gittikçe yerleşik bir kimlik kazanan bu değişim ivmesinin yakın gelecekte yön değiştireceğini söylemek zor. Ama bir süre yaşayacağı da aşikar.

Böyle bir iklimde toplumsal ilişkiler yumağının yerleşik dengesini koruması güçtür. Nitekim ayrıştırıcı ve çatışmacı bir toplumsal hareketlenmenin dünya ölçeğinde örnekleri ortaya çıkmaya başlamıştır. Bu gelişmenin iki boyutu sonraki biçimlenmenin belirleyicileri arasında yer alacaktır. Bunlardan birisi uluslararası sınırların yeniden belirlenmesi, yeni ulus devletlerin ortaya çıkmasıdır. İkincisi de uluslararası işbirliği ve entegrasyon girişimlerinin yön ve yan değiştirme olasılığıdır. Bu iki etken ulusal ve uluslararası toplumsal yapılanmada önemli roller oynayacaktır.

Bugün itibariyle dünyadaki değişim dinamiğinin en belirgin ipuçları ekonomi alanında gözlenmektedir. Siyaset ve toplumsal yapıdaki değişim hareketleri güçlü bir iktisadi değişme ivmesi yaratmıştır. Bunun ilk adımı yakın geçmişte sağlanmış olan açık ekonomi ve serbest ticaret ortamından sapılmasıdır. İlk adımda bunun bir “ticaret savaşı” üretmesi olasılığı her geçen gün güçleniyor. Bu hareketlerin yeni bir dünya yaratmaktan çok eski dünyaya dönüş yönünde olduğuna da işaret etmek gerekir. Ekonomide yeni bir dünyanın ortaya çıkacağını gösteren temel değişken ise teknolojideki güçlü değişimdir. Siyaset ve toplumsal düzendeki değişimlerin sürdürülmesi ve yeni bir dünyanın sürükleyici güçleri olması en azından tartışmalı gelişmelerdir. Yeni dünyanın esas belirleyicisinin teknolojideki dönüşüm olacağını söylemek yanlış olmaz diye düşünüyorum.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ekonomi kıskaçta 20 Aralık 2018
Normalleşme mi? 06 Aralık 2018
Kur’u temizleme 25 Ekim 2018
Yeni bir durgunluk mu? 18 Ekim 2018
Zaman mı kazanıyoruz 11 Ekim 2018
Tedbir gerekirdi 04 Ekim 2018
2019 yılı kritik 13 Eylül 2018
Adını koymadan 06 Eylül 2018