Yeni Türk Ticaret Kanunu kapsamında yetki devri

VERGİ PORTALI
VERGİ PORTALI dunyaweb@dunya.com

İlke TÜREYEN
ilke.tureyen@tr.pwc.com

Burcu KARAASLAN
burcu.karaaslan@tr.pwc.com

 

6102 sayılı Yeni Türk Ticaret Kanunu'nun (TTK) 1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe girmesiyle birlikte şirketlerin yönetim kurulu yapısına ilişkin bir takım değişiklikler ve yenilikler gündeme gelmiştir.

Bu anlamda TTK'nın 367'inci ve 370'inci maddelerinde, yönetim kurulunun, yönetim hakkı ve temsil yetkisi devrinin birbirinden bağımsız olarak düzenlendiği görülmektedir. TTK 367'nci maddesi uyarınca, yönetim kurulu yönetim hakkını kısmen veya tamamen bir veya birkaç yönetim kurulu üyesine veya üçüncü kişilere devretmeye yetkili kılınmıştır. Bu kapsamda, söz konusu devrin kapsamı ve usulü, sonucu ve bu anlamda yönetim kurulunun sorumluluğu konularının da yorumlanması gereği doğmuştur. Yönetimin devrine ilişkin değerlendirme yaparken, yönetim kurulunun devredilemez görev ve yetkilerini düzenleyen TTK 375'inci maddesinin göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Dolayısıyla yönetim kurulu yönetim hakkını 375'inci maddede belirtilen yetkiler dışında kalan yetkilerini devredebilecektir. Bununla birlikte yönetim kurulunun bu devri yapabilmesi için bir takım şartlar öngörülmüştür. Söz konusu şartlardan bir tanesi de yetki devrine ilişkin yönetim kurulu tarafından hazırlanacak bir iç yönerge olarak karşımıza çıkmaktadır. İç yönerge (örgüt yönergesi) daha önce uygulaması olmayan yeni bir kavramdır. Bu anlamda, makalemizde yetki devri ve devir şartları incelenecek ve yetki devri halinde sorumluluğun kime ait olacağı üzerinde durulacaktır.

Anonim şirkette yönetim

Bilindiği üzere, anonim şirket, kural olarak, yönetim kurulu tarafından yönetilir ve temsil olunur . Yönetim kurulu ise yetkilerini şirketin yapısına uygun bir yönetim tarzı oluşturabilmek amacıyla kısmen veya tamamen devretmek suretiyle kullanabilir. Yeni TTK sisteminde de, eski kanun döneminde olduğu gibi, yönetim kurulu yönetim haklarıyla temsil yetkilerini birlikte kullanmayabilecek ve gerektiğinde yalnızca bir gözetim organı olarak çalışabilen bir organ olabilecektir . Bu anlamda, yönetim kurulu üyelerinin yürütme (idare) yetkisini haiz olmayan (non-executive) üye konumuna geçebilmesine imkân verilmiştir . Ancak yönetim yetkisinin devri ve sonuçlarına ilişkin eski kanun dönemindeki sitem ile yeni kanunun getirdiği sistem arasında bir takım farklılıklar mevcuttur. Bu farklılıklardan ilki, TTK'nın yönetim hakkı ile temsil yetkisinin devrini birbirinden ayırmasıdır. Yetki devrinin esas sözleşmede dayanağının olması gerektiği de ayrıca düzenlemiş ve ancak yönetim kurulu tarafından kabul edilen bir teşkilat yönergesi ile söz konusu devrin gerçekleşeceğini belirtmiştir .

TTK'nın 367'nci maddesi kapsamında yönetim yetkisinin devri

TTK'nın 367'nci maddesiyle birlikte yönetim yetkisinin devri düzenlenmiştir. Buna göre yetki devri yönetim işlevinin yani karar alma yetkisinin yönetim kurulu üyelerine, üçüncü kişilere, komite veya komisyonlara kısmen veya tamamen devredilmesidir. Yetki devri ile yönetim yetkisinin devredildiği kimselere murahhas adı verilir. Belirtmek gerekir ki buradaki devir yönetimin devridir ve bu anlamda bir devir kural olarak temsil yetkisinin devrini  içermez. Söz konusu yönetim yetkisinin devrinin geçerli olabilmesi için iki şartın gerçekleştirilmesi öngörülmektedir. Bunlardan ilki yönetimin devrine izin veren bir hükmün esas sözleşmede yer alması, ikincisi ise; söz konusu yönetimin devrine ilişkin bir iç yönergenin hazırlanması gereğidir. Bu şekli şartların yanı sıra, yönetimin devrine konu olacak yetkilerin yönetim kurulunun devredilebilir ve devralınabilir yetkilerinden olması gerektiği  ve ancak sorumluluk üstlenebilen kişilere bu devrin yapılması gerektiği de unutulmamalıdır.

Yetki devrinin sonuçları

Yönetim kurulu tarafından yönetimin kısmen veya tamamen yönetim kurulu üyelerine veya üçüncü kişilere devrinin bir sonucu olarak yönetim kurulunun içyapısında bir yetki paylaşımı ortaya çıkmaktadır. Yönetim kurulu kendisine ait yetkileri murahhaslara devrettikten sonra murahhas üye ve müdürler kendilerine tevdi edilen yetkileri bağımsız olarak kullanırlar ve bu yetkilerin kullanılmasından doğan sorumluluk da onlara ait olacaktır. Bu anlamda, yetki devri yönetim kurulunun devredilebilir yetkilerini kısmen veya tamamen başkasına bırakılması ve bu kişinin kendisine devredilen yetkiler bakımından yönetim kurulunun yerine geçmesidir ve devredilen yetkiler bakımından sorumluluğun da devri olarak kabul edilebilecektir. Yetkinin birden fazla kişiye devredilmesi durumunda sorumluluk farklılaştırılmış teselsül hükümleri gereğince kendi aralarında paylaştırılacaktır. Bu durumda yetki devri ile yönetim kurulunun sorumluluğu bir nevi azalmaktadır. Murahhaslar kendilerine devredilen yetkileri iç yönergeye uygun bir şekilde kullanmalıdırlar. Yönetim kurulunun burada devrettiği yetkilerin kullanımını ve yetki aşımını tespit edebilmesi açısından bir üst gözetim yükümlülüğü doğmaktadır ve yetki aşımının tespiti halinde verilen yetkilerin derhal geri alınması gerekmektedir.

Yönetim yetkisinin devri halinde sorumluluk

TTK'nın 553'üncü maddesi 2. fıkrası uyarınca, yönetim kurulu yönetim yetkilerini 367 ve 370'inci maddeler kapsamında ve bu maddelerde düzenlenen şartlara uygun bir şekilde yönetim kurulu üyelerine veya üçüncü kişilere devretmesi halinde devredilen yetkilerin kullanılmasından yalnızca bu yetkiyi kullananlar sorumlu olacaklardır. İcradan görevli olmayan yönetim kurulu üyeleri ise söz konusu yetkileri devralan kişilerin seçiminden sorumlu olacaklardır. Başka bir deyişle, yönetim kurulu gözetim yükümlülüğü kapsamında murahhasların seçiminde gerekli özeni göstermelidirler. TTK'nın 553'üncü maddesi uyarınca, yönetim kurulu üyelerinin murahhasların seçiminde gerekli özeni gösterdikleri karine olarak kabul edilir. Bu anlamda, murahhasın fiillerinden yönetim kurulunun sorumlu olabilmesi için özen yükümlülüklerini ihlal ettiklerinin ispatlanması gerekmektedir. Atandığı yetki kapsamında gerekli ve yeterli bilgi ve tecrübeye sahip bir murahhasa yetki devrinin yapılmış olması, murahhasın atanmasında gerekli özenin gösterildiğine örnek teşkil edebilir. Bu anlamda, kanunda belirtilen şartlara uygun bir şekilde gerçekleştirilen yetki devri sonucunda yönetim kurulunun sorumluluğunun sınırı devrettiği yetkiler kapsamında daralmaktadır. Söz konusu yetki devirlerinin geçerlilik şartlarından biri olan iç yönerge hazırlanmayarak bir yetki devri yapılması durumunda söz konusu devir geçersiz olacağından yönetim kurulunun müteselsil sorumluluğu devam edecektir. Buna karşılık, yine yetki devri şartlarından biri olan esas sözleşmede yetki devrine, ilişkin bir izin maddesi bulundurulmadan bir devir yapıldığı hallerde ise, söz konusu devir bir yetki devri işlemi değil TTK'nın 366'ncı maddesi uyarınca gerçekleştirilen iç ilişkiye dayanan bir iş bölümü paylaşımı niteliğinde olacaktır. Dolayısıyla, yönetim kuruşu üyeleri yine ortaya çıkan zarardan müteselsilen sorumlu olacaklardır.

 


 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar