Yeni Türk Ticaret Kanunu KOBİ'leri kurumsallaşmaya mı zorlayacak?

VERGİ PORTALI
VERGİ PORTALI dunyaweb@dunya.com

Mehmet Ali DEMİRKAYA

Sorunun cevabını verebilmek için iki konuyu kısaca irdelemekte fayda var; bunlardan birincisi, Yeni Türk Ticaret Kanunu'nun ("Yeni TTK veya kanun") genel gerekçeler, madde gerekçeleri ve kanun maddelerinde "kurumsal yönetime" yapılan vurgu ve düzenlemeler, ikincisi ise Türkiye'de KOBİ'lerin son durumu. Bu iki konunun irdelenmesi sonrasında soruya gerçekçi cevap verilebilme şansımız olabilir. 

Yeni TTK'nın bahsi geçen bölümleri okunup değerlendirildiğinde görmekteyiz ki, kanun koyucuya göre ticari yaşamdaki istikrarsızlığın başlıca nedeni şirketlerin sürdürülebilirliğinin sağlanamamasıdır. Kanun koyucu bu sorunun çözümünü ise şirketlerin kurumsallaşmasının biran önce sağlanmasında aramıştır. Dolayısı ile Yeni TTK'ya hâkim olan düşünce; kurumsal yönetişim olgusunun Türk ticari yaşamının temel yapı taşı haline getirilmesidir.

Kurumsal yönetimin 4 ana ilkesi

Bu anlamda Yeni TTK'nın getirdiği düzenlemelere bakacak olursak: Kanun'un kurumsal yönetim yaklaşımı dört ana temel üzerine oturmaktadır. (1) derinlemesine şeffaflık, (2) adillik, (3) hesap verilebilirlik, (4) sorumluluk. Bu dört ana temel, kurumsal yönetim öğretisinde evrensel niteliktedir.

1. Derinlemesine şeffaflık, şirketin ve şirketler topluluğunun (1) Finansal

tablolarında, (2) Yönetim kurulunun ("YK") yıllık faaliyet raporunda, (3) Bağımsız

denetiminde, (4) İşlem denetiminde ve (5) Tüm denetleme raporlarında aranmıştır.

2. Adillik, menfaatler dengesi kurularak ve nesnel adalet ile sağlanmıştır.

3. Hesap verilebilirlik, YK raporlarında, bilgi akışında, geniş bilgi ve inceleme haklarında somutlaşmıştır.

4. Sorumluluk, hesap verilebilirliğe paralel olarak düzenlenmiştir.

Pay sahiplerinin hakları

Pay sahiplerine tanınan dava, aktif ve pasif bilgi alma, inceleme hakları, kolay işleyen

hukuki mekanizmalar eşliğinde oluşturulmuştur.

1. Azlık hakları listesi zenginleştirilmiştir.

2. İmtiyazlı paylar sınırlandırılmıştır.

3. YK'da pay sahipleri grupları ile azlığın temsil edilmesi olanakları artırılmıştır.

4. Sermaye Piyasası Kurulu'na ("SPK") kurumsal yönetim kodeksi yapma tekeli verilmiştir. Bu yetki, kodeksin güncelliğini ve dinamizmini sağlayacaktır.

5. Halka açık YK'ya kurumsal yönetim raporu yayımlamak zorunluluğu getirilmiştir.

6. Organlarda profesyonelliğe ve uzmanlaşmaya vurgu yapılmıştır.

KOBİ'ler için farklı muamele var mı?

Genel olarak kurumsal yönetişim uygulamalarına ilişkin kanunda yapılan düzenlemelerde KOBİ'lerin ayrı bir muameleye tabi tutulmadığını söyleyebiliriz. Bununla birlikte en önemli iki farkın, KOBİ'lerin uygulayacağı finansal raporlama standartları ve bağımsız denetim alanındaki düzenlemelerde olduğunu görmekteyiz. Bunlar da uluslararası uygulamalara paralel düzenlemelerdir. Alanımız sınırlı olduğu için diğer yasal düzenlemeleri ne yazık ki burada tek tek sayamıyoruz. Ancak, önemli bir detayı daha vermekte fayda var; aslında, Kanun taslak halinde iken 1523'üncü maddede sermaye şirketleri açısından KOBİ tanımı yapılmış bulunuyordu. Söz konusu maddede sermaye şirketleri küçük, orta ve büyük ölçekli şirketler olarak ele alınmış, ölçeklerin belirlenmesinde de aktif büyüklüğü, satışlar ve çalışan sayısı ölçüt olarak kullanılmıştı. Kanun yasalaşırken verilen önergeyle bu maddede kullanılan ölçütler iptal edilmiş 1522'nci madde de belirtilen yönetmelik çıkarılarak bu ölçütlerin belirleneceği belirtilmiştir. Yönetmelikte, küçük ve orta ölçekli şirketler ile büyük ölçekli şirketler yanında mikro ölçekli şirketlerin de tanımının yapılacağını düşünmekteyiz. Büyük olasılıkla önümüzdeki dönemde yayınlanacak söz konusu yönetmelikle bahse konu dört şirket ölçeği içinde belirlenmiş ölçütleri görmüş olacağız.

Türkiye'deki işletmelerin %99'u KOBİ

Tanım yapıla dursun ülkemizdeki KOBİ'lerin son durumuna bir göz atalım; Türkiye'de yaklaşık 2 milyon KOBİ, toplam işletmelerin %99'unu, toplam istihdamın %77'sini, toplam yatırımların %38'ini, toplam ithalatın %25?30'unu, toplam katma değerin %44'ünü ve banka kredilerinin %25'ini oluşturmaktadır (İMKB Halka Arz Seferberliği, Bursa Zirvesi). Verilerden de anlaşılacağı üzere ülke ekonomimizde KOBİ'lerin yeri yadsınmayacak önemdedir. KOBİ'lerin dünya ekonomisi içindeki işletmelerin %95'inden fazlasını oluşturan en yaygın işletme türü olduğunu (TC Dışişleri Bakanlığı) göz önünde tutarsak aynı önemin bütün Dünya içinde geçerli olduğunu görebiliriz.  

İşletmelerin yaşam süresi kısalıyor

Buna karşılık bir diğer gerçek ise, dünyada olduğu gibi Türkiye'de de şirketlerin yaşam süresinin gittikçe kısaldığı gerçeğidir. Bütün dünyada şirketlerin yaşam süresi kısalıyor. Süre Almanya'da 18, Fransa'da ise 9 yıla kadar indi. Türkiye'de ise işletmelerin yüzde 80'i 5'inci yılına, yüzde 96'sı 10'ıncı yılına ulaşamıyor (Aylık İş ve Ekonomi Dergisi Capital).

İstatistikler ülkemiz için KOBİ'lerin önemini ifade etmekle beraber ne yazık ki ömürlerinin de ne kadar kısa olduğunu göstermektedir.

Sürdürülebilirlik KOBİ'lerin en önemli sorunu

Bu sebeple, sürdürülebilirliğin sağlanamaması KOBİ'lerin karşılaştığı en büyük sorunlardan biri olarak ön plana çıkmaktadır. Günümüzde KOBİ'lerimizin sürdürülebilirliğine engel teşkil eden önemli derecede kurumsal ve yönetimsel sorunu bulunmaktadır. Sürdürülebilirlik ile ilgili literatür incelendiğinde şirketlerde sürdürülebilirlik paradigmasına temel teşkil eden bazı kavramların ortak amaç etrafında toplandığı görülmektedir.

· Sürdürülebilir gelişme

· Kurumsal sosyal sorumluluk

· Paydaş kuramı

· Hesap verebilirlik kuramı

Bu kuram ve kavramların anlaşılması ve uygulanması sürdürülebilirlik konusunda şirketlerin başarı sağlamasında en önemli etken olmaktadır. 

KOBİ'lerin sürdürülebilirliğinin sağlanması için, önlerindeki en önemli engel olan kurumsal ve yönetimsel sorunların çözülebilmesi adına bahsi geçen kuram ve kavramların iyi anlaşılması ve uygulanmasının sağlanması gerekmektedir. Kısaca özetlediğimiz sorunlar ve bunların çözümüne yönelik Yeni TTK'nın yaklaşımı değerlendirildiğinde, kanunun sorunu doğru teşhis ettiğini ve çözümünü de sunmuş olduğunu görürüz. Söz konusu kavramların şirket kültürüne aşılanması ve uygulanmasının sağlanması amacıyla Yeni TTK, yazının girişindeki düzenlemeleri ölçeğine bağlı kalmaksızın tüm şirketlere zorunlu kılmıştır.

Sonuç

Kanaatim; getirilen düzenlemelerin esnetilmeden uygulanabilmesi durumunda, bu düzenlemelerin şirketlerimize hissedar ve menfaat sahiplerinden ayrı bir bağımsız kişilik kazandıracağı ve kurumsallaşmanın tesis edileceği yönündedir. Kurumsallaşmasını tamamlamış ve ayrı bir kişilik kazanmış şirketlerin de hissedar ve menfaat sahiplerinin ömründen bağımsız ve daha uzun yaşayan şirketler haline geleceği muhakkaktır. Kurumsallaşma sürecini tamamlayarak sürdürülebilirlik sorununu aşmış şirketlerin meydana getirdiği ülke ekonomimiz de şüphesiz büyüme ve gelişmede daha istikrarlı, marka yaratan ve rekabet gücü yüksek bir ekonomi haline gelecektir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar