Sanatın en sevdiği hikâye: Güzel ve Çirkin
Neredeyse her yıl masalın yeni bir film uyarlaması geliyor gündeme. Sahne versiyonunu merakla beklediğimiz şu günlerde, hazır en yeni filminin DVD’si de çıkmışken, bu 300 yıllık hikâyenin sanat geçmişine göz atalım mı?
Sanat, hayattan beslenir; hayat ise kadim sözlü kültürlerin yarattığı efsanelerden, masallardan... Dolayısıyla neredeyse her masal, özellikle sinema ve sahne sanatları için vazgeçilmez birer temadır... Masallarda, hikâyelerde mi ağırlık böyle, yoksa sahne ve sinema yönetmenleri mi özellikle tercih ediyor bilinmez ama, farklı görünen adamlarla çok güzel kadınların öyküleri özellikle ağırlıkta. Hele ki müzikaller, bunlara bayılıyor. Örnek mi istiyorsunuz, alın size örnek: “Notre Dame'ın Kamburu”, “Kont Drakula”, “Operadaki Hayalet” ve bugünkü odak noktamızda yer alan “Güzel ve Çirkin.” Ne dersiniz “var bir iş, bu işte” değil mi... Hani neredeyse 0 bedene karşı çıkan feministlerin tepkisini üzerine çekecek kadar var hatta, baksanıza kadınlar birer melek kadar güzel olmak zorunda, ama erkekler neredeyse “Canavar” bile olabiliyor, önemli olan iç güzelliği!
80'lerin ünlü dizisi...
İşin şakasını bir tarafa bırakıp hepimizin çocukken defalarca dinlediğimiz bir masala çevirelim yönümüzü. Durup dururken çıkmadı tabii bu “Güzel ve Çirkin” merakı bende. Linda Hamilton'ı önce sinemaya, sonra “Terminatör”e armağan eden aynı adlı diziyi izleyerek büyümüş bir çocuk olarak çoktan anılar galerisine kaldırmıştım “Güzel ve Sanatın en sevdiği hikâye: Güzel ve Çirkin Neredeyse her yıl masalın yeni bir film uyarlaması geliyor gündeme. Dünyayı dolaşan müzikalini ise sonbaharda izleyeceğiz. Sahne versiyonunu merakla beklediğimiz şu günlerde, hazır en yeni filminin DVD’si de çıkmışken, bu 300 yıllık hikâyenin sanat geçmişine göz atalım mı? Çirkin”i ama, müzikal versiyonunu kısa bir süre sonra İstanbul'da ağırlayacağımız haberinin hemen arkasından vizyona giren Fransız usûlü yeni uyarlama film, bu sevimli hikâyeyi yeniden hatırlattı bana. Ben de, müzikalin biletleri satışa sunulmuş, filmin DVD’si de çıkmışken, size hatırlatmayı görev bildim. 1711-1780 yılları arasında yaşayan Jeanne- Marie Leprince de Beaumont’un kaleme aldığı 300 yıllık “Güzel ve Çirkin”; hemen hepimizin bildiği gibi, iflas eden babasının yaşamını kurtarmak için onu tehdit eden Canavar’la ya da nam-ı diğer Çirkin’le yaşamayı kabul eden Güzel’in (Belle) öyküsü. Sonunda Çirkin’in pırıl pırıl kalbini keşfeden Belle, önemli olanın iç güzelliği olduğunu savunarak sevimli canavarının evlenme teklifini kabul ediyor. Fakat hayatın ona bir sürprizi var: Çirkin aslında yakışıklı bir prens, sadece bir büyü kurbanı!
Kitabı çocuklarımız için...
Bu epey çocuksu hikâye, hepimizin içindeki masallara inanma içgüdüsünü o kadar güzel gıdıklıyor ki sanat da bunu es geçmiyor elbette. “Güzel ve Çirkin”in hâlâ her dilde çocuklara kitap olarak sunulması bir yana (şu an bizim kitapçılarımızda farklı resimlerle süslenmiş birkaç versiyonunu bulmak mümkün) diğer sanat dallarında da hep karşımıza çıkıyor bu hikâye. Öykünün beyazperdeyle tanışması 1899 yılına denk geliyor, 1900'lerde çekilen kısa filmler, varlığı bilinen diğer “Güzel ve Çirkin”ler. İlk önemli örneklerden biri Fransız sinemasının üstadlarından Jean Cocteau ve Rene Clement’in ortak çalışması. 1946’da beyazperdeye taşınan yorum, günün sınırlı olanaklarına rağmen şiirselliğiyle öne çıkıyor, ne de olsa senaryoda da Jean Cocteau’nun imzası var. Bu “La Belle et La Bête”nin o yılın Cannes Film Festivali’nde büyük ödül için yarıştığını da söylemek lâzım.
Televizyonun da gözdesi...
“Güzel ve Çirkin”, sinemacılar kadar televizyoncuların da ilgisini çekmiş her zaman. Bir sürü “Güzel ve Çirkin” uyarlaması var, ama elbette hiçbiri “Aslan Adam Vincent”imiz kadar meşhur değil. Öyküyü New York’un yeraltına taşıyan ve Çirkin’i bir tür görünmeyen kahramana dönüştüren dizi, o kadar sevildi ki aralıksız 3 yıl devam etti. Diziseverlere 2012’den bu yana sunulan bir başka versiyon da epeyce değiştirilmiş, modern bir yorum. Jay Ryan’ın hiç de çirkin olmayan Çirkin’i, Kristin Kreuk’un artık bir dedektif olan Güzel’i oynadığı dizi bizde de seviliyor. Animasyon “Güzel ve Çirkin” ise belki de hikâyenin en güzel uyarlaması. 1991 Disney yapımı eser, “En İyi Film” dalında Oscar’a aday gösterilmiş ilk animasyon, ayrıca müzik kategorisinde hem Oscar’ı hem Altın Küre’yi kucaklamayı da bilmiş. “Güzel ve Çirkin”, hem hâlâ masallara inanmamızı sağladığı hem de aşktan gerilime geniş bir duygu skalası yarattığı için, vazgeçilmezlerimizden. Ne dersiniz, yeniden izlemek eğlenceli olmaz mı?
En yeni uyarlama Fransa'dan geldi
En yeni “Güzel ve Çirkin” uyarlaması, hikâyenin kaynağı Fransa’dan geldi kısa bir süre önce. Epeyce fantastik bulunan uyarlama, “Kurtların Kardeşliği” ile tanınan Christophe Gans’ın imzasını taşıyordu. Filmde “Çirkin”i günümüzün sevilen Fransız aktörlerinden Vincent Cassel, “Güzel”i ise -belki de gelmiş geçmiş Güzel’lerin en güzeli- Lea Seydoux oynadı. Filmin diğer önemli rollerinde; Andre Dussolier, Myriam Charleins, Audrey Lamy, Dejan Bucin ve Mickey Hardt var. Vizyonda kaçıranlar için filmin DVD’sinin kısa bir süre önce rafl arda yerini aldığını da hatırlatalım. Hikâyenin diğer film versiyonlarının DVD’lerini bizim rafl arımızda bulmak maalasef şu an için mümkün değil. Yabancı sitelerden bulabilirseniz John Savage ve Rebecca De Mornay’nin oynadığı 1987 tarihli film versiyonunu da es geçmemek lâzım. Ve tabii animasyon versiyonunu da.
Ekim ayında İstanbul'da müzikalini izleyebileceğiz
Disney’in 1991’de övgüye boğulan “Güzel ve Çirkin”i aynı zamanda Broadway’e de taşınmış bir uyarlama. İstanbullular, sonbaharla birlikte başlayacak sanat sezonunda işte bu uyarlamanın sahne versiyonuyla buluşacaklar. Broadway’de ilk kez 1994’te sahnelenen ve 9 kez Tony Ödülleri’ne aday gösterilen müzikal, tam 13 sene seyircilerle buluştu. 2004’te isim hakkı verilmesinden bu yana 22 ülkede, 35 milyon seyirciye ulaşan, 8 ayrı dile çevrilen ve 28 bin kez sahnelenen “Güzel ve Çirkin”, 9-19 Ekim tarihleri arasında Zorlu Center PSM’de yorumlanacak. Gösterinin biletlerini www.zorlucenterpsm.com. tr adresinden almak mümkün.