Almanların gençleri istihdama kazandırma metodu ülkemizde uygulanabilir mi?

Alman modelinden alınacak dersler çok. Gençler arası işsizliğin yoğun olduğu Türkiye'de staj ve mesleki eğitimi birleştiren bir sistem, hem gençleri meslek sahibi yapmaya hem de mesleki know-how'ı genç nesillere aktarmaya yardımcı olacaktır.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME


 

degisim_yelpazesi.jpg

 


Bardak mı, Göl mü?

Ustaların çıraklarına mesleklerinin en ince ayrıntılarını gösterdikleri, zanaatlarında başarılı olmanın sırlarını verdikleri gibi, yaşama dair deneyimlerini aktardıkları, gerçek anlamda yol gösteren öğretmenler oldukları bir dönemde Hintli bir ahşap ustası yaşarmış. Yıllarla emek verip yetiştirdiği çırak pişip de ustalığını kanıtladığında kendi dükkânını açmak üzere ustasından ayrılmış.
Usta da bir dostunun oğlunu yanına çırak almış. Fakat bu genç çocuk sürekli şikâyet eder, ustasının gösterdiği her işe burun kıvırır, her yaptığı işten sıkılırmış.  Örneğin, kasabaya tahta almaya gider, döndüğünde tahtanın üstündeki kıymıkların eline battığından yakınırmış. Bir iş teslim etmeye gider, müşterinin ona iyi davranmadığından şikâyetçi olur, yolun çok uzun olduğunu ve sıcaktan bunaldığını da eklemeden geçemezmiş. Usta çocuğa kendi tavrının ve hayata bakışının yanlış olduğunu anlatmak istermiş. Ancak nasihatler işe yaramaz, ustanın sözleri çırağın bir kulağından girer diğerinden çıkarmış.
Bir gün usta çırağını köye tuz almaya göndermiş. Çırak ustasının söylediği gibi tuzu alıp dönmüş. Usta bir bardak su getirmesini söylemiş. Çırak bir bardak suyu getirmiş.
Usta, ''şimdi o tuzdan bir iki kaşık suya içine at'' demiş. Çırak ustasının söylediğini yapmış. Sonra usta 'şimdi o suyu iç' demiş. Çırak suyu içmiş ve içer içmez şap gibi tuzlu suyu tükürmesi bir olmuş. Öfkeyle ustasına bakarken, usta 'Nasıldı tadı?' diye sormuş. Çırak kızgın kızgın, 'çok tuzlu, zehir gibi’ demiş.
Usta bu sefer çırağa 'Tuzu yanına al gel, gidiyoruz' demiş. Çırak arkada ustası önde yola koyulmuşlar. Bir süre sonra civardaki gölün kıyısına gelmişler.
Usta çırağa 'Bütün tuzu göle dök’ demiş. Çırak söyleneni yapmış.
Usta 'Şimdi gölün suyundan iç bakalım' demiş. Çırak içmiş.
'Suyun tadı nasıl?' diye sormuş usta. Çırak 'güzeldi' demiş.
'Peki, tuzun tadı gelmedi mi?' diye sormuş bu kez de.
Hayır demiş çırak suyun tadı tuzlu değil pek.
Usta çırağı karşısına almış ve anlatmış:
'Hayattaki bütün olumsuzluklar işte bu bir avuç tuz gibidir. Eğer sen küçük bir bardak su gibiysen, nasıl tuzun bütün acısını tattıysan, hayatın bütün olumsuzluklarından da öyle hissedersin. Eğer sen kişiliğinle ve gönlünle bu önümüzdeki göl gibiysen, hayatta karşılaşabileceğin bütün olumsuzluklar seni, o bir avuç tuzun göl suyunu etkilediği kadar etkiler, bir bardak suda tattığın acıyı vermez sana. Seçim senin: Hayatta ya bardak olacaksın ya da göl...’

Ustadan Çırağa Meslek Eğitimi

Bizlere göl gibi olmamızı öğütleyen ustalara denk gelmek günümüzde oldukça zor. Belli meslekler dışında meslekî deneyimlerini yetiştirdikleri çıraklara aktaran zanaat ustalarının sayısı da azalmakta. Ülkemizde olgunlaşma enstitüsü ve teknik meslek lise mezunları kendi uzmanlık alanlarında çalışacaklarına ofis işlerinde çalışmak üzere iş başvurusu yapabiliyorlar. Öğrendikleri birçok bilginin üzerine sünger çekip bambaşka konularda iş yaşamlarına devam ediyorlar. Oysa gençlerin okudukları alanda iş bulmaları ve bu alanlarda uzmanlaşmaları genç nüfusta görülen yüksek işsizlik oranlarına çözüm sağlayabilir. Üstelik ülkemizin zengin kültürünün parçası olan ancak gün geçtikçe popülerliğini kaybeden çeşm-i bülbül ustalığı, hattatlık, ebru sanatçılığı, peştamal dokumacılığı gibi alanlara dikkatleri yeniden çekebilir. Bu tür mesleklerin teorik bilgiden çok pratiğe dayandığı aşikâr. Mükemmelliğe ulaşmak için binlerce kez tekrar lazım. Eğitimin hem okul sıralarında edinilen kitabî bilgiye hem de el maharetlerinin sergilendiği, müşteri şikâyetlerinin giderildiği tezgâhlarda gerçekleşmesi gerekli.  Almanya, gençler arası işsizlik sorununu ikili eğitim sistemiyle başarılı bir şekilde çözüyor. İşsizlik verileri de sistemin tıkır tıkır işlediğini doğruluyor.

Staj ağırlıklı eğitimler sayesinde en düşük Avrupalı genç işsiz oranı Almanya’da

Almanya Avrupa genelinde en düşük genç işsizlik oranlarına sahip ülkelerden. Almanya’nın 25 yaş altı işsizlik oranı Mayıs itibarıyla 7,9 idi, Eurostat verilerine göre bu oran 22,7 olan Avrupa ortalamasının oldukça altında. Almanya’nın tüm yaş gruplarında ortalama işsizlik oranı 5,6 – gençler arası işsizliğin iki üç puan altında. Fransa ve İspanya gibi Avrupa ülkelerinde ise, gençler arası işsizlik ortalama işsizlik verilerinin 2-3 katı. 25 yaş altı nüfusun içinde az sayıda işsiz olmasının nedenini sadece güçlü Alman ekonomisine bağlamak doğru olmaz. Düşük işsizlik verilerinin arkasındaki neden şirketlerin ve eğitim sisteminin stajlara verdiği önem.

Staj Alman eğitim sisteminin vazgeçilmez parçası. Staj yapmadan iş bulmak neredeyse imkânsız. Bazı teknik üniversitelerden mezun olabilmek için staj yapmak eğitimciler tarafından önemle tavsiye ediliyor. Gemi mühendisliği gibi teknik alanlar için ise staj zorunlu. Almanya’daki stajlarda öğretilen vasıflar ve teorik bilgiler ticaret odaları tarafından sıkı bir şekilde takip ve kontrol edilmekte. İşveren stajyerin eğitim programından sorumlu. Staj süresince stajyerin eğitim önceliklerinin göz önünde tutulması, herhangi bir tam zamanlı işe atanmaması ve program bitiminden önce görevinin sonlandırılmaması işverenin yükümlülükleri arasında. Meslekten mesleğe değişkenlik gösteren stajların süresi de ticaret odaları tarafından özenle takip edilmekte.

Usta olmak için uzun bir eğitim süreci var

Zanaatkârlar, el ve göz emeğine dayalı mesleklerin eğitiminde stajın daha da ağırlıklı bir yeri var. Tamirciler, elektrikçiler, fırıncılar, el işiyle uğraşanlar belirli gelenekleri takip etmek, uzmanlığa erişmek için belli sayıda işi tamamlamış olmalılar. Ortalamada bir meslekte pişmek için öngörülen süre 36 ay. Ancak bazı el işleri için 42 aylık uzun stajlar yapılmakta.

Örneğin, bir fırıncı stajlarını artı teorik derslerini tamamlayarak mezun olduğunda 'kalfa fırıncı’ unvanına hak kazanıyor. Mesleğinde ilerlemek için gündüz çalışmayı sürdürürken mesai saatlerinden sonra verilen Master derslerine devam edebiliyor. Bu şekilde yarı zamanlı okula gittiği takdirde fırıncı 3-4 senede Master programını tamamlayabiliyor. Master programından mezun olan fırıncının unvanı 'usta fırıncı’ olarak değişiyor. Usta resmî olarak yerel ticaret siciline hak kazanıyor, yetiştirmek üzere yanına stajyerler alabiliyor. Güvenlik konusunun oldukça hassas olduğu mesleklerde örneğin elektrikçiler ancak usta unvanına eriştikten sonra kendi şirketlerini kurabiliyorlar.

Alman firmaları ikili eğitime tam destek veriyor

Almanya’da yaklaşık 500.000 işveren üniversite öğrencilerine ve mezunlarına staj imkânı tanıyor. Şirketin farklı departmanlarında açılan bu stajlar öğrencilere işte iş öğrenme, üniversitede öğrendikleri teorik bilgileri pratiğe dökme imkânı tanıyor. Yaklaşık 10 yıldır şirketlerin üniversite öğrencilerine tanıdıkları bu tür stajlar mezuniyetten sonra tam zamanlı iş imkânlarına dönüşebiliyor. Özellikle derslerinde ve işlerinde başarılı, azimle çalışan öğrenciler şirket içinde geleceği açık pozisyonlara getirilebiliyorlar.

Financial Times’da yayınlanan habere göre, teknik ürün tasarımı alanında eğitim gören 20 yaşındaki Museumtechnik öğrencisinin ilk staj günü kahve yapmanın ötesinde görevlerle geçiyor. Kendisine ayrılan çalışma masası ve bilgisayarda tasarımlara yardımcı olması için ilk günden kolları sıvıyor. İş, bir ila iki okul döneminden sonra yerel bir meslek lisesinde alınan derslerle destekleniyor. İki üç sene süren programlar ticaret odasının kontrolüyle ilerliyor. Derslerde kaydedilen başarı tüm ülke çapında tanınıyor. Mesleki programlar yerel ve sektörel ihtiyaçlara cevap verecek şekilde tasarlanıyor. Merkezi bir otoritenin uzaktan verdiği kararlar söz konusu değil. Hızla hangi alanlarda ne tür kalifikasyonlara ihtiyaç varsa ona göre programlar şekillendiriliyor.



Meslek sahibi olmak üniversite mezunu olmaktan önemli

Alman sisteminde evcil hayvanların bakımını yapmaktan parke sistre ve cilalamaya, tahta oyuncak yapımına kadar 344 alanda eğitimler alarak uzmanlaşmak ve staj yapmak mümkün. Tıbbi terimler ve hastalarla ilişkiler konusunda deneyim kazanmak için doktor muayenesinde asistanlık, banka ortamını tanımak için veznede çalışmak, tesisat işlerinde kendini geliştirmek için tesisatçılık, bakım ve onarım yapmak alternatifler dâhilinde. Üstelik bu deneyimler kredi kazanılan dersler kadar önemli. Öğrenciler bu ikili eğitim sayesinde öğrenim yaşamlarının %50 ila 70’ini şirketlerde geri kalanını okulda geçiriyorlar.  Programdan programa ders ve staj dağılımı değişebiliyor. Kimi zaman haftanın belli günleri tüm okul kimi günleri staj yapılıyor. Daha teknik alanlarda ise, 3-4 aylık dönemlerde sürekli ders almak veya tam zamanlı olarak şirkete gitmek gerekebiliyor.  Sektörlerin ihtiyaçlarına göre farklı alanlarda eğitimler açılmakta. Örneğin, araba üreticileri sadece teknik çizim öğreten kursların ötesinde bilgi veren kursların verilmesini talep ettiler, bunun üzerine teknik çizim kursları teknik tasarım kurslarına dönüştürüldü. Kursu tamamlayanlar proje geliştirmeden planlamaya birçok alanda bilgi sahibi oluyorlar.

Almanya’daki mesleki eğitimleri kişileri meslek sahibi yapıyor. Meslek sahibi olmak, bilgisi, deneyimi ve yeteneğiyle birşeyler yaratıyor olmak birçok gencin en büyük isteği. Üniversite mezunu olmaktan bile önemli. Financial Times’ın verilerine göre, 2011 yılında mesleki stajlar için 570.000 kayıt olmuş. Üniversiteye giren öğrenci sayısı ise sadece 520.000. Tabii her sistemde olduğu gibi çeşitli uyumsuzluklar Alman modelinde de mevcut. Gene geçtiğimiz sene 30.000 staj pozisyonu doldurulamamış. Bunun sebebi arz ve talep arasında uyumsuzluk. Medya alanında işler için çok başvuru olurken kasaplık öğrenmek isteyen genç çıkmamış.

Alman modeli örnek alınabilir mi?

Kalabalık bir genç nüfusa sahip Türkiye Almanya’dan ders alamaz mı? Okulda eğitim ve stajı birleştiren bir model daha çok sayıda gencin meslek sahibi olmasını sağlamaz mı? Alman stajyerlik sistemi diğer Avrupa ülkeleri tarafından altın standart kabul ediliyor ancak kopyalaması zor bir model olarak görülüyor. Amerika, Hindistan ve başka ülkeler için adapte edilmek istenen başarılı bir model oluşturmakta. Ancak çoğu ülkenin kurumlarına ve kurumlar arası ilişkilerine ters düştüğünden hayata geçirilmesi zorluklar yaşanıyor. Şirketler kalifiye eleman arayışlarını, istihdam pazarıyla ilgili görüşlerini yerel ticaret odalarına bildiriyorlar. Ticaret odaları da merkezi kurumlarla irtibata geçerek ülke genelinde çözümler aramaya çalışıyor.  Böyle bir durumda esnek bir sistemden çok, merkezi bir otoritenin dikte ettiği ve yerel yapılara uymayan bir model ortaya çıkıyor. Dolayısıyla, gençler arası işsizliğe çözüm getiremiyor.
Alman modelinden alınacak dersler çok. Gençler arası işsizliğin yoğun olduğu Türkiye’de staj ve mesleki eğitimi birleştiren bir sistem hem gençleri meslek sahibi yapmaya hem de mesleki know-how’ı genç nesillere aktarmaya yardımcı olacaktır.
 

yapay-yasam-ile-dunya-degisiyor-4.jpg