İş başvurularında kendiniz efsaneleşin!

Bugün kırklı yaşlarında olan bir kişi daha geleneksel bir iş hayatının insanıdır. Kafasında inanmasa da kabul ettiği kalıplaşmış kurallar vardır.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Mileniyaller ve sonrasında doğan nesilleri önceki nesillerin anlayamaması o kadar doğal ki… Bu genç nesiller düşüncelerinde ve davranışlarında öyle özgürler ki… Kim ne demiş, ne düşünmüş, ne yapılması, nasıl davranılması uygun olur, normlar nelerdir gibi hiçbir takıntıları yok. Bugün bu işi yapıyorlar; yarın hoşlarına giden, kendilerini heyecanlandıran bir iş mi çıktı önlerine, hemen kendilerini rüzgarın yönüne bırakırlar. 3 ay sonra başka yönden bir rüzgar mı esti, “Bir de bu yönü deneyeyim neden olmasın?” deyip, tereddütsüz yeni bir maceraya atılırlar.

Oysa, bugün kırklı yaşlarında olan bir kişi daha geleneksel bir iş hayatının insanıdır. Kafasında inanmasa da kabul ettiği kalıplaşmış kurallar vardır. 3 ay sonra işini değiştirmeye kalkarsa, içinden bir ses ona ‘dur yapma, yeni işin şimdiki işinden daha iyi olacağından emin misin, bu 3 aylık deneyim özgeçmişinde nasıl duracak, bir başka görüşmeye gittiğinde bu kadar sık iş değiştirmiş olmayı nasıl anlatacaksın’ der. Alışmıştır beraber çalıştığı büyüklerinden insan kaynaklarında nelerin kabul edilir, nelerin kabul edilemez olduğunu dinlemeye. Kafası karışır kendi kendiyle çelişir. Bu yüzden fırsatları kaçırdığı, sonra da pişmanlıktan kendini yiyip bitirdiği olur.

Şirkette en az şu kadar sene çalışmış olmak, mümkün olduğunca çok işe başvurmak, özgeçmişinizin bir sayfayı geçmemesi, önyazınızın özgeçmişinizi özetlemesi vb... kurallar ne kadar doğrudur? Yeni insan kaynakları algıları değişmiş midir? Yoksa bu kuralları çiğnemek alehimize mi işler? Hatta bu klişeler o kadar beynimize kazınmıştır ki bazılarımız bu kuralların dışına çıkarsak doğrudan eleneceğimizi düşünürüz.

Fast Company’de yayınlanan bir makalede bu klişeleşmiş, geçerliliği kanıtlanmamış kurallara 5 örnek veriliyor ve değişen iş dünyası dinamikleri içinde bu kuralların artık kabul görmesinin ne kadar imkansız olduğunun altı çiziliyor.

1. En az şu kadar yıl aynı şirkette çalışmalısınız

Bir zamanlar aynı şirkette yıllarca çalışmak normdu. Mezun olup bir şirkete girerek, kariyerinizin yarısını hatta tamamını yüksele yüksele aynı şirkette geçirmeniz beklenirdi. Kıdem herşeyin üzerinde tutulurdu. Bir işten bir diğerine atlamak birçok şirkette birkaç senelik deneyimler edinmek pek de uygulanan ve kabul gören bir hareket değildi.

İnsan kaynakları böyle adayların güvenilirliğini sorgular, işe alınırsa, işi öğrenip birkaç sene içinde yeni bir işe geçeceğini düşünürdü. Ancak bugün tüm bu kurallar yürürlükten kalktı. Mileniyaller için 2-3 senede bir iş değiştirtmek oldukça olağan bir durum. Yeni işe geçmek; zam almak ve terfi etmek için daha büyük fırsatları beraberinde getiriyor. Hele de işinizden memnun değilseniz, mutsuz olduğunuz bir işi sürdürmek için kendinizi zorlamamalısınız. Sefil olmak için hayat çok kısa.

Ancak bu bir sonraki adımınızı planlamadan aniden işinizi bırakmanız anlamına da gelmemeli. Önünüzdeki fırsatları değerlendirin, geleceğinize dair planlar yapıp kendinizi yeni işinize hazırlayın.

2. Mümkün olduğunca çok şirkete/ işe başvurmalısınız

Birden fazla işe başvurunca işe uygun olma ve doğru aday olarak seçilme şansınızı çoğalttığınız kuşkusuzdur. Ancak ille de başvuru sayısıyla işe girme şansınızı arttırmanız söz konusu olmayabilir. Size tam olarak uygun olmayan işlere başvuruyorsanız, ne kadar çok sayıda işe başvurursanız başvurun işe yaramayacaktır. İş başvurusu yaparken önemli olan çok uzun saatler çalışmak veya her yere başvuru göndermek değil, akıllıca çalışmak olacaktır. Stratejik düşünün ve sizin uyum sağlayacağınız, yeteneklerinizin değer bulacağı şirketlere ve pozisyonlara başvurun. Peki bu şirketleri nasıl mı belirleyebilirsiniz?

İlk 10 listenizi oluşturun: en sevdiğiniz ürün ve hizmetleri sunan 10 şirket hangileri? Bu şirketlerde çalışmayı isteyip istemediğinize bakmayın, nerede olduklarına, hangi sektörlerden olduklarına… 10 şirketi listeledikten sonra, bu şirketlerin hangi özelliklerinin örtüştüğüne bakın. Ortak özellik; harika müşteri ilişkileri mi, inovasyon kültürü mü, çevreye ve topluma geri dönüşleri mi, sizin için hangi yönleri olmazsa olmaz. Bu özellikleri bulduktan sonra ne tip şirketlerde çalışmak istediğinizi belirlemeniz çok daha kolay olacaktır.

3. Özgeçmişiniz sadece 1 sayfa olmalı

Üzülmeyin ille de özgeçmişinizi bir sayfaya sığdırmanıza gerek yok. İki sayfalık içeriği bir sayfaya sıkıştırıp mümkün olan tüm boşlukları doldurmak pek de göze hitap etmez. Özgeçmişinizi okuyan kişinin bilgi kalabalığında kaybolmasına yol açar. İş deneyimleriniz bir sayfayı aşıyorsa, bırakın 1.5 veya 2 sayfa olsun, yeter ki kolay okunsun, göze hitap etsin, işleri, yeteneklerinizi ve eğitiminizin arasında satır boşlukları olsun. Ancak bir sayfa kuralının mantığını da dikkate almayı ihmal etmeyin CV’de az ve öz anlatım şarttır. 15 yıllık etkileyici bir kariyeriniz varsa, deneyimlerinizi 2 sayfaya sığdırabilmelisiniz. Bilim adamları ve akademisyenlerin durumları biraz farklı olabilir. Yaptıkları çalışmaları listeleyeceklerinden dolayı, özgeçmişleri 3. sayfaya taşabilir.

4. Önyazınız özgeçmişinizi özetlemeli

Önyazılarda özgeçmişinizdeki deneyimleri özetlemeniz hem yazan (sizin) için hem de okuyan (işe alımcı) için zaman kaybıdır. Zaten özgeçmişinizde olan bilgileri tekrar etmek kimsenin işine yaramaz. Üstelik sizin diğer adaylardan farklılaşmanız ve akılda kalmanız için kullanabileceğiniz bir fırsatı geri tepmenize sebep olur. Şirket kültürüne uygun olduğunuzu ve şirketin yaptığı işlere duyduğunuz hayranlık ve saygıyı göstermek için en uygun mecrayı kullanamamış olursunuz.

Önyazının görevi aday ve şirket arasında o ilk bağı kurmak, ilk izlenimi vermektir. Kişi şirkete ne açılardan yakın olduğunun altını çizmeli, görüşmede sağlanacak o olumlu hissin temellerini küçük küçük atmalıdır. Önyazınızda şirket ve kendinizle ilgili kişisel bir hikaye anlatın. Şirketin ürünlerinin hayatınızda ne gibi bir etki yarattığını veya hizmetlerin ailenize ne gibi artılar kattığını anlatın. Hikayeniz şirkete neden başvurduğunuza, neden orada çalışmak istediğinize ışık tutsun. Özgeçmiş kendi kendine konuşacaktır, önyazının özgeçmiş özeti olmasına gerek yoktur.

5. İş geçmişinizdeki zaman aralıklarına dikkat çekmeyin

İş geçmişinizde gurur duymadığınız, eksik olduğunuz veya kendinizi güçlü görmediğiniz yönleri ön plana çıkarmak istememeniz çok doğaldır ancak bu tür konularda konuşabilmek sizin için büyük bir avantaj olabilir. İşverenin kafasının sizinle ilgili net olmasını istiyorsanız, bu zaafl arı konuşma cesaretini gösterin. Örneğin, 6 ay veya birkaç sene iş hayatına ara mı verdiniz, bunu konuşmaktan çekinmeyin. Nedenleri ve nasıllarıyla samimi bir şekilde tercihinizi veya zorunluluğunuzu anlatın.

Konuyu bu soru soruları cevaplayacak şekilde ele alın: Nasıl bir deneyimdi, neler öğrendiniz, ve bu deneyim sizi nasıl geliştirdi? Dünyayı gezmek için 1 sene çalışmaya ara mı verdiniz, paylaşın. Ofiste kazanamadığınız ne gibi perspektifl er kazandırdı size bu deneyim, anlatın. Doğumdan sonra ilk sene çocuğunuza bakmak için evde mi kaldınız, bundan daha doğal ne olabilir, çekinmeden dile getirin.

Bu efsane kuralların ana fikrini bilin, ancak uygulamaya gelince kendi doğrultusunda hiç duraksamadan kuralları eğip bükün. İş başvurunuzda kendi kurallarınızla kendiniz efsaneleşin.

www.datassist.com.tr