Siz kimsiniz? Her şeyi bilen mi her şeyi öğrenen mi?

Bilmemek değil, sormamak ayıp… her şeyi bilmek değil, öğrenmek ideal.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

3 yıl kadar önce Microsoft’un başına geçen Satya Nadella etkili bir lider. 2014’te CEO’luğu üstlendiğinde şirket birçok açıdan diğer teknoloji şirketlerinin gerisine düşmüştü. Windows 8 piyasada iyi karşılanmamış, akıllı telefon pazarında tökezlemiş, iPod benzeri Zune teknoloji tarihinin en kötü ürünü olarak anılmaktaydı. Silikon Vadisi’nin en başarılı şirketlerinden Microsoft’un rakipleri Apple ve Google’la yarışabilmesi için yeni bir stratejiye ihtiyacı vardı.

Business insider ile yaptığı bir röportajda Nadella yeni stratejisini uygulamak için şirket kültüründe radikal değişikliklere gitmiş ve en büyük ilhamı Stanford Üniversitesi’nden psikolog Carol Dweck’in çok satanlar listesinden inmeyen kitabı Mindset’ten almış.

Üstelik kitabı okurken bir yönetici gözüyle değil, çocuk yetiştiren bir ebeveyn gözüyle okumuş ve Dweck’in çocukları tasvir etmek için kullandığı basit metaforlardan etkilenmiş. Yazar çocukları ikiye ayırmış: ‘her şeyi bilirim diyenler’ ve ‘her şeyi öğrenirim diyenler’. Dweck her şeyi bilirim diyen çocuğun kendine güveni ve içten gelen yapabilirlikleriyle okul hayatına başarılı başlasa da, her şeyi öğrenirim diyen çocuğun eninde sonunda daha başarılı olacağını söylemekte. Nadella Dweck’in tezini alıyor ve yetişkinlerin dünyasına iş dünyasına taşıyor.

Bu tanım ve sınıflandırma çocuklar için geçerliyse, neden yetişkinlere örnek olmasın, neden Microsoft gibi şirketlerde misyon haline gelmesin? Nadella mottosunu bir cümlede özetliyor:

‘Her şeyi bilen olmayın; her şeyi öğrenen olun’

Sürekli gelişen insanlar yetiştirmenin temellerinin küçük yaşlarda atılmasının önemi büyüktür ancak yetişkin yaşa gelen insanların da aynı felsefeye sadık kalmaları belki daha da önemlidir. Okulu bitirdim artık okumak bitti gibi bir kafa yapısına bugünün dünyasında yer yoktur. Bizler hangi meslekten olursak olalım, kendi alanımızdaki yenilikleri takip etmek, kendimizi yeni bilgilerle geliştirmek zorunluluğundayız. Ben ‘oldum’ diye bir şey yok. Bilimim ilerlediği, inovasyonların yapıldığı, eski bilgilerin yerini çoğu zaman bu bilgileri çürüten veya bir adım daha ileriye götüren bilgilerin aldığı bir dünyanın insanıyız. Ona göre davranmak görevimiz.

Kendini uzman ilan etmek tehlikelidir

Yılların uzmanı diye geçinen birçok profesyonelin yeni gelişmelerden haberdar olmadığını görüyoruz. Uzman, eksper gibi terimler bol keseden kullanılıyor. Uzman konusunda her şeye hakim kişi olması gerekirken, kendi kendilerini otorite ilan etmiş, konusunun ‘gurusu’ olduğunu beyan eden kişiler mevcut.

Bu durum gereksiz olduğu kadar da tehlikeli. Uzman ben bu işi bitirdim, her şeyi biliyorum edasıyla yeni bilgileri öğrenmekten kendini alıkoyuyor, potansiyelini sonuna kadar kullanmak için kendini zorlamıyor, merakı, bilgiye susamışlığı gün geçtikçe azalıyor ve kaçınılmaz sona doğru gidiyor. Zaman geçtikçe bir de bakıyor ki, guru değil dinozor ilan edilmiş. Bilgileri eskide kalmış, yeni teoriler ve bilimsel kanıtlar elde edilmiş, farklı alanlarla beraber çalışılarak yeni bilim alanları, alt sektörler yaratılmış. Kısacası, genç ve uzmanlaşmanın büyüsüne kapılmamış meslektaşlar öğrenmeye, yeni şeyler denemeye çalışmışlar, durmamışlar. Uzmanlar ise, eski ekolün temsilcisi olarak kalmışlar, o kadar, çünkü onlar zaten ‘her şeyi bilenler’.

Uzman olmayın öğrenci olun

Peki, şimdi hep beraber bakış açımızı değiştirelim ve uzman titrimizi bir kenara koyup kendimizi birer öğrenci olarak düşünelim. Böylece, kendinizi limitlemenize, uzmanlığınızı çevrenize ispatlamanıza, diğerlerinin sizi nasıl gördüğü konusunda endişe duymanıza gerek yok. Tek odağınız entelektüel anlamda büyümek, kendinizi geliştirmek olsun. Hatalarınızı artık yenilgi olarak görmenize gerek kalmadı, hataları birer öğrenme fırsatı olarak alın ve ders çıkarın, hiçbir çabanız boşa gitmemiş olur. Yolunuza çıkan zorluklar sizin daha akıllı, daha güçlü, daha başarılı olabilmeniz için değerli kaynaklardır. Bu yaklaşımın benimsenmesi özel ve iş hayatınızı kökünden değiştirecek, sizi ta içinizden sarsacak ve değişimi en yoğun şekilde yaşamanıza olanak verecektir.

Nadella’nın uygulaması

Nadella bu yaklaşımı küçük adımlarla çok büyük bir boyuta Microsoft geneline taşımış. Hızlı deneme ile yola çıkmış ve buna ‘hipotez test etme’ adını vermiş. ‘Bir fikrim var diyeceğimize, yeni bir hipotezim var, hadi gelin test edelim diyelim. Eğer uygulanabilirse, hemen hayata geçirelim, eğer hayata geçirilemiyorsa, bir sonraki hipoteze geçelim.’ diye önermiş Nadella. Bu uygulamanın en ferahlatıcı yönü hipotez işe yaramıyorsa, olmadığını açıklamanın kimseye zararı yok. Başarısız olduğunuzda veya başarıya ulaşma yolunda yeni yöntemler denemek, birçok hatadan dönmek, bir sürü hipotezi test etmek ancak hiç pes etmemek eninde sonunda başarının kendisi olacaktır.

Hipotez testi başarısız olduğunda yılmadan denemeye devam

Nadella çalışanlarıyla ve tüm dünyayla paylaştığı bu yöntemi anlatmakla kalmıyor, harfiyen uyguluyor. 23 Mart 2016 yılında Microsoft yapay zeka chat programı (chatbot) Tay’i piyasaya sürdü. Tay yapay zeka ve öğrenebilen makine teknolojilerinin kullanıldığı herkese açık bir deneydi. Kelimenin tam anlamıyla sosyal medya bozgununa uğradı. Twitter hesabına saldırgan, ırkçı ve yaralayıcı sözlerle trollerin açtığı savaş sonucunda Microsoft Tay’ın sanal yaşamını 16 saat sonra noktalama kararı aldı. Nadella ne yaptı?

Çalışanlarına iş dünyasına örnek olacak bir e-mail göndermiş:

‘Denemeye, sınırları zorlamaya devam edin ve benim sizin arkanızda olduğumu bilin.’ diye yazmıştı e-mailinde. Bir taraftan çalışanlarının bu yenilgiyle gelen eleştirileri doğru bir yerden görmelerini isterken, onları yeni hipotezler geliştirmeye teşvik etti. Diğer yandan da, Tay yüzünden duyguları incinen herkes için çalışanlarını empatiye davet etti. Sorumluluğu aldı, üzgün olduğunu dile getirdi ancak bu başarısız projeyi öğrenmek ve bir sonraki ürünlerini hayata geçirmek için bir öğrenme fırsatına çevirmelerini istedi.

1 sene sonra takım yeni bir yapay zeka ürünü Zo ile piyasaya çıktı. Microsoft Zo’yu politik ve dini yorumları yok saymak üzere programlamış olsa bile, BuzzFeed News’un haberine göre, birkaç gün önce chatbot bir kez daha yasaklı konularla ilgili yıkıcı yorumlar yapmaya başlamış. Zo, Kuran’ın şiddet içerdiğini yazmış ve Osama bin Laden’in ölümü ve yakalanmasıyla ilgili ilginç yorumlar ortaya atmış. Microsoft chatbot’un davranış hatalarının düzeltildiğini açıklamış. İnsan davranışlarının ne kadar karmaşık oldukları düşünüldüğünde, chatbot’ların davranışlarını programlamanın ne zorlu ve kapsamlı bir iş olduğu ortada.

Microsoft bu alanda sürekli öğrenen çalışanlarıyla beraber azimli bir yolculuğa çıkmış durumda. Zo yenilgiyle sonuçlanırsa, bir sonraki chatbot için önemli bir bilgi ve deneyim kaynağı olacaktır aynı Tay’deki hataların Zo için yol gösterici olduğu gibi. Chatbotlarla veya farklı teknoloji ürünleriyle, Microsoft usanmadan deneyerek, yeni şeyler öğrenerek doğru yolu bulacağa benziyor. Örnek alınması gereken lideri Nadella ve çalışanlarının her şeyi öğrenme isteği. Siz de öğrenmenin peşinde olun, başarı eninde sonunda sizin olacaktır.

www.datassist.com.tr