“Solunum enfeksiyonları artabilir”

Depremlerin sağlık üzerindeki ani etkileri kadar salgın ve uzun süreli sorunları tetiklediği de biliniyor. Bu nedenle mevcut sağlık sorunları olanlar için temel ilaçların sağlanması kadar, depremzedelerin, bölgede görev alan ekiplerin solunum yolu, su ve hijyen kaynaklı enfeksiyonlar konusunda da korunması gerekiyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

TÜSAD (Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği) İnfeksiyon Çalışma Grubu Sözcüsü Prof. Dr. Berna Kömürcüoğlu, deprem sonrasında, bölgede oluşan geçici yaşam koşulları ve soğuk hava maruziyeti nedeniyle, akut enfeksiyonlar ve kronik hava yolu hastalığı olan kişilerde akut alevlenmelere neden olabileceğine dikkat çekiyor.

Deprem bölgesinde olası salgına yol açacak riskler nelerdir?

Deprem bölgesinde, öncelikle su şebekesinin zarar görmesinden dolayı temiz suya ulaşımda zorluk, tuvaletlerin yetersizliğinden dolayı temel hijyen sorunları ve gastro-intestinal* enfeksiyon riskini artırmaktadır. Bölgedeki soğuk hava koşulları, yeni açılan çadır/ konteyner yerleşkelerinde toplu alanlarda yakın temas nedeniyle, hava yoluyla kolayca bulaşan solunum yolu enfeksiyonları artma riski mevcut. Yine enkaz altından yaralı olarak kurtarılan kişilerde tetanoz riskine karşı aşılanması büyük önem taşıyor.

Kısa ve uzun vadede hangi salgın türleri görülebilir?

Erken dönemde ortaya çıkabilecek gastrointestinal enfeksiyon risklerine orta ve geç dönemde ise artan solunumsal enfeksiyonları riski eklenebilir.

İlk aşamada olunması gereken aşılar ve önlemler nelerdir?

Gerekli çevresel şartlar sağlanan kadar, kapalı şişe suların kullanılması, suların kaynatılarak içilmesi ya da klor tabletleri ile dezenfekte edilerek kullanılması, el ve tuvalet hijyenine dikkat edilmesi acil koruyucu önlemler olarak dikkat edilmeli.

Tetanoz aşısı gibi acil aşılamalar sonrasında özellikle 65 yaş üzeri ve astım, KOAH gibi kronik solunum yolu hastalığı olan kişilerde olası solunum yolu hastalıkları için mevsimsel grip, zatürre ve eksik COVID-19 aşılarının tamamlanmasını öneriyoruz.

Bakteriyel enfeksiyonların önlenmesi içinse özellikle üşüme-titremeyle yükselen ve 39-40 dereceleri bulan ateş, bademcik enfeksiyonu, boğaz ağrısı, genel durumda hızlı kötüleşme bulguları gösteren kişilere erken dönemde antibiyotik tedavisinin başlanması önemli. Ayaktan verilen tedaviye rağmen semptomlar geçmiyor ve ilerliyorsa, hastanın mutlaka hastane ortamında akciğer filmi ve kan tahliliyle zatürre (pnömoni) açısından değerlendirilmesini tavsiye ediyoruz.

Derneğin deprem bölgesinde yaptığı çalışmalarından bahseder misiniz?

TÜSAD, deprem bölgesine destek olmak için ilk gün itibariyle seferber oldu. Depremin ilk günü, İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin Umut Hareketi üzerinden depremzedeler için sıcak yemek, battaniye ve uyku tulumu bağışı yaptık. Hızla organize olarak, bölgede görev yapan üye hekimlerin ve onların aracılığıyla meslektaşlarımızın ihtiyaçlarını tespit etmek için bir çalışma gerçekleştirdik.

İletişimin kesintisiz sürmesine katkı için bölgeye hekimlerin kullanımı için powerbank ve vücut hijyeninde kullanılan sünger malzemesi tedarik ettik. Önümüzdeki günlerde bölgede görev yapacak ekiplerimiz belirlendi, kısa sürede intikalleri sağlanacak ve yardımlar ulaştırılacak. *Gastro-intestinal enfeksiyonlar hem mide hem de ince bağırsak yolunu kapsayan iltahaplanmasına yol açan viral, bakteriyel veya parazitik enfeksiyonlar.