ABD ihracata başlayacak, gaz fiyatları düşecek

ABD Dışişleri Bakanlığı Uluslararası Enerji İşleri Koordinatörü ve Özel Temsilcisi Hochstein, hem üretim hem de teknolojik gelişmeler açısından enerji konusunda olağanüstü zamanların yaşandığını söyledi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

didem_eryar_unlu-008.jpg

ABD Dışişleri Bakanlığı Uluslararası Enerji İşleri Koordinatörü ve Özel Temsilcisi Amos J. Hochstein, Türkiye, Kıbrıs, İsrail, Mısır, Ürdün, Lübnan da dahil olmak üzere, Doğu Akdeniz bölgesinin kendi kaynaklarından yararlanmak amacıyla, işbirliği ve dayanışma noktasına ulaşmak için birlikte çalışabileceğini söylüyor. Hochstein’in bir de tahmini var. Avrupa’da doğalgaz fiyatları düşecek. Sebep ise ABD’nin gelecek yıl ihracatçı olarak pazara girecek olması. 

Doğu Akdeniz’in enerji güvenliği açısından kritik bir alan olduğunu ifade eden Hochstein, yeni keşiflerin işbirliğini ve dayanışmayı artırmak, istikrar, güvenlik ve refahı desteklemek için önemli bir araç olarak kullanılabileceğini vurguluyor. Bölgedeki tüm tarafl arın bu fırsatı değerlendirmek için eski çatışmaların üstesinden gelecek adımlar atması gerektiğinin altını çizen Hochstein, “Temelde, neyin gerekli olduğuna karar vermemiz gerekli. Buna hep birlikte karar verdiğimizde, siyasi farklılıklara çözüm yaratmanın yolunu da bulabiliriz. Enerji siyaseti belirleyemez, ama siyasi sorunların çözülmesinde çok önemli bir rol üstlenebilir” diyor. 

ABD Dışişleri Bakanlığı Uluslararası Enerji İşleri Koordinatörü ve Özel Temsilcisi Amos J. Hochstein geçtiğimiz hafta Türkiye’deydi ve DÜNYA’nın sorularını yanıtladı. İşte yorumları; 

Enerjide olağanüstü zamanlar yaşıyoruz
“Enerji konusunda olağanüstü zamanlar yaşıyoruz. Yaşadığımız zamanları çok heyecanlı kılan temel özellik, çok şeyin aynı zamanda yaşanıyor olması. Üretimin artması, doğal gaz teknolojilerinde yaşanan gelişmeler, doğal gaz taşıma yollarının artması, LNG terminallerinin bir seneden az sürede inşaa edilebiliyor olması, yenilenebilir enerjilerde yaşanan radikal dönüşümler bunların başında geliyor. Gazetelerde petrol fiyatlarının yüzde 50 gerilediğini, doğalgaz fiyatlarının yüzde 40 düştüğünü okuyoruz. Fakat aynı zamanda rüzgar ve güneş enerjisi maliyetlerinin ve teknolojilerinin de ucuzladığını, jeotermal kaynakların çok daha verimli hale geldiğini de yazmalılar. Talep konusunda da önemli bir değişim gündemde. Eskiden talebin büyük kısmı OECD ülkelerinden gelirdi. Bugün OECD üyesi olmayan ülkelerden gelen talep yükseldi. Talebi önümüzdeki yıllarda da OECD üyesi olmayan ülkeler belirleyecek büyük ölçüde. Enerji verimliliğinde önemli ilerlemeler kaydedildi. Daha az kaynakla, daha fazla verimlilik alır hale geldik. Tüm bu değişimler, enerji resminin dönüşümünü ifade ediyor. ABD’de büyük bir role sahip bu dönüşümde. ABD bu güne kadar büyük bir petrol tüketicisi ve ithalatçısı oldu. Petrol tüketimimizin yüzde 60’ını, doğalgaz tüketimimizin ise tamamını ithal ettik. Kaya gazı devrimi sayesinde, en büyük ithalatçıyken, 2016’ın ilk çeyreğinde tarihimizde ilk kez LNG ihraç etmeye başlayacağız. Bu dönüşüm pazarı da yakından ilgilendiriyor; çünkü daha önceden ABD’ye gelen gaz, şimdi diğer pazarlara gidecek. Avrupa’da fiyatlar önemli ölçüde gerileyecek. ABD’nin ihracata başlaması bu trendi daha da güçlendirecek. Kaya gazı devrimi beraberinde kaya petrolünün gelişimini de getirecek. Bunun iki sonucu olacak. Yüzde 60 plan petrol ithalatımız yüzde 30’un altına inecek. Fiyatların inmesi de, imalat sektörünün güçlenmesine neden olacak.” 

Güney gaz koridoru enerji güvenliğinin bel kemiği
“Azerbaycan gazını Türkiye yoluyla Avrupa’ya taşıyacak olan Güney Gaz Koridoru, önümüzdeki dönemde enerji güvenliğinin temeli ve bel kemiği olacak. Bunun nedeni, yeni bir gazı yeni bir yoldan taşıyacak olması ve zaman içinde daha da genişleme potansiyelini barındırması. Bu boru hattı tamamlandığında, Irak ve Kürt gazını da Avrupa’ya taşıyabilir. Doğu Akdeniz, Türkmen gazı da bu boru hattında taşınabilir. Yunanistan tarafına kurulacak bir LNG terminali ile, bu boru hattı sayesinde LNG de taşınabilir. Bu, sadece Türkiye için ekonomik, jeopolitik ve finansal bir fırsat değil, aynı zamanda Avrupa için de arz güvenliği anlamına geliyor.”

Oyunun kuralları değişecek 
“Mısır’da yeni kaynakların bulunmuş olması, oyunun kurallarını değiştirebilecek nitelikte. İsrail için de aynı durum söz konusu. Doğu Akdeniz’de daha çok fazla kaynak olabilir. Mısır son yıllarda önemli bir enerji krizi yaşadı son ve ekonomisi zor duruma geldi. Şimdi bu durumu değiştirme fırsatına sahip. Bence daha da önemlisi, İsrail, Kıbrıs ve Mısır’daki bu yeni keşifl erin siyasi zorlukların üstesinden gelmek için bir araç olarak kullanılabilecek olması. Bölgenin, farklı pazarlar olarak değil de, bölgesel bir pazar olarak birlikte çalışması çok iyi olur. İsrail yeni kaynaklar keşfetti, ama ihracat yapacak altyapısı yok. Mısır’ın ise altyapısı var. Dolayısıyla işbirliği yapabilirler. Ürdün enerji güvenliği konusunda ciddi sorunlar yaşadı. Filistin otoritesi ile dayanışmaya gidilebilir. Kıbrıs için de bu durum geçerli. Siyasi sorunları aşarsak, Türkiye, Doğu Akdeniz gazı için, hem içi pazarı hem de Avrupa bağlantısı açısından en doğal pazar konumunda. Doğu Akdeniz’deki tüm bu potansiyel Mısır, Ürdün, İsrail, Yunanistan arasında işbirliklerine yol açmalı. Temelde, neyin gerekli olduğuna karar vermemiz gerekli. Buna hep birlikte karar verdiğimizde, siyasi farklılıklara çözüm yaratmanın yolunu da bulabiliriz. Enerji siyaseti belirleyemez ama siyasi sorunların çözülmesinde çok önemli bir rol üstlenebilir.” 

Yenilenebilir enerjiler desteklenmeli
“Yenilenebilir enerji alanında mükemmel gelişmeler izliyoruz. Daha da önemlisi, yenilenebilir enerji fiyatlarının petrol fiyatları ile rekabet etmek zorunda olmadığını gördük. Onlar petrol fiyatlarından bağımsız olarak rekabet gücüne sahip olduklarını ortaya koydular ve her geçen gün daha fazla maliyet avantajı sağlıyorlar. Büyük petrol üreticilerinin de yenilenebilir enerjilere yatırım yapmaya başlamalarının nedeni, pazar paylarını korumak zorunda olmalarından kaynaklanıyor. Petrol üreticileri kendi petrollerini kullanarak büyüyen ekonomiler. Bu aslında verimsiz, ekonomik olarak maliyetli ve aynı zamanda çevreye zarar veren bir yol. Ekonomi büyürken talep de büyüyor, dolayısıyla daha az ihraç ediyorlar ve üretimlerinin büyük bir bölümünü iç pazarda satıyorlar. Bu yüzden, ‘Biz enerjimizi yenilenebilir enerjilerden elde etmeliyiz’ diye düşünmeye başladılar. BAE bu alanda liderlik ediyor. Sadece bununla kalmayıp, aynı zamanda fiyatlarda da rasyonalizasyona gitmeye başladılar. Hidrokarbonlara yönelik teşvikleri kaldırıyorlar. Bu yaklaşım yenilenebilir enerjilerin büyümesini hızlandıracak. Suudi Arabistan da güneş enerjisine büyük yatırımlar yapıyor. Eğer petrol üreticisi ülkeler bunu yapıyorsa, herkesin yapması gerekir. Daha fazla ülkenin yenilenebilir enerjiye yatırım yapması, fiyatların da aşağı inmesi anlamına gelir. " 

Küresel ısınma gerçek bir tehdit
“Aralık ayında Paris’te gerçekleşecek olan İklim Zirvesi’nde etkili sonuç alınacağını umuyorum.İnsanlık tarihinde çok kritik bir süreçteyiz. Artık bekleme lüksümüz yok, bir an önce harekete geçmemiz gerekiyor. Gelişmekte olan ülkeler ile gelişmiş ülkeler olarak bir araya gelmemiz ve ne yapmamız gerektiğini belirlememiz lazım. Küresel ısınma gerçek bir tehdit. Hareketsizliğin sonuçlarını dünyanın her yerinde görüyoruz. Dünyada kömür kullanımı azalıyor. Doğalgaz bir tür geçiş süreci olarak değerlendiriliyor. Yenilenebilir enerjiler için zaman ve yatırım gerekiyor, ama ekonomiler bunu destekliyor. Enerji tüketimi artıkça yenilenebilir enerjilerin entegrasyonunu artırmak gerekli. Bu entegrasyonu destekleyecek düzenlemeler açısından hükümetlere ve finans kurumlarına büyük rol düşüyor. Küresel ısınma ABD Başkanı Barack Obama ve Dışişleri Bakanı John Kerry’nin önceliği. Paris’te başarılı bir sonuç alınması için çok çabalıyorlar.Obama bu süreçte liderlik üstlenmeye hazır.”

Güney Gaz Koridoru’na omuz omuza destek veriyoruz
“ABD ve Türkiye ilişkileri her zaman güçlü ve şeffaf oldu. Ortak hedefl erimiz var. Güvenlik de bunların başında geliyor. Güney Gaz Koridoru’nda Türkiye, sadece transit ülke olarak değil, aynı zamanda finansör ve ortak olarak çok önemli bir rol üstleniyor. Bu süreçte hiçbir ABD’li şirketi yok, ama bu projenin gerçekleşmesi için Azerbaycan, Yunanistan, İtalya ve Türkiye’ye omuz omuza destek veriyoruz. Türkiye’nin enerji merkezi olması Avrupa’nın da dahil olduğu bölgenin istikrarı ve refahı için çok önemli.”

Türkiye'nin konumu bundan daha fazla stratejik olamazdı
“Eğer bir harita çizip, Türkiye’yi enerji güvenliği açısından en stratejik konuma yerleştirmeye çalışsanız, bugün olduğu konumdan daha stratejik bir konum bulamazdınız. Türkiye, önümüzdeki yıllarda en önemli enerji bağlantı merkezlerinden biri olacak. Hazar Denizi, Türkmenistan ve Azerbaycan’dan Kudüs, Kahire ve Kıbrıs’a, Irak ve İran’a kadar uzanan geniş coğrafyada enerji güvenliği Türkiye’den geçiyor. Bugün Avrupa’da enerji güvenliği tehdit altında; Avrupa çok zor kararlar vermek durumunda. Doğu Avrupa, Orta Avrupa ve Balkanlar, enerji tüketimleri için tek bir tedarikçiye bağlılar. Oysa yeni doğalgaz kaynaklarına ve yeni ulaşım yollarına ihtiyacınız var.”

Türk akımı gerçek bir proje değil
Amos J. Hochstein, Türk akımıyla ilgili de çarpıcı açıklamalar yaptı. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in 1 Kasım 2014’te Ankara ziyaretinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la yaptığı görüşme sonrası açıkladığı Türk Akımı doğalgaz boru hattı projesi ile ilgili görüşmelerin askıya alındığı iddia ediliyor. Hochstein, Türk Akımı (Turkish Stream)’in gerçek bir proje olduğuna inanmadığını söyledi ve sözlerini şöyle sürdürdü: “Temelde, aynı gazın, aynı müşteriye milyarlarca dolar maliyeti olacak farklı bir yoldan taşınmasından başka bir şey değil. Bunu iyi bir stratejisi olarak öğretmezler. Bu da projenin ekonomik olmadığını, siyasi olduğunu gösterir ki, siyasi projeler iyi projeler değildir. Avrupa, enerji konusunda Rusya’dan nasıl bağımsız olur, nasıl çeşitlilik sağlar diye düşünmeli. Burada sorun Rusya ile ilgili değil. Avrupa ülkeleri gerekli altyapıyı kurmak, piyasa rekabetini sağlamak zorunda. Rus şirketler burada büyük bir rol oynayabilirler ama herşey rekabetçi bir ortamda olmalı ve herkes rekabetten yararlanmalı. Gerçek rekabet olduğunda, dev projeler sadece siyasi amaçlarla değil, ekonomik amaçlarla yapılır. Avrupa’nın arz güvenliği tehdit altında. Bu değişmeli.”

OPEC artık aynı oyuncu değil
OPEC bugün hala çok önemli bir oyuncu, ama artık aynı oyuncu değil. Zaman değişti. Petrol arzında benzersiz bir demokratikleşme yaşanıyor. Rusya ve birkaç küçük üretici dışında, petrol, az sayıda OPEC üyelerinin tekelinde bir emtia iken, gelişen teknoloji sayesinde daha çok sayıda ülkenin petrol arz edenler kulübüne girdiğini görüyoruz. Bu iyi bir gelişme; çünkü artık kimse diğer ülkeler için işi zorlaştıracak konumda değil. Örneğin kaya gazı üretimi konusunda kimse ABD başkanını arayıp, daha az üretin, diyemez. Ya daABD’de hiçbir CEO üretim seviyelerini kontrol altına alamaz. Üretim hacmini ve fiyatları piyasa belirliyor. Bu çok önemli."

Bu konularda ilginizi çekebilir