"Nükleer enerji"de sona doğru
Mersin'de inşa edilecek ilk nükleer santral için Rusya'yla anlaşan Türkiye, Sinop'taki ikinci nükleer santral için seçimini Japonya'dan yana yaptı.
ANKARA - Türkiye, yaklaşık 50 yıldır süren nükleer enerji serüveninde sona yaklaşıyor. Sinop ve Mersin'de kurulacak nükleer santraller devreye alındığında, Türkiye yıllık 7,2 milyar dolar tutarında enerji ithalatından kurtulmuş olacak.
Nükleer enerji, Türkiye için enerji arz güvenliğinin sağlanması, enerjide ithalat bağımlılığı ve cari açığın azaltılması bakımından büyük önem taşıyor. Nükleer enerji serüvenine 1960'lı yıllarda başlayan Türkiye, Mersin Akkuyu'nun ardından ikinci somut adımıSinop için attı.
Mersin'de inşa edilecek ilk nükleer santral için daha önce Rusya ile anlaşan Türkiye, Sinop'ta yapılması planlanan ikinci nükleer santral için seçimini Japonya'dan yana yaptı.
Önümüzdeki 4 yıl içinde inşasına başlanacak santralin 2023 yılına kadar devreye alınması planlanıyor. Mersin Akkuyu'da yapılacak nükleer santralin ise 2019 yılına kadar bitirilmesi bekleniyor.
Önümüzdeki dönemde de üçüncü nükleer santralin yeri konusunda çalışmalar başlayacak. Türkiye, 2030 yılında toplam elektrik üretiminin en az yüzde 15'ini nükleer enerjiden elde etmeyi planlıyor.
Üretimde süreklilik arz ediyor
[PAGE]
Üretimde süreklilik arz ediyor
Nükleer santraller, yenilenebilir enerji kaynaklı santraller gibi dış koşullara (iklim koşullarına), kömür santralleri gibi yakıtın kalitesine, petrol ve doğalgaz santralleri gibi rezerv miktarına bağlı olmadığı için elektrik üretiminde süreklilik arz ediyor.
Nükleer enerji üretim zinciri, tümüyle ele alındığında sera gazı salımı konusunda da en temiz seçenek olarak görülüyor. Fosil yakıtların yanmasıyla açığa çıkan karbonmonoksit, karbondioksit, sülfürdioksit ve azotdioksit gibi sera gazı oluşumuna sebep olan zararlı gazlar, nükleer santraller çalışırken atmosfere salınmıyor.
Elektrik üretiminin nükleer santrallerden sağlanmasıyla yılda 2,3 milyar ton karbondioksit, (yaklaşık 444 milyon adet arabanın bir yılda atmosfere yaydığı karbondioksit miktarı), 42 milyon ton sülfürdioksit, 9 milyon ton azotdioksit emisyonuna ve 210 milyon ton kül üretimine engel olunuyor.
Nükleer atıklar
Dünya üzerindeki tüm nükleer santrallerin şu ana kadar (yaklaşık 40 yıllık) biriken toplam nükleer atık yaklaşık 260 bin ton olup, bu atık 5 metre yüksekliğinde yan yana konulduğunda, 4 futbol sahasını dolduracak hacimde bulunuyor.
Tipik bin MW'lik bir nükleer santralden yılda yaklaşık 30 ton nükleer atık çıkıyor. Tüm dünya üzerindeki santrallerden yıllık olarak çıkan nükleer atık miktarı da yaklaşık 12 bin ton düzeyinde bulunuyor.
2030 yılına kadar dünyada birçok nükleer güç reaktörü, ömrünü tamamladığı için kapatılacak ya da revize edilip tekrar işletmeye alınacak. Çin, Hindistan, ABD, Rusya Federasyonu gibi ülkelerin kısa ve uzun vadede, nükleerle daha önce tanışmamış 45'i aşkın ülkenin de uzun vadede elektrik üretiminde nükleer seçeneğini kullanması bekleniyor.
Türkiye'nin komşularında nükleer santral durumu
İran, Bulgaristan ve Ermenistan, enerji ihtiyaçlarını nükleerden karşılıyor. 2 santrali bulunan Bulgaristan bu sayıyı 3'e çıkartmayı planlarken, 1 santrali bulunan İran, 2 yeni santral daha yapmak istiyor. 36 yıllık Matzamor Nükleer Santraliyle enerji üretmeye devam eden Ermenistan'ın planları arasında ise 1 yeni santral bulunuyor. Karadeniz kıyısında nükleer enerjiye sahip olmayan iki ülke ise Türkiye ve Gürcistan.
Dünya genelinde üretimde olan 435 nükleer güç santralinin 104'ü ABD'de, 58'i Fransa'da, 50'si Japonya'da, 33'ü Rusya'da, 23'ü Güney Kore'de, 19'u Kanada'da bulunurken, Fransa elektriğinin yüzde 77'sini, Belçika ve Slovakya yüzde 54'ünü, Ukrayna yüzde 47'sini, Macaristan ise yüzde 43'ünü nükleer enerjiden temin ediyor.
Dünya genelinde inşası devam eden 65 nükleer santralden 29'u Çin'de, 10'u Rusya'da, 7'si ise Hindistan'da hayata geçiriliyor. Enerjisinin önemli bir kısmını nükleer enerjiden karşılamak isteyen Çin 51 santral daha yapmayı planlarken, Rusya'nın planladığı santrallerin sayısı ise 24'ü buluyor.