Taşıt yan sanayicileri ana sektörden Ar-Ge desteği bekliyor

Üyelerinin yönetiminde 46 Ar-Ge merkezi bulunan Taşıt Araçları Yan Sanayicileri Derneği, Ar-Ge konusunda otomotiv ana sanayinden destek bekliyor

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

MEHTAP AKBAŞ ÇİFTCİ

KOCAELİ - Toplam 10 milyar dolarlık otomotiv ve yan sanayi ihracatının 7 milyar dolarını gerçekleştiren Taşıt Araçları Yan Sanayicileri Derneği (TAYSAD), Türkiye'yi orta gelir tuzağından kurtarmak, katma değeri yüksek ürünler üretmek ve 2023 ihracat hedefl erine ulaştırmak için Ar-Ge'de vites yükseltti.

Teknolojide Almanya'yı örnek alan TAYSAD üyeleri, Türkiye'de faaliyet gösteren 59 otomotiv Ar-Ge merkezinden 46'sına sahip. Hedef; hükümetin yeni Ar-Ge teşviğiyle bu sayıyı daha da çoğaltıp, ihracatın lokomotifi diğer sektörlere de örnek olmak. Yan sanayiciler bu süreçte ana sanayiden de destek bekliyor. DÜNYA Gazetesi Yazarı Dr. Rüştü Bozkurt'un moderatörlüğünü yaptığı 'Otomotiv Yan Sanayi ve Ar-Ge' konulu toplantı TAYSAD üyelerinin katılımıyla gerçekleştirildi. Toplantıda Ar-Ge merkezlerinde tam günlü çalışan sayısının 30'a düşürülmesi sektör temsilcileri tarafından yerinde bir karar olarak değerlendirilirken, insan kaynağı alanındaki altyapı eksikliklerinin önemine dikkat çekildi.

DUDAROĞLU: Üyelere teknolojide Almanya'yı örnek gösterdik

20 milyar dolara ulaşan işlem hacmi, 110 bini aşan istihdam oranı ile önemli bir topluluğu temsil ettiklerini ifade eden TAYSAD Başkanı Dr. Mehmet Dudaroğlu, "Üyelerimizin Ar-Ge çalışmaları övgüye değer. Şirketler Türkiye'ye sınıf atlatacak boyutta çalışmalara imza attı. Sektör temsilcileri stratejilerini 2023 hedefl eri doğrultusunda güncellemeli" dedi. Süreç içerisinde entellektüel birikimin hızla sağlanması ve nitelikli iş gücünün kazanılması gerektiğine dikkat çeken Dudaroğlu, üniversitelerden bu konuda destek istedi. Ana sanayinin tedarik sanayi ile ortak projeler geliştirip, yan sanayiye güvenmesi gerektiğini söyleyen Dudaroğlu, "Ana sanayiden ciddi destek gelmeli. Öncellikle yerli ana sanayi bunu gerçekleştirmeli. Bu yetkinliğin kazanılması ile birlikte uluslararası pazarlara tasarım satabiliriz. Ar- Taşıt yan sanayicileri ana sektörden Ar-Ge desteği bekliyor Üyelerinin yönetiminde 46 Ar-Ge merkezi bulunan Taşıt Araçları Yan Sanayicileri Derneği, Ar-Ge konusunda otomotiv ana sanayinden destek bekliyor. DÜNYA Gazetesi'nin TAYSAD ile birlikte düzenlediği 'Otomotiv Yan Sanayi ve Ar-Ge' konulu toplantıda Ar-Ge alanında eleman eksikliğine dikkat çekildi. Ar-Ge harcamalarınına ciddi bütçeler ayırmalı, ölü yatırım olarak görmemeliyiz. Emin adımlarla hızlanmalıyız. Sağlıklı bir büyüme için inovasyonun kültür haline gelmesi gerekiyor. Bu da 8-10 yılı bulur. Ar-Ge'nin kültür haline gelmesi ise 8 ile 30 yıl zaman alır. Üyelere teknoloji konusunda Almanya'yı örnek gösterdik. Özellikle de o bölgedeki teknoloji enstitüleriyle sürekli irtibat halinde olduk" diye konuştu.

Türkiye'nin devlet teşviklerine çok geç başladığını o nedenle de emekleme sürecini henüz atlattığını ileri süren Dudaroğlu, "Ar-Ge merkezi olan arkadaşlarımızın çok değerli çalışmaları var. Türkiye'de her 100 kişiden 15'ine bir araç düşüyor. Bu tehdit olduğu kadar fırsat anlamına gelir. Dünya ölçeğinde bir merkez haline gelmek istiyorsanız,iç pazarın çok güçlü olması lazım. Türkiye'de satılan araç pazarının yüzde 75'i ithal. Üretimde 1 milyon 200 binlik bir band üzerindeyiz. Bizim en az 3 milyon adet üretmemiz gerekiyor. Pazarında 1 buçuk milyonlara kadar çıkması lazım" diye konuştu.

KANCA: TAYSAD olarak kendi üniversitemizi kuruyoruz

Türkiye'deki Ar-Ge teşviğinin dünyadaki diğer yasalara göre daha iyi olduğunu savunan TAYSAD Başkanvekili Alper Kanca ise, yasanın geç kalınmış olmasına rağmen iyi kurgulanmış olduğunu öne sürdü. Otomotiv sektörünün diğer sektörlere göre bu yeni duruma daha kolay adapte olup pozisyon aldığını söyleyen Kanca, "TAYSAD bu konuda üyelerini sürekli bilgilendiriyiyor. Sanayi Bakanlığı'nın akredite ettiği 157 Ar-Ge merkezinin önemli bir kısmı otomotiv yan sanayinde. TAYSAD eski başkanı Ömer Burhanoğlu zamanında böyle bir girişimde bulunmuştu. Biz bu durumu çok iyi organize ettik. Ar- Ge yasasından en çok yararlanan otomotiv sanayicileri oldu. Yasanın bürokrasi, müşteri ve üniversite olmak üzere 3 temel paydaşı var. Paydaşların algı farklılıkları, hareket kabiliyetleri, reaksiyon kalibiyetleri arasındaki farklar, yasanın uygulanması sırasında sorunlar yaratıyor" dedi.

Ar-Ge ile ilgili 3 önemli hususun olduğuna dikkat çeken Kanca, "Birinci; bürokrasi, sanayi ve üniversite tarafındaki insan kaynağı. Diğerleri ise gelişimi yöneten, teşvik eden sistem. Ve tabi bir de iklim. Son zamanlarda Ar-Ge yasasını eleştirenlerin olduğunu görüyoruz. Çok ciddi bir haksızlık yapılıyor. Bu yasa ülkenin bir kazanımı. Kredisini düşürmek yerine daha doğru uygulamalıyız. Yasada yanlışlıklar varsa da eleştirelim. Ar- Ge merkezleri yasasında özellikler ile ilgili bir çok kriter var. Bunlardan sadece birini alıp, geri kalanı için hiçbiri işe yaramıyor dediğinizde, 'devletin parası' diyerek çok hassas insanları ürküttüğünüzde bir daha böyle bir yasa çıkmaz. Bu iklimi yakaladı Türkiye. Biz bu çocuğu korumalı ve büyütmeliyiz. Bu uzun vadeli bir iş. Bu konuda kamuoyu ve devletin baskısının olmamalı. Sonuçları 10-15 yıl sonra gelecek. Kimse ümitsizliğe kapılmasın" şeklinde konuştu.

Ar-Ge gelişiminde en önemli sıkıntının üniversite ayağında yaşandığını vurgulayan Kanca, "En zor hareket eden yapı yine üniversiteler oldu. Sanayi-üniversite işbirliği istenen noktaya gelemedi. Bu sebeple TAYSAD kendi üniversitesini kurmaya karar verdi. Dünyanın ilk 100 üniversitesinden biri olma iddiasını sürdürüyoruz..Üniversite kurma çalışmalarında Almanya'yı örnek alıyoruz. Almanya'daki uygulamalı eğitim dedikleri yapılarda, üniversitede profesör olmak için sanayide en az 3- 5 yıl tecrübe kazanmış olmak gerekiyor. Yani sanayide en az 3 ya da 5 yıl çalışmamış iseniz, doktora yapmanızın fazla bir önemi olmuyor. Ülkemizde üniversitede sanayi tecrübesi olan kişi sayısı çok az ve bu büyük bir tehlike. Devlet doktoralı öğrenci sayısını Ar-Ge merkezlerinde yükseltmek istiyor. Almanya'da doktora öğrencileri sanayi projeleri yapıyor. Türkiye'de bunu zorlamazsak, en önemli sac ayaklarından birisi eksik kalır" dedi.

BURHANOĞLU: 'İlla icat çıkar' demeye başladık

Ar-Ge'nin bir altyapı ve geçmiş istediğini ifade eden TİM Otomotiv Kurulu Başkanı Ömer Burhanoğlu da, "Eskiden icat çıkarma denirdi, şimdi illa icat çıkar deniyor. Yurtdışında 80'li yıllarda kurulan bu yapının Türkiye'deki geçmişi ise sadece 5 yıl. Yabancıların 35 yıllık enstitüden aldıkları entelektüel kapasiteyi, şuanda 5 yıllık bir yapıdan bekliyoruz. Biz maalesef estetik devrimi de yapamamışız. Bize ilham verecek herhangi biri yok. Biz de bunlar olmadığı için hayli geride başladık. Elbette bu rekabetten uzak kalmayacağız. Yapmamız gereken adımlarımızı hızlı atmak" dedi. Dünyada çok hızlı ilerleme kaydeden ülke ve şirketler olduğunu kaydeden Burhanoğlu, "Başarının yolu yenilikçilikten geçiyor. Küçük şirketler enteresan projelerle dünyada iyi değerlere ulaştı.Çünkü daha esnekler. İlla icat çıkarmasak da kendimizi dünya rekabetinde öne çıkaracak hamleler yapmalıyız. Otomotivde Ar-Ge'siz rekabet düşünülemez. Küresel şirketlerle boy ölçüşmek için Ar-Ge yasasına, 75 milyar dolarlık ihracat hedefi için yeni projelere ihtiyacımız var. Yan sanayinin oranı yüzde 40'lardan yüzde 75'lere çıkmalı. Daha enteresan ve güncel ürünleri daha ucuza üretmeliyiz. Otomobilin Türkiye'ye gelmesi ve parçalarının yurtdışına gitmesi için Ar-Ge'ye ihtiyaç var. Bu işi dünyada da yapmalıyız. Üretici olarak küresel olmak mümkün değil. Mutlaka tasarım, geliştirme ve Ar-Ge faaliyetleri de olmalı" diye konuştu.

Türkiye'de sadece tüketim değil üretim nüfusu da olabilmenin yollarının araştırılması gerektiğini belirten Burhanoğlu, "Nüfusun değer yargısı değiştirilmeli. Önce 'üretmek', ürettiğinde de rekabetçi olmak zorundasın. Tasarıma, Ar-Ge'ye önem verilmeli. İleriye gitmek için ise inovatif olunmalı. TİM olarak inovasyon haftaları düzenliyoruz. Şimdi onu Anadolu'ya yayıyoruz. İlkini İzmir'de yaptık, Gaziantep, Ankara ve Bursa'da yapacağız. Bütün bir yılı kapsayan inovasyon algı etkinliği olacak. Anadolu'da inovasyona gönül veren işadamı ve sanayicilerle buluşacağız. Üniversitelerde öğrencilerden 'İnovaTİM'ler oluşturuyoruz. Üniversitede de bu algıyı genişletecek. 'İnovoLig' diye bir uygulamaya yapıyoruz. 400 şirket başvurdu. Hepsi analiz ediliyor. İleride ilk 5'ler ortaya çıkacak. Eksikliklerimizi nasıl gidereceğimizi bulacağız. Türkiye 2023 İnovasyon Stratejisi olarak komple bir şemsiye oluşturacağız. Bu iklim olmadan Ar-Ge'ler yeşermez" ifadesini kullandı.

ALANKUŞ: Otomotiv sektöründe altyapı yetersiz

Dünya otomotiv sektörünün Ar-Ge harcamasının 90 milyar euro olduğunu vurgulayan Okan Üniversitesi Araştırma ve Proje Geliştirme Direktörü Prof. Dr. Orhan B. Alankuş, "Güney Kore orta gelir tuzağından otomotiv sayesinde çıktı. Bu durum birdenbire değil, ciddi bir plan ve stratejik Ar-Ge ile oluyor. Samsung, Hyundai gibi firmaların başarısının arkasında doğru Ar-Ge'ler var. PISA imtihanına göre Türkiye fen bilimlerinde, matematikte, okuduğunu anlamada 45. sırada. Yani dünya ortalamasının çok altında. Yabancı bir profosör, 'siz genç nüfusunuz var diye övünüyorsunuz, onlar ancak tüketici olur, teknoloji geliştiremez. PISA'ya göre en arkalardasınız, teknoloji geliştirebilecek seviyede değilsiniz' demişti. Güney Kore bu imtihanda ilk 3'te. Ortaöğretimden itibaren insan kaynağını fen bilimlerine yönlendirmeliyiz. Bu söylediğimize ana sanayinin destek olması çok önemli. Ama arkasında devletin desteği de olmalı. Bir yatırım varsa, o na yönelik '0' faizle kredi verilmeli" dedi.

Otomotiv sektöründe altyapının yetersiz olduğunu kaydeden Alankuş, "10 yıldan bu yana test merkezi kurma çalışmaları var. Bürokraside şirket açma-kapama, Ar-Ge merkezi gibi konularda ciddi sıkıntılar var. Bürokrasi kolaylaştırılmalı. Samsung 250 milyar dolarlık bir ciroya sahip, ciddi devlet desteğiyle bu seviyeye geldi. Bu sebeple Ar-Ge destekleri iyileştirilmeli. Ar-Ge desteğinde Avrupa'dan gerideyiz. Amerika'da iflas eden firmaları devlet satın aldı. Bizde de ihaleler yapıldığı zaman devletin 5-10 yıl önceki ihtiyaçları saptayıp ilgili şirket ve üniversitelere, 'şu ürünü geliştirin' demesi lazım. Ancak öyle olmuyor. O anda o ürüne ihtiyaç oluyor, hemen ürünün ihalesi yapılıyor, sonra da Avrupa'dan geliyor. Küresel rakiplerimizin ciroları bizimkilerin 10-20 misli. Üretim artık Çin, Hindistan gibi ülkelerde olacak. O pazarlara nasıl girebiliriz? Vizyonumuzu büyüterek, küresel rakiplerimizi satın alabilecek bir seviyeye çıkarabiliriz. Strateji ve teknoloji yönetimimizi iyi kurmalıyız.Ekosisteme bağlı olarak pazarımızı artırmalıyız" şeklinde konuştu.