Tek poliçede her afete karşı teminat verilecek
ZDS’de kaydedilen ilerlemeye dikkat çeken Türk Reasürans Genel Müdür Vekili Özgür B. Koç, sadece depreme karşı değil sel, dolu, çığ, heyelan, orman yangını gibi afetlere karşı da güvence sağlayacak model ile konutta tek poliçede her afete karşı teminat verileceğini söyledi.
Recep ERÇİN
Türk Reasürans Genel Müdür Vekili Özgür Bülent Koç, DÜNYA Gazetesi’nin sorularını yanıtladı. Zorunlu deprem sigortası (ZDS) kapsamının genişletilerek Zorunlu Afet Sigortası’na (ZAS) dönüştürülmesi öngörülüyor.
Düzenleme hayata geçerse afetlere karşı kapsam genişleyecek. Konuya ilişkin bilgi veren Türk Reasürans Genel Müdür Vekili Özgür Bülent Koç, son halini almak üzere olan ZAS ile birlikte tüm konutlara, tüm afet risklerine karşı güvence verilmeye başlanacağını bildirdi. Vatandaşın tek bir poliçe ile tüm afet risklerine karşı konutunu sigortalamış olacağını dile getiren Koç, depremin yanında sel, taşkın, heyelan, dolu, orman yangını da dahil olmak üzere geniş bir alanın kapsanacağını söyledi. Köy ve mezraların da kapsanacağını ifade eden Koç, faydanın genişlediğini kaydetti.
Kahve parasına güvence
Mevcut taslaktaki gibi bir düzenleme çıkması durumunda “acil ihtiyaç teminatı” olarak adlandırılan bir uygulamanın devreye gireceğini anlatan Koç, deprem dışındaki diğer doğal afetler için bu ödemenin planlandığını belirtti. Bu sayede afetzedelerin, afet sonrası ortaya çıkan acil giderleri karşılayacak bir ödemeden yararlanabileceğini ifade eden Koç, söz konusu ödemenin taşınma ve temizlik gibi ihtiyaçlar için kullanılabileceğini vurguladı. Özgür Bülent Koç’un aktardığına göre, ZAS poliçe bedellerinde ZAS’a kıyasla çok yüksek bir fiyat farkı olmayacak. Mevcut deprem sigortasının yıllık bedeli dikkate alındığında, aylıkta 150 TL, yani bir kahve ücretine denk geldiğini anımsattı.
Yangınların zararı kasırgaları geçti
Dünyada reasürans sektörünün birkaç yıldır kârlı seyrettiğini belirten Özgür Bülent Koç, “En çok olumsuz etkileyen ise kasırgalar oluyor. Küreselde bir zarar oluşunca bu bizi de etkiliyor, bizlerin maliyetlerine yansıyor. Bu yıl ABD Kaliforniya’daki yangınlar 45 milyar dolarlık sigortalı hasar büyüklüğü ortaya çıkardı. Bu durum dünyada dengeleri değiştirdi.
Daha önce de Kaliforniya’da yangınlar oluyordu fakat birkaç milyar dolarla sınırlı kalıyordu. Kaliforniya yangınları bu yılın en yüksek katastrofik hasarı olarak kayıtlara geçti. Genel olarak ise dünya reasürans piyasası kârlı durumda. Fiyatlarda bir miktar gevşeme, kapasitelerde artış gözlemliyoruz. Türkiye’de 2023 depremleri ile şartlarda katılaşma sürecine girilmişti. Özellikle ticari ve endüstriyel yangın ve mühendislik branşlarında çok ciddi fiyat artışları gerçekleşti. Bu yıl fiyatların stabil kaldığı, bazı alanlarda ise gerilemeye başladığını görüyoruz” dedi.
En kârlı yıl 2024 iken, 2025’in biraz daha az kârlı olduğunu ve büyük bir katastrofik olay yaşanmazsa 2026’da kârlılığın devam etmesini beklediklerini ifade eden Koç, “2021–2022 dönemindeki düşük fiyat seviyelerine geri dönmeyeceğimiz de açık; o yıllara kıyasla sektör hâlâ daha kârlı” diye konuştu.
Sigortalılık oranı ekonomik ve sosyal etkiyle de alakalı
DASK ve TARSİM’de penetrasyonun yüzde 50’ler mertebesine ulaştığını anlatan Koç, “Yapılmadığı zaman cezası olan trafik sigortasında bile oran yüzde 80. Orada bile yüzde 20’lik açık var. Potansiyel mevcut ama bir yerde doygunluğa yaklaştığımızı hissedebiliyoruz. Bireysel tarafta tüketicinin sigortalanabilmesi için hem gelirinin hem de sigortalanabilir varlığının olması gerekiyor. Şehirlerde yaşayan, kirada oturan ve düşük ücreti bulunan biri, özel sigorta anlamında neyini sigortalatacak? Sektörün milli gelir içindeki payı yüzde 1,5’lerden yüzde 2,5’lere geldi.
Tüketici trafik sigortası yaptırıyor ama kasko yaptırmayabiliyor. Motosiklet ve traktör sahipliği fazla olan bir ülkeyiz ancak bu araçlara çok fazla kasko yapılmıyor. Trafikteki sigortalanmamış yüzde 20’lik kesim bu alandan oluşuyor. Gidilecek yol var ama bu durum bilinçlenme eksikliğinden ziyade ekonomik ve sosyal sebeplerden kaynaklanıyor. Bunlar zamanla aşılacak konular. Bölgenin en büyük sigorta ve reasürans piyasasıyız” yorumu yaptı.
Sigortalanamayan alanlar için çözüm
Türk Reasürans’ın bu yılın üçüncü çeyreği itibarıyla iki iştiraki ile birlikte yaklaşık 31 milyar liralık aktif büyüklüğe ulaştığını söyleyen Genel Müdür Vekili Özgür Bülent Koç, brüt prim üretimin de 17-18 milyar liraya çıktığını söyledi. Kârlılıkta da ilk 9 ayda vergi öncesi 4,5 milyar lira, vergi sonrası 3,1 milyar liralık büyüklük elde ettiklerini açıklayan Koç, Katılım Reasürans tarafında ise 2 milyar lira civarında brüt, 356 milyon lira düzeyinde de net kazanç olduğunu ifade etti.
Yurt içi reasürans piyasasının yüzde 60’ını kapsadıklarını kaydeden Koç, 2025’in üçüncü çeyreği itibarıyla 47,6 milyar liralık bir primin yurt içinde kalmasını sağladıklarını not etti. Hem yurt dışına giden primi içerde tutma hem de Özel Riskler Yönetim Merkezi (ÖRYM) ile sigortalanamayan alanlara çözüm üretme yönünde önemli katkılar sağladıklarını anlatan Koç, ÖRYM’nin faaliyetlerinden Akkuyu Nükleer Santralı ve Tahıl Koridorunu örnek gösterdi.
Katılım şirketleri büyüdükçe sigorta tarafı da büyüyecek
Türk Katılım Reasürans tarafının, katılım sigorta şirketlerinin büyümesine paralel olarak gelişen bir alan olduğunu dile getiren Türk Reasürans Genel Müdür Vekili Özgür Bülent Koç, katılım sigortacılığının toplam sektör içindeki payının yüzde 5’ler mertebesinde olduğunu aktardı. İstanbul Finans Merkezi’nin sigorta broker’ları için cazip olduğunu belirten Koç, “Hukuki sistemi seçme özgürlükleri var. Çalışanlara vergi desteği ve bu bölgede iş yapan broker’ların ofis açması durumunda belli istisnaları var. Sigorta ve reasürans alanında finansal derinlik bakımından sermaye çekmek konusunda ise orada ülke notu etkili oluyor. İleride rating notumuzun iyileşmesiyle reasürans şirketleri için cazip hale gelecek” dedi.
Riski yayarak yönetebilirsiniz
Marmara’da sigorta penetrasyonunun artırılması gerektiğini vurgulayan Özgür Bülent Koç, “Daha önemlisi ise Marmara Bölgesi’ndeki risk yoğunluğunu düşürmek gerekiyor. İstanbul ve çevresindeki riski yaymak lazım. Ekonomik büyüklüğün yüzde 60’ı burada. Marmara’daki sanayiyi taşraya taşımamız lazım. Hem nüfusu yaymak hem de risk dağıtmak açısından bu önemli. Sigortalamak tek başına yeterli bir çözüm olmayabilir. Bir afet anında tedarik zincirinin kopması durumu söz konusu olabiliyor. Temel mantık riski yaymak ve zaten reasüransın temel prensibi de riski yaymaktır. Riski en iyi yayarak yönetebilirsiniz” görüşlerini dile getirdi.