‘Big data’ sağlığı demokratikleştirdi!
Kanser araştırmalarında çığır açan Harvard’lı Türk Profesör Dr. Mehmet Toner ve Almanya Kanser Enstitüsü Başkanı Prof. Heinz-Peter Schlemmer dijitalleşmenin tıp ve sağlık hizmetlerine etkilerini aktardı.
HİLAL SARI BAŞARAN
Harvard ve MIT’de doktora öğrencilerine ders veren, aynı zamanda bir 'tıp mühendisi' olan ve kanser alanında çığır açan çalışmalarıyla adından söz ettiren Prof. Dr. Mehmet Toner, MEF okullarının 25. Araştırma Projeleri Yarışması’nda gençlere ilham veren bir konuşma yaptı. Bu konuşma sonrasında kendisiyle bilgi çağının sağlık sektöründe neleri değiştirdiğini konuştuk. Kendi deyimiyle aslında kendisi ‘tıp mezunu’ olmayan bir ‘tıp mühendisi’ İngilizce bilmeden ABD’ye gitmiş, ve kanserde çığır açan çalışmalarıyla Harward ve MIT gibi üniversitelerde cerrahi profesörlüğe yükselmiş. ‘Tıp da çok gelişti’ kelamında tıp teknolojilerini geliştirenlerden biri Mehmet Toner. Toner’e göre dijitalleşme ve veri çağının sağlık sektörüne getirdiği en büyük yenilik ise ‘big data’nın sağlık hizmetlerini demokratikleştirmesi. Afrika’da hiçbir imkanı olmayan doktorun dahi buluttaki milyonlarca veri sayesinde hastalarına daha iyi bir teşhis koyabilmesi.
- Her sektörde dijitalleşmenin getirdiği bir değişim var fakat bunların en hayati olanı tıp alanında gerçekleşiyor. Siz son 20 yıldaki gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Dijitalleşme tıpta ve sağlık sektöründe çok şeyi değiştirdi. Birincisi, bütün iş enformasyon aslında. Hastalık, ilaç, teşhis ve tedavi dediğimiz her şey aslında enformasyon ve bu enformasyonla ne yapacağınız. Bu enformasyon o kadar arttı ki, bildiğiniz gibi artık buna büyük veri veya ‘big data’ da diyoruz. Bu bilgilerin güzelliği ve yarattığı fırsat, bir hastalığı veya o hastalık teşhisine benzer tanı konmuş bütün insanları dünya çapında birbirine bağlayabiliyorsunuz.
Bulut teknolojileri sayesinde dünya çapında tüm hastalardan alınan hastalık, ilaç, teşhis ve tedavi verileri koca bir bulutta birbirine bağlama imkanımız var. Dolayısıyla doktorun önemi ve görevi değişecek. Bugün bir patalojide bir hücre aldınız ve incelediniz, bunu scan edip ‘big data’ya yolladığınız zaman, Afrika'da bir hastanede doktorun mikroskoptan bakıp yapacağı teşhis çok daha değerli bir hale gelecek. Çünkü nasıl Google’da bir kelime arayabiliyorsunuz, bu biyopsi teşhisinde de buna benzeyen 10 milyon benzer teşhis ve sonuçlar doktorun eline geliyor olacak. Teşhis ve hastaya ne tedavi verdiğiniz bu big data’nın sağladığı en büyük kolaylık olacak.
DOKTORLUK MESLEĞİNİN ÖNEMİ HİÇ AZALMAYACAK
- Peki ‘big data’ ile konulan teşhisler doktorluk mesleğinin önemini azaltacak mı?
Bilakis, doktorun önemi artacak fakat değişecek. Çünkü gene de birilerinin hastaları tedavi etmesi, yorumlaması gerekiyor. Fakat bu teknolojiler sayesinde teşhiste daha iyi karar vereceğiz, hangi ilacı kullanacağımıza daha iyi karar vereceğiz, o ilacı değiştirmek zamanı geldiğinde daha hızlı bir karar verebileceğiz. Ama gene de doktorlar tarafından alınması gereken bir sürü karar var, hatta veri daha fazla olduğu için alınması gereken kararlar da artacak. Fakat doktorların öğrenmesi gereken şeyler de değişecek. Bundan yirmi, elli yıl sonra belki otonom sürüş teknolojileri sayesinde kimse araba kullanmasını bilmiyor olabilir. Fakat doktorluk mesleğine olan ihtiyaç her zaman devam edecek.
Bir de artık insanın ortalama yaşam süresi artıyor. Ölmesini bilmiyoruz! Bu da birçok yeni sağlık sorunlarıyla karşılaşmamızın başka bir nedeni. Özellikle beyin - neuroscience - sahasında keşfedilmemiş birçok şey var daha. İleriye dönük bu alanda yeni teknolojilerin de yardımıyla çok ciddi gelişmeler olacağını düşünüyorum. 1.5 kg ağırlığındaki beynimizin içinde Mars’ı dahi biliyoruz ama bu organın içindeki gizemli işleyişi hala bilmiyoruz.
AFRİKA'DAKİ DOKTOR BULUTTAN BİNLERCE TEŞHİSE ULAŞABİLİYOR
Tüm bu gelişmeler tıpta ve sağlık hizmetlerinde ‘demoktratikleşme’ getiriyor. Çünkü nasıl enformasyon artık Afrika’da cebinizdeki akıllı telefonunuzla ABD’deki arkadaşınızla konuşabilmeniz sayesinde demokrarikleşmişse, tıp da o hale gelecek. Afrika’da hiçbir mikroskop yokken ve bu teşhisi yapmak imkansızken, şimdi bu teşhis Afrika’da bir doktor için de mümkün olacak ve de en iyi şekilde teşhis yapılabilecek. O zaman doktorun da takip edeceği başka görevleri olacak.
TEKNOLOJİ SAYESİNDE TEDAVİNİN SONUCU 'REAL TIME' İZLENİYOR
- Kanser tedavisinde teknolojilerin nasıl bir etkisi olmasını bekliyorsunuz?
Tek çare teknoloji mi? Kanser teşhisi üzerine çalışmaları olan biri olarak ve de bu konuda bilimini yapan biri olarak Almanta Kanser Araştırmaları Derneği Başkanı Schlemmer Bey'in dediğine tam da katılmıyorum. Teşhis kadar hastalığın takibi, tedavisi, doktor olarak hastayla insani ilişkiler de önemli. Sadece teşhisle olan birşey değil tabii ki. Fakat ‘companion diagnostic’ de denilen ve hastanın tedavisinde bir ilacın çalışıp çalışmadığını anlamak, ne zaman ilacı değiştirmeliyiz gibi sorulara hızlı bir yanıt verebilmek açısından takip edebilmek, kanser gibi hastalıkları - sonu ölümle bitmeyen- diyabet veya bir kalp hastalığı gibi basit birer kronik hastalığına dönüştürebilir. Teknolojilerin takip süreçlerinin kalitesini artırması sayesinde tedavilerin kalitesi ve hastaların yaşam kalitesi artırılabiliyor.
KANSERİN ÇARESİ YOK! TEK ÇARE GÖRÜNTÜLEME TEKNOLOJİLERİ!
Almanya Kanser Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Heinz-Peter Schlemmer, teknolojinin kanser hastalığıyla mücadelede çok önemli olduğunu aktararak, “Kanser tek bir hastalık değil, milyonlarca çeşidi var. Ve kalp hastalıklarında olduğu gibi sebebi tam net değil. Bu sebeple kolay kolay çaresi bulunamayacak. Tek çare görüntüleme teknolojileriyle daha hızlı teşhis” diye konuştu. Siemens’in kanser görüntüleme teknolojilerinde gelinen son nokta olan MR-PET cihazı lansmanında DÜNYA gazetesine kanser teşhis teknolojilerindeki son gelişmeleri aktaran Prof. Schlemmer, Siemens Sağlık tarafından ilk kez Türkiye’ye getirilen MR-PET cihazının kamu sağlığı açısından hibrit görüntüleme alanında Türkiye’de yeni bir dönemin başlamasına destek olduğunu aktardı. Hastaların ayrı cihazlarda MR ve PET görüntülemelerinin tek bir cihazda buluştuğunu belirten Schlemmer “Minimum radyasyonla tek bir cihazda hastanın harcadığı vakit ve hastanelerin maliyeti azaltılmış oluyor. Daha önemlisi kanser için en doğru tespit ancak iki görüntüleme teknolojisinden yararlanıldığında verilebiliyor. Kanserle savaşmak kolay. Önemli olan nerede olduğunu bulabilmek. Bunun da tek çaresi görüntüleme teknolojileri” diye konuştu.
ABD 300 MİLYON DEĞİL 6 MİLYAR NÜFUSLU BİR ÜLKE
Yer aldığı birçok projenin ABD'de devlet tarafından desteklediğini belirten Toner, Türkiye ve ABD'deki inovasyon ekosistemine dair önemli değerlendirmeler yaptı. "ABD 300 milyonluk bir ülke değil, ABD 6 milyarlık bir ülke. Bütün dünya hepimiz ABD’ye çalışıyoruz. Adamlar fikirleri yaratıyorlar, biz de üretiyoruz" diye konuşan Toner "Benim en büyük derdim, Türkiye’deki gençlerin önüne çok engel çıkartıyoruz. ABD’de engeller var fakat lüzumsuz engel yok dedi.
TIP OKUMADAN CERRAH OLDU
Toner'in ifadeleriyle: "Açık görüş olmadan hiçbir şeyi yakalayamayız. Bugün ABD ekonomisinin başarılı olmasının nedeni açık görüşlü olması. Düşünebiliyor musunuz? Ben, Mehmet Toner, Müslüman bir Türk olarak İngilizce bilmeden Amerika’ya gittim ve makine mühendisi olarak Harward Tıp Fakültesi’nde cerrahi profesör oldum. Hadi bakalım bunu Türkiye’de yapın. Teknik Üniversite’den mezun olup İstanbul Üniversitesi’nde tıp profesörü olmuş bir mühendis varsa bulun getirin. Tıp mezunu olmadan en iyi tıp fakültelerinden birinde cerrahi profesörlük title’ını almama müsade eden bir açıklık bu."