Baltık’ın üç güzelinden: Tallinn
Ormanlar, göller ve Baltık mavisi... Viking, Alman ve Rus etkisi... Biraz Ortaçağ, çokça teknoloji... Geçmiş unutulmadan geleceğin dünyasının şekillendirilmeye çalışıldığı şehir! Estonya’nın başkenti: Tallinn...
HANDAN SEMA CEYLAN
İş seyahatim nedeniyle 2.5 günlüğüne ziyaret edeceğim Estonya’da, Tallinn Lennart Meri Havalimanı’na indiğimde beni iki şey şaşırttı. Hem aynı saat dilimindeydik hem de İstanbul’da da Tallinn’de de sıcaklık aynı derecedeydi. Oysa Kuzey’de ve Baltık Denizi’nin kıyısındaydık. Yaz boyu yangınlar, beklenmeyen şiddetli yağışlar küresel ısınmanın bir masal olmadığını bize anlattı! Sıcaklığın kışın - 20 dereceye kadar düştüğü Tallinn’i 31 derece sıcaklıkta gezmek küresel ısınma gerçeğinin içinde yürümek gibiydi... Ama tüm sıcağa rağmen, yazın Kuzey’de olmanın güzel bir yanı da vardı: Beyaz geceler...
Bu sayede toplantılarımız bittikten sonra bile hava kararmadan 6 saat kenti keşfedebilecek zamanımız oldu. Zira Estonya’nın başkenti Tallinn’i gördüğümde saat 22:00’ye kadar güneş batmıyordu. Kuzey Kutbu’na yakın olmanın en güzel tarafı buydu. Tabii kışın tam tersi olduğunu, gün içinde güneşin sadece birkaç saat göründüğünü de unutmamak gerek!
Bu yıl Estonya’nın bağımsızlığının 100. yılı. Tallinn’de yürürken rastlanan tüm sokaklara yayılmış 100 rakamı bulunan logolu süslemeler işte bunun için. Uzun süre SSCB ülkesi olmuş Estonya’da, Rusça elbette ki kullanabileceğiniz dillerden. İngilizce konusunda da sıkıntı yaşamıyorsunuz.
Tallinn’i gezmeye surların içinden eski şehre girerek başlayabilirsiniz. Toompea Tepesi’nden şehrin manzarasını izleyip Eski Şehir Meydanı’nda soluklanabilirsiniz. 1530 yılında inşası tamamlanan Şişman Margaret Kulesi’ndeki deniz müzesini ziyaret edebilirsiniz. Kurulduğu 1422 yılından beri halen faaliyette olan Avrupa’nın en eski eczanesini görmeye gidebilirsiniz. Arnavut kaldırımı Ortaçağ sokaklarını adımlayabilirsiniz...
Bir Kuzey masalı
Gezinizin bir bölümünü de Estonya’nın muhteşem doğasına ayırmanızda fayda var. Ülkenin en yüksek noktası 318 metre yüksekliğindeki Suur Munamagi yani “Büyük Yumurta Tepesi.” İsimlerden de anlaşılacağı üzere Estonyalılar, espri anlayışı oldukça gelişmiş insanlar... Ayrıca ülkenin yarısından fazlasını ormanlar kaplıyor. Hatta Avrupa’da uzun zaman önce yok olmuş ilkel orman örtüsü çeşitlerine Estonya’da rastlayabilirsiniz. Tartumaa’daki Järvselja Ormanı ve Ida-irumaa’daki Poruni Ormanı bu ilkel ormanların örnekleri. Binlerce göle sahip Estonya, önemli kuş türlerinin yaşadığı bataklıklara da ev sahipliği yapıyor. Ayrıca ülkenin bin 500’ün üzerinde adası var. Estonyalılar bize şehrin gürültüsünden kaçmak için hafta sonlarında ve tatillerde kır evlerine ya da adalara kaçtıklarını anlatıyor! 20 milyonluk İstanbul’dan gelen biri olarak, tüm ülke nüfusunun 1.3 milyon olduğu Estonya’da insanların daha fazla sükûnet arıyor olmasına sadece gülümsüyorum... Tallinn, Riga ve Vilnius...
Elbette Tallinn sadece Tallinn demek değildir. Burada ‘Kuzey’ rüyası içinde olduğunuzu unutmamak lâzım... Estonya, Letonya ve Litvanya... Başkentleri üç güzel; Tallinn, Riga ve Vilnius... Biz onlara “Baltık Ülkeleri” diyoruz. Ancak sanıldığının aksine aralarında bir birlik yok. II. Dünya Savaşı’ndan önce Finlandiya da bu üçlü arasında Baltık ülkesi olarak anılıyormuş. Yani üç güzelin dördüncüsü de Helsinki’ymiş. Tallinn’i görmeyi hedefl iyorsanız, kendinize bir Kuzey turu da organize edebilirsiniz. 2004’te AB’ye üye olan Estonya bir Schengen ülkesi. Dolayısıyla diğer Avrupa ülkelerine de buradan geçebilirsiniz. 10 euroya iki saatte Helsinki’ye deniz yoluyla geçebilirsiniz. Riga’ya 5.5 saatte ulaşabilirsiniz. Hatta St. Petersburg’u da bu gezi planına dahil edebilirsiniz.
Tallinn'de girişimcilik hayallerinizi de besleyebilirsiniz
Estonya’da evlilik, boşanma ve tapu işlemleri dışında her şey online olarak yapılabiliyor. e-Devlet o kadar gelişmiş ki devlet hizmetlerinin yüzde 95’i online. Ve tam bir startup cenneti. Bu nedenle Tallinn’de sadece ruhunuzu değil girişimcilik hayallerinizi de besleyebilirsiniz. 1 dolar sermaye ile başlayıp 1 milyar dolarlık büyüklüğe ulaşan startuplara ‘unicorn’ deniyor. Estonya’nın 4 unicorn’u var. Bunlar Skype, Daimler’in yatırım yaptığı taksi uygulaması Taxify, Playtech ve Transferwise. Beşinci unicorn’ları da yolda. Ocak 2017’de başlayan Startup Vizesi programına şimdiye kadar Türkiye’den 450 startup şirket de başvurmuş durumda. İşi o boyutlara vardırmak istemeyen sadece fotoğraf paylaşmak isteyenlere de bir müjdemiz var. Kentin neredeyse tamamında pek çok Avrupa kentinden farklı olarak ücretsiz wifi’ya ulaşabiliyorsunuz.
Ruslardan kalan: Nevsky Katedrali
Tallinn’e şöyle bir ‘tepeden bakmanın’ güzel bir yolu da tarihi kiliselerin çan kulelerine çıkmak. Meselâ şehri görmek için 13. yüzyılda inşa edilen Dome Kilisesi’nin kulesine çıkabilirsiniz. Kentte en çok dikkat çeken yapılardan biri de Alexander Nevsky Katedrali. Bina, Tallinn’deki en büyük Ortodoks katedrali. Rus etkilerinin görüldüğü 1894-1900 yılları arasında inşa edilen yapı, soğan kubbeleriyle dikkat çekiyor. Rus savaş kahramanının adını taşıyan katedral, Estonyalılara kötü anıları hatırlatması nedeniyle 1924’te yıkılmak bile istenmiş. Ancak Sovyetlerin dağılmasından sonra restore edilmiş. Kubbelerde dikkat çekici şeylerden biri de hilal üzerindeki haçlar. Bu süslemenin nedeninin Osmanlı-Rus savaşları olduğu söyleniyor. Alexander Nevsky adına dünyada birkaç katedral bulunuyor. Bunlardan en ünlülerinden biri Sofya’da.
Telliskivi'nin eski fabrikaları şimdi gençlerin
Eski şehrin tüm yaşanmışlıklarının arasından geçip, ana tren istasyonundan devam ettiğinizde daha çok gençlerin buluşma noktası olan Telliskivi semtine varmış oluyorsunuz. Eski fabrikaların ve terk edilmiş tesislerin yeniden hayat bulmasıyla semt, adetâ İstanbul’daki bomontiada ya da Karaköy’ün ruh ikizi. En önemli fark, daha az turistik. Telliskivi, sanatın temel alındığı bir kaçış noktası. Sanat ve fotoğraf galerileri, tiyatrolar, tasarımcıların küçük dükkânlarının bulunduğu semt, aynı zamanda sivil toplum örgütlerine de ev sahipliği yapıyor. Şehir içindeki gece kulüplerinin aksine burada Kuzey’in çocukları ‘sağlam’ müzikler dinleyip özgün restoranlarda yeni tatlar keşfediyorlar ve ruhlarını sanatla besliyorlar. Özellikle cumartesi günleri Telliskivi’deki sanat buluşmalarına katılabilirsiniz.
Hansa Birliği'nin limanlarından
Tallinn, Hansa Birliği’nin limanlarından biri. Hansa Birliği, Almanya dışındaki Almanların ticari ve diplomatik ayrıcalıklarını sağlama ve koruma amaçlıydı. “Hansa” kelimesi Ortaçağ Almancası’nda “lonca” anlamına geliyordu. 1280’de Lübeck’te kurulan birlik, o dönemde tam 10 ülkeden 160 kente yayılmış. Hâlâ Hamburg’un HH “Hansa Hamburg” ve Bremen’in HB olan “Hansa Bremen” plakalarında birlik, varlığını ismen koruyor.
Ortaçağ damak zevkini merak edenlere...
Dünya o kadar aynılaştı ki turistler artık hangi şehre giderlerse gitsinler Çin’de Vietnam’da üretilen magnetleri, birbirlerine benzeyen turistlik eşyaları sevdiklerine ve evlerine taşıyorlar. Bunun için belki ‘turist’ kelimesinden çok ‘gezgin’ ifadesi daha samimi geliyor. Ama mademki başa turistlik geldi; o zaman yapılacak en iyi şey o bölgede yerel olanı yaşamak ve üretilen ürünleri almak. Bunun için Tallinn tavsiyelerim şöyle: Tüm alışverişinizi surlar içindeki eski şehirden yapabilirsiniz. Kent meydanında oturup yerel içeceklerden tadabilirsiniz. Olde Hansa isimli otel-restoran ve dükkândan Ortaçağ’a özgü eşyalar alıp o dönemin teknikleriyle yapılmış yemekleri yiyebilirsiniz. Öncelikle Kuzey’in soğuğundan korunmak için yapılan anneanne işi el örmesi renkli renkli çoraplar, atkılar, eldivenler alınabilir. Ayrıca keçe işlemeciliği de Tallinn’in öne çıkan sanatlarından. Keçe şapkalar, örtüler tercih edilebilir. Ahşaptan oyulmuş çorba kaseleri, bardaklar, mutfak gereçleri de yine Estonya’nın güzel üretimlerinden. Eski bir Sovyet kenti olan Tallinn’de nostaljik Sovyet hatıraları da satılıyor. Ayrıca tasarımcıların özgün ürünlerinden de tercih edebilirsiniz. Dövme demirle yapılan Viking takıları, yüzükler, küpeler ve saç çubukları da önemli seçeneklerden. Ayrıca deri ürünleri de dikkate değer.