Filipinler köylüsüne abaca ürettirip dünyaya satan Türk girişimci

Binlerce küçük ada ve adacıktan oluşan Filipinler'in çiftçisine doğal lif (abaca) ürettiren Türk girişimci Fırat Kabasakallı, bu liflerden elde ettiği tekstil ve endüstriyel ürünleri dünyanın dört bir yanına gönderiyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Selçuk ALTUN

Fırat Kabasakallı, girişimci ruhun ne demek olduğunu gösteren en güzel örneklerden biri. Kendisi, bugün belki de bir çoğumuzun haritada yerini bile bilmediği, Türkiye'ye yaklaşık 10 bin km uzaklıkta, uçakla gitmek isteseniz bile hemen hemen 12-13 saat süren, 7 bin adalı Filipinler’de önemli işlere imza atıyor. Bu ülkeye turist olarak geldikten sonra turizm sektörüne adım atan ve Türk misafirperverliğini gösteren, sonrasında ticarete atılan Kabasakallı, bugünlerde Filipinler'in en ücra köşelerindeki çiftçilere doğal lif (abaca) ürettirip bundan elde ettiği ürünleri ABD'den Çin'e, Türkiye'den Kuzey Avrupa'ya kadar dünyanın dört bir yanına satıyor.

8 senedir yaşadığı bu adalar ülkesinin dilini öğrenen, kültürünü benimseyen ve onlardan biri gibi olan Fırat Kabasakallı ile Filipinler hikayesini ve bu ülkedeki girişimlerini konuştuk.

Kaç senedir Filipinler’desin, buraya nasıl geldin ve ne yapıyorsun?
Kabasakallı: 8 senedir Filipinler’de yaşıyorum. Buraya turistik amaçlı olarak geldim ve çok sevdim. İlk iki sene turizm sektöründeydim, Filipinler’de ufak bir Beach Resort-Hotel’ini işlettim. Ufak olmasına rağmen exclusive olması sebebiyle, ünlü kişiler ve aileler tarafından biliniyordu. Hatta bazı film ve dizi çekimleri de yine burada çekildi. Bu Resort’ta fark yaratmamızın sebebi aslında Türk misafirperverliğini ve Türkiye’deki üstün hizmet kalitesini burada sunuyor olmamızdı. Filipinliler de Türk misafirperverliğinden çok mutlu oldular.

Daha sonra, 2011’den itibaren doğal mineral kaynakları ticaretine başladım. Kore-Filipin-Türk ortaklığıyla Filipinler’den demirtozu (ironsand, magnetite sand gibi) ihracatına başladık. Kore ve Çin’deki çelik pazarına ürün satıyorduk, talep oldukça iiydi ve çalıştığımız maden sahalarını farklı bölgelerde genişlettik.

2014’e kadar iyi bir şekilde devam ettik, ancak Filipinler Çevre Bakanlığı’nın madencilikte bazı kısıtlamalara gitmesi ve üzerine metal fiyatlarındaki düşüş sebebiyle ticaretin farklı alanlarına yöneldim. Ticareti seven bir insanım, bu sebeple bu alandaki arayışım sonucunda Abaca ürünlerini keşfettim. 2016 yılından itibaren de önce Filipinler içinde ardından da ihracata başlayıp dünyaya açılarak, abaca ticareti yapıyorum.

Filipinler’de ticaret yapmak nasıl, zor mu kolay mı?
Kabasakallı: Filipinler’de ticaret yapmanın zor ve kolay yanları var, ama birbirini dengeleyen bir yapıda diyebilirim. Kolay kısmı, kimi ürünlerin ucuz olması ve ülkedeki ekonomik sistemin ticareti fazlasıyla teşvik ediyor olması. Ticaret yapanlar Filipinler’de Türkiye’ye kıyasla daha az vergi veriyor örneğin. Filipinler’de ticaret yapmanın zor olan yanı ise kültür farklılığından kaynaklanıyor. Günlük hayatta, Filipinolar biraz daha yavaşlar bu yavaşlık işlere de yansıyor.

Ayrıca uzun süreden beri buraya yerleşmiş bir Çin kültürü mevcut. Zaten genelde Filipinler’deki ticaret Filipino-Chinese olarak adlandırılan “Filipin Çinlisi” olan köklü aileler tarafından yapılmakta. Mesela Çin ile Filipinler arasında serbest ticaret anlaşması var, ihracat ve ithalatta karşılıklı vergi alınmıyor. Haliyle ticaret yaparken bu ilişkinin üzerine çıkmak ve aynı zamanda kendini benimsetmek durumunda kalıyorsunuz. Yerine göre davranıp, Filipin kültürünü olduğu kadar Çin kültürünü de bilmek gerekiyor. Türkiye’de işler daha pratik yürütülüyor oysaki. Dolayısıyla Türk iş adamları bazen aşırı pratik oluyor ve Asyalılar bu kadar pratikliği ve hızlı karar vermeyi anlayamayabiliyor, ayak uyduramıyor. Sonuç olarak başarıyla yürüyecek ticari bir ilişki bazen sadece bu kültür farklılığından dolayı başlayamıyor bile. Ben 8 senedir Filipinler’de yaşıyorum ve bu kültürü derinlemesine öğrenebildiğim için daha rahat ticaret yapabiliyorum diyebilirim.

Şirket olarak abacayı alıp olduğu gibi satıyor musun, yani sadece ihracat mı yapıyorsun? Üretim kapasiten hakkında bilgi verir misin?
Kabasakallı: Filipinler’de abaca üreticisi çiftçilerle birlikte büyüdüğümüz bir model kurguladım burada. Exclusive anlaşmalarla, Filipinler’in en ücra köşesi olmasına rağmen abaca açısından en verimli köylerindeki çiftçilerden bir tedarik zinciri oluşturduk. Bize exclusive olarak çeşitli abaca ürünleri veya hammaddesi veriyorlar, biz de Dragon Vision Trading olarak onlara yatırım yapıyoruz. Yani üretim sürecinin de doğrudan içinde bulunuyoruz.

2016 yılı sonlarından bugüne kadar, üretim kapasitemiz yüzde 250 artış gösterdi, bir anlamda hızlı büyüdük diyebiliriz. Üstelik, bir yandan abaca fiyatlarında yüzde 10 – 15 civarında bir artış tüm abaca talebini ve pazarını etkilese de, bizim açımızdan bir yılda yüzde 120 ciro artışı oldu ve bu şekilde yılı beklentimizin üzerinde kapatmış olduk.

Filipinler dünya abaca imalatının yüzde 90’ını karşılıyor. Bu açıdan yanlış ekimden kaynaklanan hammadde eksikliği ve Abaca fiyatlarında artış olmasına rağmen global pazarlarda Abaca ve doğal lif talebi yüzde 40 arttı. İnsanlar ve şirketler daha fazla doğal dayanıklı ürünler kullanmak istiyor. Abaca da çok iyi bir alternatif. Ayrıca abaca pazarı son 8-10 yıldır tüm dünyada sürekli büyüme eğrisi gösteriyor. Yani geçtiğimiz yıl yüzde 5 civarında büyüdü, önümüzde yıl da yüzde 5- 6 düzeyinde pazarın büyümesini bekleniyor.

Filipinler’de nasıl bir Türkiye algısı var? Özellikle ticari hayatta?
Kabasakallı: Filipinler ile Türkiye arasındaki ticaret hacmi büyük değil maalesef. Türkiye’den Paşabahçe, Güral porselen gibi köklü şirketler var burada ve bu markaların Filipinler’e ürün ihracatları söz konusu. Ancak Türkiye, burada çok bilinen bir ülke değil. Fakat son yıllarda Türkiye’nin aktf dış politikasıyla birlikte başkent Manila dahil olmak üzere pek çok adada Türkler ve Türkiye’yi daha fazla tanıyan insan olduğunu gördüm. Filipinler’deki Müslüman nüfusun yoğunlukta yaşadığı Mindanao adası ve civarında ise, Recep Tayyip Erdoğan fırtınası estiğini söylemek mümkün. Cumhurbaşkanı Erdoğan sayesinde Türkiye bu bölgede tanınıyor diyebiliriz.

Abaca ticaretine girmek nereden aklına geldi, nasıl oldu, neden abaca satmayı tercih ettin?
Kabasakallı: Doğal Lifler yani Abaca üzerine şirketimi resmi olarak 2017’nin Şubat ayında kurdum ve aynı ayda ihracata başladık. Öncesindeki hazırlıklar ve çalışmaları dahil edersek 2 yıldır bu işle uğraşıyorum. Aslında Abaca günümüzde çoğu sektörde ve hayatımızın içinde olan doğal bir ürün. Biz sadece farkında değiliz ya da dikkatimizi çekmiyor. Abaca ile tanışmam ise, bir arkadaşıma yardım amaçlı ufak bir araştırma sonucu oldu. Türkiye’den bir arkadaşım bana abacanın bir türünü aradığını fakat bulamadığını veya doğal Abaca olup olmadığı konusunda güvenemediğini söyledi. Abacanın dünya çapındaki en büyük tedarikçisi yüzde 90 oranla Filipinler. Haliyle bende yıllardan beri burada yaşadığımdan dolayı arkadaşımın aradığı abaca türünü, en doğal haliyle küçük köylerden buldum. O zaman abacanın evlerimizde, çiçeklerde, kablo endüstrisinde ve daha pek çok alanda ne kadar çok kullanıldığını öğrendim. Bildiğiniz gibi Filipinler 7 bin civarı adadan oluşan bir ülke ve ben de özellikle turizm sektöründeyken bu adaların pek çoğunu gezme fırsatı buldum. Ülkenin farklı bölgelerinde elde ettiğim çevre, dil ve kültürel kazanımlar, ülkenin farklı adalarında abaca yetiştiricilerine ulaşma konusunda çok yardımcı oldu. Bir de abaca çok ilginç bir ürün. Bir kere doğal bir lif, dolayısıyla bir yanıyla sebze ya da çiçek gibi bakıyorsunuz ürünün en doğal haline. Şekilden şekle girerek müthiş tasarımlar çıkarabiliyorsunuz. Ve bu öyle bir ürün ki, dünyanın en kuvvetli lifi ve bu lifin daha fazla bilinmesi, kullanılması gerektiğine inanıyorum. Ayrıca sektörün yeni ve taze kana ihtiyaç duyduğunu da hissederek bu işe girdim.

Abaca neden önemli ürün? Nerelerde kullanılıyor?
Kabasakallı: Abaca, dünyanın en güçlü doğal lifi. Çok eskiden Çinliler Filipin yerlileri ile ticaret yaptıklarında fark etmişler ve tanımışlar, o dönem az da olsa ip ve halat kullanımında faydalanmışlar. Ama İspanyollar Filipinler’i modern dünya ile buluşturduklarında abacanın donanma gemilerindeki halat ihtiyacı için uygun olacağını düşünerek yoğun bir şekilde kullanmaya başlamışlar. Abacanın güçlü ve uzun ömürlü olmasının nedeni suyu ve nemi çok tutmaması. Nem oranı yüzde 3-5 arasında olabiliyor. Abaca bir o kadar da güçlü, normal şartlarda ana maddesi abaca olan bir ürün 20-25 yıl kadar dayanabiliyor.

Bu kadar verimli oluşundan dolayı ilk önce halat yapımında daha sonra dekorasyon ve tekstilde ve günümüzde çoğu farklı yerde kullanılıyor. Abaca çok ilginç bir ürün. Mesela banknot yapımında Abacanın kullanıldığı çok az bilinir. Veya özel kâğıt dediğimiz, tütün kâğıdı ve filtresi hatta sallama çayların poşetleri Abaca karıştırılarak yapılıyor. Diğer kullanım alanları arasında, kumaş, mobilya, özellikle de bahçe mobilyası, denizcilik alanındaki uygulama ve ürünleri yer alıyor. Kağıt, şapka ve ayakkabı dahil, kilim ve kablo gibi pek çok alanda abaca’dan faydalanılıyor. Öyle ki, otomobil endüstrisinde bile kullanılmaya başlandı. Örneğin Daimler-Chrysler bazı otomobil modellerinde fiberglas yerine abaca kullanımına başladığını açıkladı. Zaten otomobil endüstrisinde kullanılmaya başlaması sonrasında özellikle 2024 ve sonrasında abaca’ya olan talebin sıçraması bekleniyor. Şu an dünyamız plastik ve polyester kullanımında en yüksek dönemi yaşadığından dolayı ekosistem dostu abacayı şirketler büyük bir fırsat olarak görüyor. Biz de bu süreçte yeni teknoloji ve farklı pazarlara ulaşarak görevimizi yapmaya çalışıyoruz.

Bugün Filipinler’in nerelerinden abaca alıyorsun?
Kabasakallı: Abacanin sadece Filipinler’de yetişmesinin en büyük sebebi, coğrafi ve iklimsel şartlar. Filipinler’i yılda yaklaşık 20 tayfun vuruyor. Bu tayfunlar büyüklü küçüklü pek çok muson yağmurları ve sert yağmurlar bırakıyor. Abaca da yağmur seven bir bitki ama aynı zamanda gölge ve sıcak hava da istiyor. Filipinler’in başkenti Manila’ya geldiğiniz zaman Abaca yetiştirebilirsiniz ama en kaliteli ve en güçlü lifi verecek ağaçlar, Filipinler’in farklı bölgelerinde yetişiyor. Bicol ve Mindanao adaları pasifik okyanusuna baktığından direk yağmur alan ve ısının yüksek olduğu ideal bölgeler. Bicol bölgesinde hemen hemen her yere gitmişliğim var, abaca yetiştiren bölge halkının yüzde 70’i şirketimiz için çalışıyor. Mindanao bölgesi yapı olarak daha farklı özerk bir bölge. Müslümanların yasadığı ada olarak anılıyor. İslamcı grupların ve komünist gerillaların daha çok bulunduğu bir yer. Mevcut Filipinler devlet başkanı Rodrigo Duterte’nin de memleketinin olduğu eyalet.

Mindanao adasında artık yolların bittiği, nehirlerin ortasından geçmeniz gereken köylere ve kasabalara gidiyoruz. Çünkü buralar dağlarda yaşayan çiftçilere en yakın yerler. Tabii genelde yerli biriyle gitmek durumunda kalıyoruz. Ancak yine de böyle ücra köylerde yaşayan Filipinliler beni gördüklerinde, tamamen beyaz ve yabancı olan birinin, Filipinlerin kendi dili olan Tagologça konuştuğunu gördüklerinde şaşırıyorlar. Daha çok Müslümanların yaşadığı bu Mindanao eyaletine en son gittiğimde Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdogan’ı bilmeleri ve ona olan sevgileri görülmeye değerdi. 200 km yolu yaklaşık 6 saatte gittiğimiz yine ücra bir köye gittik. Yolda arkadaşım Malik ve kardeşi benimle geldiler, kendileri de orada yaşıyor. Yol uzun ve engebeli olunca politikadan muhabbet başladı ve Myanmar’daki Müslümanlara yapılan zulümden bahsettiler. Erdoğan’ı çok beğendiklerini ve dünya çapında Müslümanların koruyucusu olduğunu söylediklerinde gurur duydum. Myanmar’daki Rohingya Müslümanlarına yapılanlara karşı en yüksek sesi Tayyip Erdoğan’ın ve Türkiye’nin çıkardığını söylediler.

Bu köylüler, tagologça konuşan ve Avrupalı biriyle ticaret yapma konusuna nasıl yaklaştı?
Kabasakallı: En başlarda çok şaşırdılar. İlk zamanlarda çok zorluk çektik çünkü Asya’da genel olarak batılılara bakış, ilk önce fazla fiyat vermekle başlıyor. Aradaki fark oldukça büyük, bunu şöyle bir örnekle açıklayabilirim. Çinli birinin, Urfa Çarşısındaki esnaflara gidip ya da Iğdır’da bir çiftçiye gidip akıcı ve aksansız bir şekilde Türkçe konuşarak ticaret yapmak istediğini düşünün. Benim durumum da biraz böyle. Sektöre rekabete girebilmemiz için fiyatın iyi yani normal olması lazım tabi diğer yandan. Bu yerli Filipinli imalatçılarla sağladığım dostane ve kazan kazan prensibine dayalı iş ilişkimiz bu anlamda en büyük avantajım.

Abacayı nerelere satıyorsun?
Kabasakallı: Abacayı hammadde ve son ürün olarak satıyoruz. Farklı pazarların farklı ihtiyaçları oluyor. Şu anda Türkiye’ye sadece çiçekçilikte kullanılan Scrunch (Hasır) dediğimiz ürünü gönderiyoruz. Ayrıca, Çin ve Japonya da ürün gönderdiğimiz ana pazarlar içinde yer alıyor. 2018 itibariyle Amerika pazarına Çinli müşterilerimiz aracılığıyla da girdik. Bu sene İrlanda pazarına güçlü bir giriş yaptık, başta şapka olmak üzere tekstil ve dekorasyon ürünleri amacıyla hammadde gönderiyoruz. Yakın zamanda Kuzey Avrupa’da büyük bir atılım yapmayı planlıyoruz.

Abacanın dünya pazarındaki durumu nedir?
Kabasakallı: Küresel ölçekte üretimin merkezi olan Çin, Amerika başta olmak üzere Japonya, Avrupa’daki kimi büyük kağıt hamuru üreten şirketler, Abaca kullaniminda büyük pay sahibi.

Son iki yıldan beri doğala ve doğal ürünlere dönüş önemli bir trend. Dolayısıyla abaca gibi doğal ürünlerimize ilgi giderek artıyor. Avrupa Birliği’nin standartları da bu yönde gelişmeye başlayınca Avrupa’dan büyük talep alıyoruz. Tabi Filipinler hükümeti de özelikle abacadan yapılan günlük ürünlerin üretimini artırma ve Avrupa yönlü ihracatına yönelik teşvik mekanizması üzerinde çalışıyor. Ben de bu talebi karşılamak için çok yeni bir adımla İsveç pazarına girdim. İskandinav ülkeleri sürdürülebilirlik ve çevre ile entegre iş yapma konusunda daha agresif. Biz de bundan sonra İsveç’i Avrupa bölgesi operasyonlarımız olarak konumlayacağız. Yanı sıra, İngiltere ve İrlanda’ya düzenli olarak abaca gönderimimiz var, buralarda şapka yapımında kullanılıyor.

Türkiye’de kullanımı tercih edilen alanlar nelerdir?
Kabasakallı: Türkiye’de daha çok hediye ve çiçek sektöründe büyük talep var, uzun süre neredeyse ürün yetiştiremez bir şekilde çalıştık. Şimdi kurdan dolayı biraz sakinledi fakat Türkiye’den uzun dönemli kontratlarımız devam ediyor. Doğal ürünler olduğundan mevsimsellik talebe karşı bizleri biraz zorluyor. Yağmurlu mevsimlerde Abaca’nın tedariki pek mümkün değil. Fakat kimi şirketler artık polyester kullanımını sonlandırmak ve doğal ürünlere yönelmek istiyorlar. Özellikle de Avrupa’daki sürdürülebilirlik ve doğal ürün standartları geldikçe Abaca’ya olan talep artıyor.

Türkiye’de hangi illere gönderiyorsun?
Kabasakallı: İstanbul başta olmak üzere, Bursa ve Adana’da çeşitli alıcılarla çalışıyoruz, bugün bu ağımızı İzmir ve Mersin’e kadar genişlettik.

Abacanın Türkiye’de kullanımı için önerdiğin alanlar var mı? Ya da genel olarak önereceklerin?
Kabasakallı: Abaca’yi Türkiye’deki kâğıt üreticilerine ve kablo üreticilerine öneriyorum özellikle. Çünkü kâğıt yapımında sadece selüloz ağaçtan değil doğal lif karıştırarak da yapılıyor. Su an BMW ve Mercedes araba koltuklari kilifinda kullanmaya baslamis durumda. Eğer bu yönde bir talep gelirse AR-GE uzmanlarımızla birlikte çalışıp dünyanın en güçlü lifini Türkiye’ye anlatabiliriz. Bununla birlikte, son dönemde kur artışına bağlı olarak ithal edilen kağıt fiyatının yüksekliği de Türkiye’de bir sorun. Bu noktada hammadde olarak Abaca’nın önemli bir fırsat olduğunu düşünüyorum. Hem sağlıklı ve doğal hem de daha uygun fiyatlı ve daha kaliteli olması sayesinde kağıt ihtiyacı karşılanabilir. Üstelik hammadde olarak kullanılacak abaca, son ürünü ithal etmekten ziyade, kağıt üretimini ve istihdamı Türkiye’de yapma avantajlarını da taşıyabilir.

Şirketinde hedeflerin ve ticari yaklaşımından bahseder misin biraz?
Kabasakallı: Şirketim Dragon Vision Trading olarak, Filipinli abaca üreticileriyle birlikte kocaman bir aile olduk ve kurduğumuz bu aile, Türkiye ile Filipinler arasında önemli bir ticari köprü de kurdu. Bir dünya şirketi misyonuyla çalışıyoruz ve kalite, devamlılık ve sürdürülebilirlik bizler için çok önemli. Şirketimiz her zaman gelişmeyi ön planda tutuyor ve teknolojiyi tarım sektörüne uygulama konusunda ilerleme kaydediyoruz. Son olarak kurutma makinalarına büyük ölçekli bir yatırım yaptık ve hem Filipinler’deki mevsimsellik sorununun önüne geçtik hem de kurutma işlem sürelerini yarı yarıya indirdik. Filipinler Tarım Bakanlığı ile beraber çalışarak gerekli çalışma koşulları, ürün taleplerini aynı zamanda sürdürülebilirlik kapsamında neler yapabiliriz gibi konularda yakın çalışıyoruz.

Bununla birlikte, ben bir Türk olarak Filipinler’de bu işi yapıyorum fakat ülkemden endüstriyel anlamda talebin daha fazla olmasını bekliyorum. Çünkü abaca gerçekten çok güzel bir bitki olduğu kadar, Türkiye’nin pek çok endüstri alanında faydalanabileceği, ülkemin ve topraklarımın geleceğine yatırım yapılacak bir ürün. Bu sebeple, abaca’nın kullanım alanlarını ya da nasıl faydalanılacağını anlatmak isterim örneğin. Bunun için tamamen sosyal sorumluluk olarak bazı eğitici seminerler yapmayı düşünüyorum. Özellikle orman ürünleri kullanımının yoğun olduğu şu dönemde, ormanlarımıza zarar vermeden, alternatif kaynaklar kullanmanın, ülkemizi ve bizim doğal kaynaklarımızı korumakta yararlı olacağına inanıyorum.

Bu konularda ilginizi çekebilir