Gıda endüstrisi tüketici dinamiklerini bilimsel çerçeveden değerlendirdi
Karma Grup tarafından 23-24 Kasım tarihlerinde İstinye Üniversitesi’nde düzenlenen “Kalite ve Ürün Deneyimi Semineri” gıda endüstrisinde çalışan AR-GE, kalite ve pazarlama yöneticilerini sektöre yön veren akademisyenler, kamu, özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarından konuşmacılar ile bir araya getirdi.
Ürün ve tüketici arasında duygusal bağ kurabilecek ortak bir dil geliştirmesi hedefle raftaki kaliteyi, tüketici eğilimleri ve sürdürülebilirlik açısından elen alan Kalite ve Ürün Deneyimi Semineri’nde iki gün boyunca tüketici davranışlarını ve iletişimini merkezde tutan; rafta kalite, sürdürülebilirlik ve gıda kaybına yönelik çözümler, tedarik zincirinde olması gerekenler, fonksiyonel gıdalardaki yenilikler ve sağlık etkileri gibi konular ile ambalaj tasarımının tüketici algısına etkisi ve raf ömrünün nasıl belirleneceğini anlatan bir eğitim programı gerçekleştirdiklerini söyleyen Karma Grup Satış ve Pazarlama Koordinatörü Sinem Bahçekapılı “Araştırmalara göre her 100 yeni üründen 80’inin tutunamadığı bir pazar ortamında, markaların hızla değişen tüketici taleplerini ve pazarlama trendlerini doğru özümseyerek değişen dinamiklere uyum sağlaması gerekiyor. Aldığımız olumlu geri bildirimler doğrultusunda 2024 yılında da gıda endüstrisine yönelik, tüketiciyi odağına alan interaktif eğitimlerimize devam etmeyi planlıyoruz” dedi.
Tüketici tercihini 4 saniyede belirliyor
Konuşmasında, Danimarka’da yapılan bir araştırmaya göre tüketicinin markete girdikten sonra hangi ürünü alacağına 4 saniye içinde karar verdiğini söyleyen Süleyman Demirel Üniversitesi’nden Prof. Dr. Atıf Can Seydim “Üstelik bu kısa sürede ürünün duyusal kalitesine, besin değerine ve kalite açısından tüm ihtiyaçlarını karşıladığına da karar veriyor. Kalite burada aynı zamanda gıda güvenliğini ifade ediyor. Yani tüketici seçtiği ürünün yönetmelik ve standartlara uygun olduğuna, raf ömrünün uzun olduğuna ve diğer ürünlere göre farklı olduğuna o 4 saniye içinde karar vermiş oluyor” dedi.
Tüketicilerin marka tercih etme süreçlerini davranış bilimleri açısından ele alan Boğaziçi Üniversitesi’nden Prof. Dr. Uğur Batı, konuşmasında siyasal iletişimden K-Pop’a, küresel markaların iletişim dilinden satışı artıran ambalaj dinamiklerine kadar farklı konulara değindi. Marka yöneticilerine tüketici yönetiminin eskiye oranla çok daha karmaşık olduğunu anlatan Batı “Eskiden pazarlamada 4P kavramından bahsederdik. Günümüzde ise tüketiciyi yakalamak için kullanılan 100’den fazla farklı pazarlama yöntemi endekslemek mümkün” dedi. Sunumunda tüketicinin “fark ettiği” ürünü aldığını söyleyen PLAT Özel Markalı Ürünler Sanayicileri ve Tedarikçileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı İmer Özer ise müşterilerin ürüne gelmesini sağlayacak pazarlama stratejileri izlenmesi gerektiğinin altını çizerek “Bu noktada tüketici rafa geldiğinde öncelikle aradığı ürünü bulabilmeli. Ürünün bütçesi cebini yormamalı. Ürün rakiplerine göre ayırt edilebilen özellikler taşımalı, yaratıcı olmalı ve ilginçlik uyandırmalı” dedi.
Marmara Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ardan Ergüven, tasarımının tüketici davranışlarına etkisi üzerine gerçekleştirdiği konuşmasında bir ürünün satın alırken aynı zamanda tüketicinin bir imaj satın aldığına dikkat çekerek “Bu imajı yaratmak için tüm yükü sadece ambalajın omuzlarının üstüne yükleyemeyiz. Ama 360 derece pazarlama yaklaşımıyla çalışarak, ambalajın görünenin ötesindeki imajı yansıtmasını sağlayabilirsiniz” dedi.
Kalite ve Ürün Deneyimi Semineri’nin ikinci gününde konuşan T.C. Ticaret Bakanlığı Tüketicinin Korunması ve Piyasa Gözetimi Genel Müdürlüğü Reklam 1. Dairesi Başkanı Erdem Biçer de tüketicinin güvenini ve satın alma kararını etkileyen önemli unsurlardan biri olan ambalajın tasarımında mevzuatlarına uyulması gerektiğini belirterek “Ambalajın tüketicinin algısını yanıltıcı özellikler taşımaması gerekiyor. Örneğin içerisinde 10 binde 1 muz ekstraktı olan bir ürünün ambalajında muz salkımı kullanılması, yanlış bir algı yaratıyor. Reklam Kurulu olarak bu konularda tüketiciyi korumak adına markalara uyarı ve yaptırımlarımız oluyor” dedi.
İnsanla iletişim sahneye geri dönüyor
Müşteri ilişkileri ve marka iletişiminin dijitalleşmesiyle insan faktörünün “premium kalite” göstergesi olduğunu belirten Euromonitor Pazar Analisti Burcu Yiğiter, sorunla karşılaştığında canlı biriyle görüşmek isteyenler ile “tek tuşla çözümcüleri“ birleştiren bir anlayışa geçilmesi gerektiğini söyleyerek “Z kuşağı tarafından ürün bilgisinin teknoloji ile aktarılması doğal karşılanırken, müşteri ilişkilerini arayan tüketici artık sadece makine ile konuşmak istemiyor, otomatikleşmiş cevapları sevmiyor, insanla iletişime ihtiyaç duyuyor. İnsanla iletişimine tamamen dönmek elbette mümkün değil. Ancak gerektiği yerde ve akıllıca kullanmanın markalara büyük fayda sağlayacağına inanıyorum” dedi.
Yiyecek-içecek sektörü siber saldırılara açık
21.yy’da özellikle 11 Eylül sonrasında gıda tedarik yönetiminde farklı yaklaşımlara gerek duyulduğunu ve proaktif bir yaklaşım olarak “gıda savunması” kavramının geliştiğini söyleyen Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nden Prof. Dr. Hami Alpas, gıdanın yasadışı, kriminal ve hatta terörist eylemlerde kullanılabildiğine dikkat çekerek “Bizim alışık olmadığımız, aklımıza gelmeyen herhangi bir riske karşı hazırlıklı olmaktan bahsediyoruz burada. Gıda risklerine karşı yoğun bir sosyal medya ilgisi de var. Araştırmalar, yiyecek ve içecek sektörünün %18 ile siber saldırılara en çok açık olan ikinci sektör olduğunu ortaya koyuyor. Kurumların özellikle kasıtlı tehditleri bertaraf edebilmesi için etkin bir gıda savunma planına ihtiyacı var” dedi.
Seminerde, Tarım ve Orman Bakanlığı Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Genel Müdür Yardımcısı Ahmet Volkan Güngören “Gıdanı Koru Sofrana Sahip Çık” projesinin hedeflerinden bahsederken, Ankara Üniversitesi’nden Prof. Dr. Barbaros Özer ise tedarik zincirinde atık geri kazanım stratejilerini dinleyicilerle paylaştı. METRO Market Kalite Güvence ve Sürdürülebilirlik Grup Müdürü Meltem Pekperdahçı ise perakende sektöründe tedarikçi seçimi ile başlayan kalite yolculuğunun, gıda güvenliği için geçtiği tüm adımları aktararak “Bir ürün mağazaya gelene kadar tedarikçi denetimlerinden ürün ve risk analizlerine kadar pek çok aşamadan geçiyor. Lojistik uygulamalarımızın yanı sıra stok ve mağaza uygulamalarımızla da bu süreci destekliyor, dijital kalite sistemimizle de analiz, denetim ve tedarikçilerin risk durumları gibi birçok konuda kolaylıkla raporlama yapılabiliyoruz” dedi.
2030 yılında 500 milyar doları aşması beklenen küresel fonksiyonel gıda pazarının sağlık açısından önemine dikkat çeken Süleyman Demirel Üniversitesi’nden Prof. Dr. Zeynep Güzel-Seydim’in konuşmanın ardından Dünya ve Avrupa Şampiyonu milli atlet Ramil Guliyev de şampiyon bir sporcu olarak, kamplarda geçen hazırlık süreçleri ile yarışma öncesi yükleme zamanlarındaki farklı beslenme metotlarını konuklarla paylaştı.
Türkiye'nin ilk yenilebilir sığır jelatini ve kolajen üreticisi Halavet Gıda’nın ana sponsorluğunda İstinye Üniversitesi’nde düzenlenen Kalite ve Ürün Deneyimi Semineri’ni, yenilikçi %100 Cold-Pressed ve HPP işlemlerini bir arada kullanan Türkiye’nin ilk ve tek meyve suyu, smoothie, bebek meyve püresi, fonksiyonel içecek ve meze üreticisi Only Fresh platin sponsor, gıda endüstrisi için yenilikçi ürünleri ile tanınan Sacco System’in ise altın sponsor olarak destekledi.