İşini büyütmek isteyen KOBİ, e-ticaret rüzgarını arkasına alsın

"Dünyada hangi pazarlara yatırım yapmak cazip" sorumuza DHL Türkiye'nin yeni Genel Müdürü Claus Lassen'den şaşırtıcı bir cevap var; "Bence küresel ticaret. Fırsatlar her yerde. Bunu da e-ticaret sağlıyor..."

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Handan Sema CEYLAN

Dünya, ticarette korumacılığı tartışmaya başlasa da KOBİ’ler için küresel büyümenin en hızlı yolu; e-ticaret... Bu sadece genel geçer bir görüş değil... Türkiye’deki hızlı havayolu taşımacılığında yüzde 50 pazar payı ile lider olan DHL Türkiye’nin yeni Genel Müdürü Claus Lassen’ın KOBİ’lere tavsiyesi... Online mecrada alışveriş merkezi kuran Çinlileri örnek veren Lassen, “Türkiye’de işletmelerin, işlerini büyütmeye odaklandıkları bir dönemde e-ticaret önemli bir alan. Müşterilerimizin yüzde 85’i dijital e-çözüm platformumuzu kullanıyor. Hükümet de bu alanda KOBİ’leri desteklerken, küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin bu rüzgarı arkasına alması şart” diyor.

Geçen sene 4.5 milyon gönderi teslimatı yapan DHL Türkiye’nin Genel Müdürü Lassen, yeni pazar arayışları içinde olan Türk ihracatçılara tavsiyede bulunarak, e-ticaretin işlerini büyütmek için yeni bir fırsat olduğunu söylüyor. Hangi pazarların Türkiye’den ihracat yapacaklara önemli kapılar açacağını sorduğumuz Lassen’in cevabı; “Bence küresel ticaret. Şu anda fırsatlar her yerde. e-ticaret de bunu sağlıyor” şeklinde. Lassen, “e-ticarette elbette, Amerika ve Çin gibi baskın oyuncular var. Küresel ticaret bu günlerde geçmişte olduğundan çok daha geniş. Herkes, her yerden bir şeyler satın alıyor. Tüketici, ürün kalitesine dikkat ediyor, teslimat açısından seçeneklerine bakıyor. Bu anlamda e-ticaret kadar büyüyen bir ülke pazarı göremiyorum” diyor.

Küresel olarak e-ticaretin, DHL Express’in büyüme motoru olduğunu da kaydediyor Lassen ve şunları söylüyor: “Diğer birçok şirket için de öyle. Tüm ülkelerde e-ticaret büyüyen bir alan. Kuzey ülkelerinde de Asya’da da Amerika’da da. Alibaba’nın günleri daha yeni başlıyor, diyebiliriz. Online işleri büyütmek için önemli bir mecra. Küresel olarak DHL e-ticarette yüzde 25 büyüdü. Türkiye’de de geçen sene büyüme yüzde 30’du. Bu önemli bir oran. Bir önceki sene yüzde 80 büyümüştü. Şu anda DHL Türkiye’de e-ticaret, işlerimizin sadece yüzde 10’u. Ama baş döndürücü hızla büyüyor. Düzenli aralıklarla hangi şirketlerle çalışmaya başladığımıza bakıyoruz.

Yeni gelenlerin yüzde 60’ı e-ticaret yapan firmalar. Bu alanda Türkiye’den epeyce girişimci var. Küçük firmaların e-ticarete sıfırdan başlayıp iki gün içinde 100 satış gönderisi yaptığına şahit olduk. Başlangıçta kendileri de bu potansiyellerinin farkında değillerdi.

Ayrıca fabrikaları da görmeye başladık. Ortadaki aracıları, online dükkanlar kurarak atlayıp doğruca tüketiciye ulaşmaya başladılar. Bu Türkiye için çok büyük bir şey. Halen Türkiye pek çok üründe daha ucuza daha kaliteli üretim yapabiliyor. İç ticarete çok fazla yoğunlaşma oldu ama bence uluslararası alana kaymak kolay. Biz DHL olarak bir gecede ya da maksimum üç gün içinde ihracatçının ürününü dünyanın her hangi bir noktasına teslim edebiliriz.”

e-ticaret için özelleşen bir birim kuracak

Lassen, e-ticarete başlayan pek çok firmanın yaşadığı tesadüfü de “Dünyanın her hangi bir noktasında birisi internetten bir ürün arıyor. Bir Türk markasına rastlıyor ve göndermelerini istiyor. Sonra da Türk firma e-ihracatı düşünüyor. Bize geliyorlar. DHL olarak bunu desteklememiz gerekiyor. Firmalar doğru desteği alırsa, sınırları aşmak zor değil” şeklinde anlatıyor. Müşterilerinin yüzde 80’inin dijital platformda olduğunu da aktarıyor Lassen ve şunları söylüyor: “Bunun yüzde 100’e çıkması gerekiyor. Şu an e-ticaret konusunda bizim de bir planımız var. e-ticarette özelleşen bir birim oluşturmayı düşünüyoruz. Bu insanlara, sisteme ve bilgiye de yatırım yapma anlamına gelecek. Ama bu yatırıma değeceğine, e-ticaretin Türkiye için en önemli büyüme alanlarından biri olduğunu düşünüyorum.”

Madalyonun öteki yüzünü ODD ile aşıyor

ODD... ‘İsteğe bağlı gönderi teslimatı’ sözcüklerinin İngilizce kısaltması. DHL Express’in e-ticarette tüketiciler için engelleri kaldırmaya odaklandığı bir çözüm. Lassen, “ODD bilgilendirme sistemi ile alıcılar, gönderi henüz seyahat halindeyken e-mail veya SMS ile bekledikleri paketin tahmini dağıtım zamanına ilişkin bir bilgilendirme alıyor ve bu bilgilendirme sonrası yeni dağıtım zamanını ve şeklini kendisine en uygun şekilde yeniden planlayabiliyor. Gönderinin teslimat zamanı ve yeri için seçenekler sunuyoruz.

Yani kısacası bu alanda esnek olmamız ve isteğe göre çözümler ortaya koymamız gerekiyor” diyor. Hem tüketici tüketici hem de DHL için önemli avantaj sağlayan sistemi Lassen, “ODD sayesinde sadece geleneksel olarak ev adreslerine teslimat yapılması yerine, tüketici nerede teslimat yapılacağını görüp seçebiliyor. Biz de aynı teslimat için bir eve bir kaç kez gitmek zorunda kalmıyoruz. Çünkü bu bizim açımızdan da masrafl ı bir şey. Tüketici internet sitesinde ekspres teslimat seçeneğini gördüğü zaman, ekspres teslimat seçeneğini kullanıyorsa daha çok şey satın alıyor. O nedenle e-ticaret şirketleri açısından ekspres teslimat seçeneğine sahip olmak çok önemli. İşletmenin değer sepetini yükseltiyor” şeklinde anlatıyor.

e-ticaret altyapısı ile ilgili de sorularımızı yanıtlıyor Lassen ve “Türkiye gümrük açısından gelişti. Gümrük prosedürlerinin dijitalleştirildiğini görüyoruz. Bizim de önderi olduğumuz mikro ihracat örneği var. Bunlar iyi modeller. Güvenli bankacılık, güvenli teslimat önemli. Türkiye’de bankacılık sisteminin Paypal üzerinde çalıştığını, bankaların da neler yapabileceklerini araştırdıklarını biliyorum” diyor.

Her şeye rağmen Türkler Avrupa’da payını artıyor

Bölgeler bazında gelişen pazarlar konusunda Lassen’in şaşırtıcı bir cevabı var; “Avrupa”... Avrupa pazarı Türk ihracatçılar için halen Asya’dan hızlı büyüyor ve Lassen, “O yüzden ben olsam Avrupa’ya odaklanırdım. Ulaşım kolay, geçiş süreleri iyi. Gümrükten de rahatça geçebiliyoruz. Uzun vadeli düşünmeli. Siyasi gündemler bir yana Türkiye’nin Avrupa ülkeleri ile tarihi işbirlikleri var. Avrupa, Türk ihracatçıları için pazarlarını geliştirdikleri bir motor. Avrupa gönderilerinin tüm gönderilerimiz içindeki payı yüzde 60. Mesela Almanya ile bu dönemde yüzde 4 büyüme yakaladık.

Gönderiler içinde Almanya bir numaramız. Fransa da büyüyor, İtalya da öyle” diyor. Lassen ayrıca, “Amerika ve Çin de büyüyor. Bunlar içinde en hızlı büyüyen taraf Amerika. DHL Asya’da güçlü, pazar payı yüksek. Ama elbette Asya yeni normali yaşıyor. Çin iki haneli gayri safi milli hasıla oranından tek haneli büyümeye kaydı. Ticaretin de düştüğü görülüyor. Onların yeni normali Avrupa’nın normali gibi. Afrika da bizim için büyüyen bir piyasa oldu. Orada pazar payımız yüzde 65. Ama beklediğimiz gibi hızlanmadı” değerlendirmesini yapıyor.

İlk çeyrekte yüzde 5 büyüdü, 2018 için iyimser

İlk çeyrekte DHL Türkiye’nin yüzde 5 büyüdüğünü anımsatıyor Lassen ve, “2016 zor bir yıldı. Aslında sadece Türkiye için değil bir çok ülke için öyleydi. Ama yıla hızlı başladık. Türkiye ihracatını artırdı. Biz de Nisan ve Mayıs’ı da dahil edersek, piyasadan daha hızlı gidiyoruz. İlk 5 ay bizim için iyi geçti. e-ticaret işi de iyi giderse 2018’de bu yıl büyüdüğümüzden daha da hızlı büyürüz. 2018 için iyimser olmalıyız” diyor.

İlk 100 günde, Türkiyr ekibi ve müşterilerle yakın bağ kurdu

Claus Lassen, ilk yüz gününde hem çalışma arkadaşlarını hem Türkiye’yi hem de müşterilerini tanımaya odaklanmış. Sadece İstanbul’da değil, Denizli, Bursa, Ankara ve İzmir’de en az 70 müşterilerini ziyaret etmiş. Yakın zamanda Adana ve Gaziantep’e de gidecek. Türkiye’de iş yapış kültürünü nasıl bulduğunu soruyoruz, Lassen şunları söylüyor: “İş gereği İstanbul’da bulunmuştum. Bir kuzeyli olarak elbette Antalya’yı da biliyorum. Ama iş yapış kültürü beni şaşırttı. Burada insanlar oldukça işlerine bağlı, son derece yetkinler. DHL için güçlü bir tutku besliyorlar.

Bu DHL çalışanlarında her zaman aradığımız bir şey. İş açısından baktığımız zaman Türkiye son derece dinamik bir ülke. Epeyce küçük ve orta büyüklükte işletme var. Burada odağımızda üç önemli şey var. Hizmet liderliği. Şu an pazar lideriyiz ve pazar lideri olarak, diğer rakiplerimize de örnek olarak bu sektörün dinamiklerini belirliyoruz. Bir de şu anda gittiğim bütün üst düzey strateji toplantıları dijitalleşme üzerine. Paketleme işini makineler yapacak, araçlar kendileri gidecek. İşletim sistemlerimizi güncel tutuyoruz.

Hem kendimizin hem de müşterilerimizin işlerini daha kolay yapmak için dijitalleşmeye önem veriyoruz. Ve bu alanda önemli yatırımlar yapıyoruz. Üçüncü havaalanı projesi teknoloji harikası bir yatırım olacak. İkinci odağımız ise işi büyütmek ve bunu nitelikli gerçekleştirmek. Paylaştığım gibi e-ticaret gibi fırsatlara bakıyoruz. Bir diğer odak noktamız ise eğitim.”

130 milyon euroluk dev 3. Havalimanı yatırımı

Bu yıl 3. Havalimanı’ndaki operasyon merkezimizin inşaatına başlayıp, 2018 sonuna kadar bitirmeyi planlıyoruz. 42 bin metrekarelik bu merkez için 130 milyon euroluk bir kaynak ayırdık.

Türkiye’nin ilk tam otomatize lojistik merkezi olacak bu yatırımımız, teknolojisiyle endüstrimizi de bir sonraki çağa taşıyacak. Aynı zamanda burası yeşil çözümlerle donatılmış bir operasyon merkezi. Elektrik üretimi için solar panel teknolojisi kullanılacak, böylece tesis kendi enerjisini kendi üretecek. Su ihtiyacının önemli bir bölümü yağmur suyunun dönüştürülmesiyle elde edilecek. Ve bütün bina 12 ay ısı seviyesini kontrol altına alan bir yalıtım sistemiyle inşa edilecek. Benim gelecekte asıl yapmak istediğim güçlü bir aktarma merkezi inşa etmek.

Biliyorsunuz Brüksel, Leipzig, Kopenhag gibi pek çok yerde aktarma merkezi sistemimiz var. Türkiye de bir aktarma merkezi olmalı. İstanbul mesela Ortadoğu için bir aktarma merkezi olmalı. Bu iş fırsatı yaratacaktır, ki bizim de aradığımız bu. Bu çok büyük bir yatırım.

Ayrıca DP DHL Grubu CEO’su Frank Appel, bize 2050’ye kadar ‘karbon emisyonumuzu 0’a indirme’ hedefi belirledi. Türkiye’de trafik çok yoğun. Biz de araç filomuzdaki çevre dostu araç sayımızı artırmayı hedefl iyoruz. Bir de 3. Havalimanı karbon emisyonunu azaltma konusunda önemli bir örnek. Yüzde 40 azalma sağlamayı hedefl iyoruz.

Kuryelikten, ülke liderliğine

Claus Lassen 20 yaşında DHL ailesine kurye olarak dahil olduğunda ülke lideri olma hayali kuruyor muydu, bilmiyoruz... Ama, 1996 yılında henüz okul hayatı devam ederken başladığı meslekte hızla yükseldi. Gümrük ve ihracat birimlerinde görev yaptıktan sonra Lassen, 1992 yılında İstasyon ve Operasyon Müdürü oldu. Okul hayatı tamamlanınca DHL Express Litvanya Genel Müdürlüğü’ne atanan Lassen, sağlam bir yeniden başlangıç yaptı.

İsveç’te İskandinav ülkeleri için Ticari Ürün Müdürü oldu ve daha sonra Pazarlama İletişim Başkanı olarak çalıştı. Hatta bir dönem girişimci ruhuyla kendi şirketini bile kurdu. Daha sonra yine DHL’de Bağımsız Devletler Topluluğu ve Güneydoğu Avrupa (CISSEE) Bölgesi Satış ve Pazarlamadan Sorumlu Başkan Yardımcısı olarak atandı. Bu görevlerine eş zamanlı Hırvatistan Ülke Müdürlüğünü de yürüten Lassen, 2010 yılından 2017 başına kadar Danimarka CEO’su olarak görev yaptı. Evli ve iki çocuk babası Claus Lassen, Şubat ayından bu yana DHL Türkiye Genel Müdürü.