Büyük kahve markaları çiftçileri desteklemeli

Küresel ısınma ve fakirliğe bir de kahve üreticilerinin yaşlanması eklenince, kahve üretiminin geleceği tehlikeye girdi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

DİDEM ERYAR ÜNLÜ

Küresel kahve tüketiminin önümüzdeki beş sene içinde özellikle Çin ve Hindistan kahve pazarlarındaki büyüme nedeniyle ciddi oranda artması bekleniyor. Öte yandan ticaret hacmindeki düşüş ve fiyatlardaki istikrarsızlık, kahve üreticileri arasında fakirliğin azalmasını zorlaştırıyor. Küresel ısınma ise, kahvenin geleceğini tehdit eder nitelikte. 

Bugün kahve çekirdeği üretiminin yaklaşık yüzde 70’i 100 milyon kişi tarafından gerçekleştiriliyor. Dolayısıyla üreticilerin yaşamlarını devam ettirebilmeleri ve sektörün sürdürülebilirliğinin garanti altına alınması için kahve markalarının destek vermesi önem taşıyor. 

Bu konu geçtiğimiz günlerde The Guardian’ın Sürdürülebilir İş sohbetlerinde gündeme getirildi. Sektör uzmanları tedarik zincirinde daha adil bir değer dağılımının nasıl sağlanacağını; iş dünyası, sivil toplum ve devletin ne şekilde işbirliği gerçekleştirebileceğini sorguladı.

Sektör uzmanlarının tespitleri

Markaların tedarik zincirlerini tanımaları gerekiyor

Tedarik zincirlerinin homojen olduğu düşünülse de, aslında her zaman durum böyle değil. Öncelikle tedarik zincirinde fiyat şeff afl ığı sağlanması gerekiyor. Kar marjlarının da ortak bir şekilde belirlenmesinde fayda var. Bu noktada alıcının aktif katılımı önem taşıyor. Tedarik zincirinde herkesin söz konusu maliyetleri bilmesi gerekiyor. 

Etik açıdan akreditasyon almak anahtar role sahip

Bugün her 10 çay markasından dokuzu etik anlamda akreditasyona sahip. Uzmanlar kahve pazarının da bu yöne doğru ilerlediğini söylüyorlar. Fakat bugün piyasada olan sertifikaların bir çoğunun ne anlama geldiği henüz tam olarak bilinmiyor. Starbucks gibi markalar, farklı tedarik zincirlerinden kahve satın aldıklarında, çalıştıkları üreticilerin büyük bir bölümününün küçük çiftçiler olmasına özen gösteriyorlar. Öte yandan çiftçileri küresel ısınmanın etkileri konusunda uyarıyorlar; çünkü küresel ısınma uzun vadede dünya genelindeki kahve üreticileri için ciddi bir risk oluşturuyor.Fairtrade Foundation, adil ticaret konusunda faaliyet gösteriyor. Vakfın Ürün Yönetim Direktörü Kate Lewis, kahve üreticilerinin günlük ortalama 2 dolar ile yaşadıklarını, bu nedenle öncelikli olarak ürettikleri ürünün fiyatının adil bir şekilde belirlenmesi gerektiğini söylüyor. Lewis, bu sayede kahve fiyatları düşse de, güvenlik ağının sağlanmış olacağına dikkat çekiyor. 

Yüksek kaliteli kahve yeni fırsatları beraberinde getiriyor

Uzmanlara göre, doğrudan ticarette başarılı olan gelişmiş kahve üreticilerinin, sürdürülebilir fiyat almaları için sertifikasyona ihtiyaçları yok. Bunun nedeni, yüksek kaliteli kahve üretmeleri. Kate Lewis de bu görüşe katılıyor. Kahve içenlerin, içtikleri kahvenin nereden geldiği ve kalitesi ile çok daha yakından ilgilenmeye başladıklarını söyleyen Lewis, “Bu gelişme ‘özel üretim’ kahve hareketini hızlandırıyor. Fakat genel olarak baktığımızda, toplam kahve tüketiminde, özel kahvelerin hala çok küçük bir paya sahip olduklarını görüyoruz” diyor. 

Sürdürülebilirlik sadece çiftçileri desteklemek anlamına gelmiyor

WWF International uzmanlarından Alexis Morgan’ın dikkat çektiği konu ise, işin sadece kahve üreticilerini korumakla ilgili olmadığı. Morgan, aynı zamanda çiftliklerin çevresel ve sosyal açıdan değerlendirilmesi gerektiğini söylüyor. “Çözümler sadece çiftliklerde harekete geçmekten kaynaklanmıyor” diyen Morgan’ın yorumları şöyle: “Çözümler daha çok yönetişim ve ekosistem hizmetleri gibi ortak kaynaklarla ilgili.” Bu noktada Birleşmiş Milletler Global Compact bünyesinde hayata geçirilen “CEO Water Mandate” isimli girişim, büyük şirket CEO’larını suyu nasıl kullandıklarını sorgulamaya; tedarik zincirinde su yönetimini ön plana çıkarmaya davet ediyor. 

Resmin tamamını görün ya da bu işi unutun

Uzmanlara göre kahve üretiminin geleceğine yönelik tek büyük tehdit küresel ısınma değil. Dünya geneline bakıldığında, kahve üreticilerinin çok büyük bir bölümünün ileri yaşlarda olduğu dikkat çekiyor. Örneğin California’da yapılan bir araştırma, çiftçilerin yaş ortalamasının 54 civarında olduğunu ortaya koyuyor. Araştırmaya göre, çiftçilerin üçte biri 60 yaşın üzerinde. Öte yandan kahve üreticilerinin çocukları, çiftlik yaşamını tercih etmiyor ve kırsal alanda yaşanan fakirlikten kaçıyor. Dolayısıyla kahve üretiminin sürdürüle-bilirliği açısından, kahve üreticilerinin yaşam şartlarının iyileştirilmesi şart. Aksi takdirde önümüzdeki yıllarda kahve içmek hayal olacak…

 

Bu konularda ilginizi çekebilir