Şirketler ya karbon vergisi ödeyecek ya karbon ticareti yapacak

Türk firmalarını emisyon azaltımı konusunda önümüzdeki yıllarda iki alternatifin bekliyor. Bu durumda şirketler ya karbon vergisi ödeyecek ya da karbon salımlarını sınırlayıp karbon ticareti yapacak.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Didem Eryar Ünlü

Dünyanın 2 derecelik küresel ısınma eşiğinin altında kalabilmesi için sahip olduğu karbon salım kotası her geçen yıl doluyor. Karbon salımının azaltılması için şirketlere de büyük görevler düşüyor. 

Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Derneği Çevre ve İklim Değişikliği Kurulu Başkanı Gamze Çelikyılmaz Aydemir, Türk firmalarını emisyon azaltımı konusunda önümüzdeki yıllarda iki alternatifin beklediğine dikkat çekiyor. Bu durumda şirketler ya karbon vergisi ödeyecek ya da karbon salımlarını sınırlayıp karbon ticareti yapacak. Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Derneği (SÜT-D) Çevre ve İklim Değişikliği Kurulu Başkanı Gamze Çelikyılmaz Aydemir, sera gazlarıyla mücadelede ilk alternatifin, şirketlerin açığa çıkardıkları karbona karşılık bir bedelin konularak karbonun fiyatlandırılacağı karbon vergisi sistemi olduğunu belirtiyor. Aydemir, ikinci alternatifin ise sınırlama ve ticaret (cap and trade) sistemi olduğunu söylüyor ve bu kapsamda, emisyon yoğun şirketler arasında emisyon tahsisi (permi) sistemi uygulanabileceğini dile getiriyor. Aydemir, bu sayede şirketlerin tahsis edilen sınırın altında kalmaları halinde ellerindeki fazla emisyon kotasını satabileceğini, kotanın üstünde karbon salmaları halinde de yenilenebilir enerji projelerine ait karbon kredilerini satın alarak denkleştirme (off setting) yapabileceklerini belirtiyor. 

Türkiye için hibrid bir model gündemde 

Türkiye’de sera gazı emisyonlarıyla mücadelede en ciddi adımın 2014 yılında Sera Gazı Emisyonlarının Takibine Dair Yönetmelik’in yürürlüğe girilmesiyle atıldığını ifade eden Gamze Aydemir, bu yönetmeliğin Türkiye’nin Avrupa Emisyon Ticaret Sistemine uyumu için önemli olduğuna dikkat çekiyor. Aydemir şu bilgileri veriyor: “Yönetmelik kapsamında emisyon-yoğun sektörlerdeki tesisler karbon ayak izinin hesaplanması ve raporlanmasıyla yükümlü hale geldi. Şimdi Türkiye’yi, Avrupa Birliği Emisyon Ticareti Sistemi’ne tam uyum için karbon sınırlaması, ticareti ve karbon vergisi alternatifl eri bekliyor. Ancak Türkiye için iki sistemin kısmen kullanıldığı hibrid bir model de değerlendirilen olasılıklar arasında.” 

Uzmanlarla çalışmak gerekli 

Aydemir, kurumların tesis bazında hazırlayacakları sera gazı envanterlerinin tam, doğru ve güvenilir olmasının kullanılacak modelden bağımsız olarak son derece kritik olduğuna dikkat çekerek; “Şirketlerin envanter hesapamalarında oluşabilecek hatalar şirketleri zarara uğratabilir. Şirketler, karbon vergisi sisteminin uygulanması durumunda gereksiz vergi yükü ile, ‘Sınırlama ve ticaret’ sisteminin uygulanması durumunda ise hak ettiklerinden az veya fazla emisyon hakkı tahsis edilebilir. Bu nedenle özellikle yönetmelik kapsamındaki tesislerin envanter oluşturma aşamasında, alanında tecrübeli uzmanlarla çalışmaları gerekiyor. Doğru ve güvenilir sera gazı envanteri hazırlanması, şirketleri Türkiye’nin sanayi kaynaklı emisyon azaltımı konusunda oluşturacağı tüm politikalara hazırlıklı olmasını sağlayacak” yorumlarını yapıyor. 

Türkiye için henüz çok yeni olan sera gazı emisyonlarının izleme, raporlama ve doğrulama sistemi SÜT-D tarafından 14- 15 Nisan 2016 tarihleri arasında düzenlenecek III. Karbon Zirvesi’nde masaya yatırılacak. İstanbul teknik Üniversitesi’nde gerçekleştirilecek zirvede yeni yönetmeliğin getirdiği yükümlülükler tartışılacak ve bundan sonrası için yönetmelik kapsamındaki şirketler endişelerini Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve uzman kuruluşlara doğrudan sorma fırsatı bulabilecekler