"Geleneksel yöntemlerle tarım dönemi bitti teknoloji kullanmalıyız"

Boyhan Company Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Türkhan "Geleneksel yöntemlerle tarım dönemi bitti teknoloji kullanmalıyız" dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Rüştü BOZKURT

İbrahim Türkhan, TÜKSİAD (Tüm Kuruyemiş Sanayici Ve İş Adamları Derneği)’nin genel kurullarında her buluşmamızda badem ve ceviz bahçelerini yerinde görmem için çağrı yapıyor, ama göze alamadığım için çağrılara bir türlü olumlu yanıt veremiyorum. Oysa sahada yapılan odaklanmış gözlemlerin öğreticiliğini içtenlikle düşünenlerdenim. 

Antalya’da TÜKSİAD Genel Kurulu'nda bir kez daha buluştuk İbrahim Türkhan'la: "Kaliforniya'ya gitmek nasip olmadı, gel bir söyleşi yapalım da hiç olmazsa birikimlerimiz bizim küçük dünyamızda hapis olmasın" dedim. Söyleşiyi kabul etti; önce kuruluş ve gelişmelerini anlatan kısa bir tarihçe sunmasını istedim.

Boyhan Company'nin kısa öyküsünü şöyle aktardı İbrahim Türkhan: "2000 yılında ABD’ye turist gittim. Ordaki tarımı yerinde görünce burada tarım yapmadığımız kanısına ulaştım. Gördüm ki tarımı 'sanayi anlayışıyla' yapmak gerekiyor. Atadan, dededen gördüklerimizi tekrarlayarak tarım yaparsak ortaya bir değer koyamıyoruz. Tarımı sanayi anlayışı ile yaptığımızda, fabrikaların endüstride kazanamadıklarını tarımda kazanabiliyoruz. Dünyanın hakim pazarının da ABD olduğu çok açık. Kendi pazarımızda düzenli mal alamadığımız sistemimizi düşünerek Kaliforniya'da tarım yapabileceğimizi düşündüm ve kendimi bu fikre inandırdım."

Türkhan'a diyorum ki, "Ne yapacağının kararını vermek önemli, ama asıl önemlisi nasıl yapacağınıza karar vermek. Siz nasıl düşünce ve projelerinizi hayata taşıdınız?" Yaşamış olmanın rahatlığı ile aktarıyor: "Gittim küçük bir arazi aldım. Büyük oğlumla birlikte gittik. Bu gezide oğlum orda okumaya ve kalmaya karar verdi. Üniversiteye başladı; uçak makineleri mühendisliği okudu ve baba işi ceviz ve bademci oldu."

Dünya ceviz yağının yüzde 40'ını üretiyor

İbrahim Türkhan bugün 20 bin dönüm arazide üretim yapıyor. 50 ülkeye ihracat gerçekleştiriyor. Dünya ceviz yağının yüzde 40'ını üretiyor. İşlenmiş ceviz tozlarını yem sanayinin ara girdisi olmaktan çıkarıyor; yağa dönüştürüyor. Badem unu üretiyor. Badem ununda dünyanın ikinci büyük firması olma hedefi için yatırımlar sona gelmiş. 

Firmasının kısa tarihçesini anlatmayı bir cümle ile tamamlıyor Türkhan: "ABD endüstri odaklı tarım yaptığı için dünya liderliğini koruyor ve geliştiriyor."

17 yıllık deneyimden Türkiye için tavsiyeler

İbrahim Türkhan'a "17 yıllık birikimini ülkemiz için özetlemen gerekirse, neler söylemek istersin?" diyorum. Önerilerini başlıklar halinde sıralıyor: 

Toprak reformu yaparak arazilerimizin endüstriyel tarım yapmaya uygun hale getirilmesi gerekli.

Kaliforniya Eyaleti 40 milyar dolar tarımsal üretim ihracatı yapıyor. Bunun temeli zamanın koşullarına uygun 'doğru tarım’ yapmak. Bu cümleyi açarsak, teknoloji ile tarımın iç içe geliştiklerini kavramalıyız. Türkiye'de 6-7 kişilik bir aile 100 dönüm arazinin altından kalkamazken, ABD' de 1000 dönüm arazinin sadece 2 kişi tarafından işlendiğini görmek ve bilmek gerekiyor.

Fiziki yapılar yeterli olmalı; toprakların önceden tesfiye edilmiş, ayıklanmış, analizleri yapılmış, üretim için hazırlanmış olması özen istiyor; dikkat gerektiriyor. Tarım yapılırken, fidan verilirken, doğru fidanlarla, doğru tohumlarla üretim yapıldığında önünüzü görme imkanınız ve şansınız oluyor.. O zaman tarımla kazanabileceğinizi öngörerek geleceğe, işimizi geliştirmeye yatırım yapabiliyoruz.

Orada üniversite ile tarımsal üretim de içiçe olduğunu görüyorsun. Hocalar uygulamayı biliyorlar ve doğru yönü gösteriyorlar. Bir yaprağın sararması ile üniversiteye telefon açınca en kısa zamanda müdahele ediyorlar; rüzgarlarla hastalığın yayılması önleniyor. Sorunun büyümesini önlüyorlar.

Tarımla teknoloji içe. Verimlilik artırılıyor; maliyet giderek düşüyor. Sizin dünya pazarında uygun fiyatta piyasaya girebilmenizi sağlayan bir tarımsal ekosistem var.

Ceviz üretiminde sorunlarımız nelerdir?

• Orman Bakanlığı Türkiye'ye ceviz kazandırmak için vasfını yitirmiş ormanları ceviz ve bademe dönüştürme amacıyla 49 yıllığına veriyor. Bu devlet açısından doğru, fakat üreticinin bilinçlendirilmeden ceviz diktirmesi, vahşi toprağı ehlileştirmeden yapılan dikimler, yaratmak istediğimiz sonuca bizi taşımıyor.
• Kapama bahçelere ihtiyaç var.
• Türkiye bilinçli ceviz ve badem üretebilirse dünya ihtiyacı olan 4 milyon ton/yıl tüketiminin bir bölümünü karşılar.
• Üretimi sanayileştirebilirsek ihtiyacı daha fazla karşılayabiliriz.
• Bütünsel teşvikler yapılmadığı için sonuç alınamıyor. Birçok bahçe sahibi iflas ediyor.
• Cevizin standardı ve rengi önemli; dikim aşamasında dikkat etmeliyiz.
• Cevizin 900 rakımın üzerinde ekilmesi gerek; serinliği seven üründür. Taşlı, engebeli ve derin topraklardaki cevizlerde teknoloji kullanılmadığından sırıkla toplama, geleceğin gözlerini kırıp, verimi düşürüyor. Düzgün aralıklarla ve teknoloji kullanarak katma değeri yüksek olan çeşitleri ekerek dönümde 250-500 kg kabuklu ceviz/ağaç oranını tutturmalıyız.

Geleceği nasıl inşa etmeliyiz?

Geleceğimizi daha sağlam temeller üzerine inşa etmemiz için ne yapımız ve nasıl yapmamız gerektiğini soruyorum İbrahim Türhan'a: "Bundan birkaç yıl önce su kıtlığı olacak diye Kaliforniya Eyalet yönetimi önlem almaya başladı. Yeni ekim ve dikimleri canlandırırken, mevcudu koruma ve geliştirmeye öncelik verdi. Her önüne gelen ürün yetiştiremedi. Su ihtiyacı olan ürünler için gen çalışmaları yapıldı. Örneğin,100 litre su ihtiyacı olan ağacın ihtiyacı 20 litreye düşürülüyor; yüzde 20 su ihtiyacı ile aynı ürün, aynı verim sağlanıyor." 

Birkaç yıl öncesinin gazete haberleri geliyor aklıma. Haberleri Türkhan'a anımsattığımda, "Şu anda su sorunu yok. Olursa diye ürün geliştiriliyor; fidanlar yetiştiriliyor, yavaş yavaş da uygulama alanlarında denemeler yapılıyor.”

Türkhan sonra bana göre asıl söylemesi gerekeni söylüyor: "Bilim çiftçiden yana duruyor. Çiftçi de geleceğine yatırım yapacak kadar kazanıyor; yatırımlarını bilinçli bir şekilde yapıyor."

İbrahim Türkhan'ın kendisi ikinci nesil kuru yemiş sektöründe. Çocukları üçüncü kuşak. Bu birikimli ailenin gelecek 10 yılla ilgili düşüncelerini de öğrenmek istiyorum. Söylediklerini özetleyerek sizlerle de paylaşıyorum:
Ülkemiz tarım ülkesi. Doğru tarım yapılmadığından ötürü dünya ile rekabet edecek kalite ve ve maliyette üretim yapamıyoruz. İnsanlar başka ülkelerden daha yüksek maliyetler üretiyor; uluslararası piyasalara satamıyorlar.

İbrahim Türkhan'ın bakış açısıyla badem üretimimiz

• Profesyonel tarıma geçmeli, aşılı badem fidanları dikerek organize kapama bahçeler haline dönüştürmeliyiz.
• Türkiye de en büyük sıkıntı halen sertifikalı fidanın arzının yetersizliği. Fidan arz edilmeli, ödünsüz gözetim ve denetim yapılmalı.
• Bahçelerin küçük ölçekli olması verim düşüklüğüne neden oluyor; hizmette birleştirme yoluyla rekabet edebilir ölçek daha dikim aşamasında sağlanmalı.
• İklim ve toprak araştırması yaparak dikmek lazım. Örneğin, sıcak bölge olan Kaliforniya' da Okyanus rüzgarları bademin içini doldurmasını sağlıyor; bizim Adıyaman bölgesinde iç doldurma sorunlarını bilimsel çalışmalarla önceden bilmemiz gerekiyor.
• Sanılıyor ki toprağa su verilirse her şey hallolur. Su tahlillerini doğru yaparak ağaca uygun özellikleri olan uygun miktarda su verilmeli. Suyun ağaca uygunluğu önemli.
• Ekimlerin yüksek rakımlarda olmaması gerekiyor. Rakım olarak 600-800 metre olmaması lazım.
• Çiçek döneminde arılar dölleme yaparken bademlerin kesinlikle ilaçlanmaması lazım. Arıyı öldürür, döllenmeyi eksik bırakır; verimi düşürürüz.
• İlaçlamayı ağacı tanıyan uzmanların tavsiyelerine göre yapmalıyız.
• Her ağacın bir kimlik belgesi olmalı ve düzenli kayıt tutulmalı.
• ABD' de her ağaç kimliği kadar sondajlama ile sürekli gözetim ve denetim yapılıyor; verimlilik eşzamanlı ve sistematik izleniyor.