Türküler yakılmış: Taşköprü…

Adana'nın ortasından geçen Seyhan nehri üzerinde binlerce yıldır ayakta duran Taşköprü'den geçmeden olmazdı… Eski şehre, 319 metre uzunluğunda, 13 metre yüksekliğindeki Roma dönemindeki adıyla Justinianus Köprüsü'nden geçerek girdim…

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Adana'da günlerdir şimşeklerle, gökgürültüleriyle bardaktan boşanırcasına yağan yağmur durdu… Bulutlu, ama ıslak olmayan bir sabaha uyanınca, Taşköprü'den geçip eski şehre doğru yürümek istedim… Hedefim, tren garıydı…

319 metre uzunluğunda, 11,5 metre genişliğinde, 13 metre yüksekliğindeki Taşköprü, dünyanın hâlen kullanılan en eski köprülerinden biri… Aslında 21 gözlüymüş, bugün yalnızca 14 gözü açık… Yedi göz, nehrin ıslah çalışmalarında toprak altında kalmış…

Adana Müzesi'ndeki Grekçe kitabede köprünün mimar Auxentios tarafından 4. yüzyılda yapıldığı yazıyor. Ancak, Hititler dönemine, M. Ö. 1500'lere tarihleyenler de var…

Evliya Çelebi de anlatıyor

Evliya Çelebi, toplamda 550 adım olduğunu, 21 göz bulunduğunu, 14 büyük kemeri ile 5 küçük tahliye kemeri olduğunu anlatıyor… Adana Köprü Başı /
Adana köprü başı /
Otur saraya karşı / Gel beraber gezelim /
Dosta düşmana karşı diye başlayan bir türkü bile yakılmış hakkında…

Bir zamanlar ortasında Vali Mahmut Paşa'nın yaptırdığı bir dinlenme köşkü ya da kapalı çarşı varmış, sonradan yıkılmış…

Büyük Saat

Altı minareli Sabancı Merkez Camii sağımdaydı… Köprünün üzerinde yaz aylarında bici bici satanlara rastlamak mümkündü, ancak, bu mevsimde hayal etmekle yetinerek rotamı Büyük Saat ve Kazancılar Çarşısı'na doğru çevirdim… Ali Münif Caddesi üzerinde bulunan Büyük Saat'in yapımına 1881 yılında Vali Ziya Paşa tarafından başlanmış, bir yıl sonra Vali Abidin Paşa tarafından tamamlattırılmış. Kule, kesme taştan yapılmış, yüksekliği 32 metre…

Yapımından uzun bir süre sonra Almanya'dan özel olarak saat makinesi getirilmiş. Bugün, onu kullanmasını bildiği için görevini "bırakamayan" kulenin saatçisinin ne yaptığını merak ederek yoluma devam ettim…

Büyük Saat'in hemen yanında Kazancılar Çarşısı, biraz ilerisinde Ulu Cami bulunuyor. Cami, Ramazanoğlu Beyliği döneminde 1507 yılında yaptırılmış… Onun doğusunda, 1489 yılında Ramazanoğulları tarafından yaptırılan konak yer alıyor…

Tarihi tren garı

Çarşı bölgesinden çıkınca, Sular Mevkii'nde bulunan 1912 tarihli gara, Ziya Paşa Bulvarı'ndan yürüdüm… Birçok mağazanın, kafelerin bulunduğu bu cıvıl cıvıl caddeyi, Yılmaz Güney'in Umut filminden hatırlıyordum…

Gara, önündeki karatrene selam çakıp Ziya Paşa Bulvarı'na benzeyen Atatürk Caddesi'nden yeniden Taşköprü'ye geldiğimde neredeyse iki saat geçmişti… Biraz yorgun, ama keyifliydim…

Hayıflandıklarım da vardı:

"Keşke"lerim

Keşke, Taşköprü'nün bağlandığı Adana kalesinin bugün olmayan surlarını görebilseydim, keşke 8 bin yıllık geçmişi olan Tepebağ bölgesinin, geçmişin o pahalı semtinin yıkılan, yok olan 500 küsur yıllık evlerinin fotoğraflarını çekebilseydim… Neyse ki 18. yüzyıldan kalan kimi evlerin restorasyon programına alındığını öğrenecek, biraz olsun rahatlayacaktım…