Yazar Bediz Kılıçkını: Egosundan kaçmayan liderler fark yaratır
‘Ah Şu Egolar' diyen Bediz Kılıçkını iş dünyasının, hayalleri olan ve hayalleri uğruna ömrünü adayan iş insanlarının azmi, çalışkanlığı ve performansı ile var olabildiğini belirtiyor.
Zühre KURT
Liderliği; bir makam değil, olma hali olarak tanımlayan danışman ve yönetici koçu Bediz Kılıçkını, liderin hem insan olarak kendisini anlaması hem de liderlik becerilerini geliştirmesi için “Ego” kavramını derinlemesine ele alarak, egoların farkına varıp, yönetme becerilerini geliştirmek amacıyla “Ah Şu Egolar” başlıklı on-line bir eğitim düzenliyor. 30 Nisan’da başlayacak olan eğitim öncesinde Bediz Kılıçkını, sorularımızı yanıtladı.
“Ah Şu Egolar” eğitimi hakkında bilgi verir misiniz?
30 Nisan’da başlayacak olan eğitim toplam 3 modülden oluşuyor. Her modül 4 hafta sürecek ve her hafta salı veya perşembe alternatifleri olmak üzere 19.30-21.30 arasında online olarak gerçekleşecek. Amacımız katılımcıların egolarının farkına varıp, yönetme becerilerimizi geliştirmek… Egolar ile etkili bir şekilde başa çıkıp, daha tatmin edici ilişkiler kurmak. Ego savaşlarının sona erdiği, daha anlayışlı, empatik bir hayata geçiş yapmak.
Siz bir eğitmen olarak egoyu nasıl tanımlıyorsunuz?
Ego Latince, ben demek. Ego, kendini bilmek kendini anlamaktır. Asırlardır tüm insanların hakikat, aydınlanma, dengeye gelme, nirvanaya varmak gibi arayışları, önce kendisini anlama yolculuğudur. Apollon Tapınağı’nda yazan "Nosce te ipsum”, “Kendini Bil” der. Yunus Emre “İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir.” der ve hatta biraz daha ileri giderek, kendini bilmenin yolunu bularak ancak kendine ulaşılacağını söyler. Ego, bizi biz yapan bütünü ifade eder, anlaşılmayı ve ihtimam edilmeyi de hak eder.
Ego olmazsa ne olur?
Ego olmazsa var olamayız. Egosu olmayan insan olamaz. Kişiliklerimizi bu egoları nasıl yaşamayı tercih ettiğimiz belirler. Genel olarak “Egosuz insan olmak” kavramı Transaksiyonel Analiz açısından geçerliliği olan bir söylem olamaz. Bu kavram ile kastedilmek istenen aslında trajikomik olmakla beraber, egosunun hakkını vermek gerekliliğidir.
Egolu olmanın iş hayatına etkisi ile ilgili görüşünüz nedir?
İş dünyası, hayalleri olan ve o hayaller uğruna ömrünü vakfeden iş insanlarının adanmışlığı, azmi, çalışkanlığı ve performansı ile var olabilmektedir. Ego durumlarının farkında olan, egosundan utanmayan, kaçmayan ve bundan güç alan liderlerin büyük farklar yarattığını gözlemekteyiz. Bir örnek vermek gerekirse; yıllarca gelmek istediği başarılı kariyer noktasına giderken aldığı bir haklı iltifatta bile “Yok estağfurullah, benim öyle başka egolu insanlar gibi hiçbir beklentim yok, sadece yapmam gerekeni yapıyorum” söylemi, eğer gerçek değil sadece egolu algılanma endişesi ile ezberlenmiş bir nezaket cümlesi ise, bu yaklaşımın önce o kişinin kariyerine, sonrasında da iş performansına oldukça olumsuz etkileri olması kaçınılmazdır. Eğer kişi, ego durumlarına bağlı olarak, kariyer, statü ve finansal rahatlık içinde bir yaşam sürdürmeyi istiyorsa, bu hedefe ulaşabilmek için azimle çalışması son derece doğal, samimi ve gerçek bir yaklaşımdır. Basitçe; iş hayatının tamamı, egoların sonucudur. Steve Jobs’ın yapılmamış bir teknolojiyi ortaya koymak ile ilgili egosu olmasaydı bugün Apple gibi bir markadan bahsedemezdik. Atatürk’ün vatan mücadelesi, milleti egemen kılmak gibi egoları olmasaydı, bugün yaşadığımız hayattan çok uzakta olabilirdik.
Egolu bir insanı nasıl tarif edersiniz?
Ego durumlarını tanımayan insanların yaşadıkları sıkışıklığın yansıması, sahici ve samimi olmaktan dolayı insanları rahatsız eder. Bu rahatsız eden tutum ve davranışlara sahip kişi de “Egolu İnsan” olarak tanımlanır. Aslında egosunu hakkı ile yaşayan hiç kimseye egolu demek doğru değildir. Şöyle bir örnek faydalı olacaktır; bir topluluk içerisinde saygı görmek isteği, kişinin Ego durumlarına ait bir ihtiyaç olabilir. Bu ihtiyacını kendine bile itiraf edemeyen bir insan, o saygınlığı kazanmak için farkında olmadan kendini olduğundan çok daha farklı konumlandırır ve çevresini tedirgin edici yaklaşımlar sergiler.
Kaçınılmaz bir son olarak da “Egolu İnsan” yorumunu duyar. Halbuki ego durumunun farkında olan ve saygınlık kazanma ihtiyacına sahip çıkarak, eleştirilmekten çekinmeden bunu yaşamayı ve insanların neye saygı duyacaklarına odaklanarak, kendi yeteneklerini bu amaç doğrultusunda, bilinç ile ortaya koymayı tercih eden kişi, egosunu yaşamış olacaktır. Kendi ihtiyacına gerçek olduğu için de, içinde yaşadığı bütünlük ve rahatlık hissi karşıya sahici ve samimi olarak geçeceğinden, hem istediğine ulaşmış, hem de “Egolu insan” olarak anılmamış olacaktır.
Yükselen bir kariyer yolculuğu: Bediz Kılıçkını hakkında
1971 yılında Adana’da doğdu. Bankacılık, finans, telekomünikasyon ve hızlı tüketim sektörlerinde uzmanlıktan, direktörlüğe yükselen bir kariyer yolculuğu oldu. 2011 yılında, MB Akademi’yi kurdu. Halen, kişisel gelişim yolculuğuna çıkan birçok kişiye, danışmanlık, koçluk, eğitmenlik ve yazarlık tecrübeleriyle destek veriyor. "Kalbe Dokunan Koçluk", "Koçluk Öyküleri" ve "Transaksiyonel Analiz ile Liderlik Öyküleri" kitaplarını yazdı.