Ar-Ge paketi açıklandı: Şimdi sıra özel sektörde

Murat YÜLEK
Murat YÜLEK KÜRESEL BAKIŞ myulek@aya.yale.edu

Başbakan Ahmet Davutoğlu, 64. Hükümet Eylem Planı kapsamında, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın diğer kuruluşlarla katılımlı çalışmaları sonucunda ortaya çıkartılan yeni Ar-Ge paketini geçen hafta TÜBİTAK binasında kamuoyuna açıkladı. Şimdi sıra özel sektörde. 

Türkiye’de Ar-Ge harcamalarının GSYH’ya oranı 2002 yılında yüzde 0,49 iken, 2014 yılında yüzde 1,02’ye çıktı. Yani ilk defa yüzde 1 seviyesini geçti. Tam zamanlı araştırmacı sayısı ise aynı dönemde 28 bin 964’den 115 bin 444’e yükseldi. 2023 hedefl eri ARGE harcamalarının GSYH’nın yüzde 3’üne, tam zamanlı araştırmacı sayısının da 300 bine çıkmasını öngörülüyor. Yine, 2023 hedefl eri, özel sektörün toplam Ar-Ge harcamalarının yüzde 67’sini gerçekleştirmesini öngörüyor. GSYH 2023 yılı için hedefl enen rakamların çok altında, 1 trilyon dolarda bile kalsa, bunun için özel sektörün Ar-Ge harcamalarını 3,5 milyar dolardan 15 milyar dolara çıkartması gerekiyor. 

Ar-Ge hedefleri Türkiye için bir ölüm kalım meselesi. Ar-Ge harcamalarını Türkiye’de büyük ölçüde kamu kesimi yapıyor. 2014’de özel sektörün oranının yarıya ulaşması çok önemli. Ar-Ge’de motorun kamu sektörü değil özel sektör olması gerekiyor. 2002 ile 2015 yıllarında arasında özel sektör Ar-Ge harcamalarını nominal olarak 7 kat artırdı. Yani, bugünkü seviyeyi düşük bulsak da büyüme eğilimi oldukça iyi. Aynı dönemde özel sektörde çalışan tam zamanlı araştırmacı sayısı 5 bin 918’den 61 bin 945’e yükseldi. 

Kamunun Ar-Ge alanındaki temel görevi özel sektör faaliyetlerine kolaylaştırıcılık ve destek olmalı. Yeni Ar-Ge paketi bu dönüşümün hızlanması amacıyla tasarlandı. Paket öncelikle Ar-Ge destekleri içine tasarım desteğini de katıyor ve özellikle BT, endüstriyel ürünler ve hazır giyim kesimini ilgilendiriyor. Yeni paketle, teknoloji geliştirme bölgelerinde (teknoparklar) gerçekleştirilen tasarım faaliyetlerine önemli destek ve muafiyetler geliyor. Ayrıca, kendi tasarım faaliyetlerini uygun tasarım firmalarına yaptıran şirketler de aynı desteklerden faydalanacak. Bunlardan en önemlisi, tasarım harcamalarının tamamının vergi indirimine tabi tutulması ve sigorta prim desteği. 

Son yıllarda özel sektörün Ar-Ge harcamalarının artmasında, Ar-Ge merkezlerinin önemli payı olduğu bu köşede geçen aralık ayında tartışılmıştı. Yeni paket, Ar-Ge Merkezi kurmayı kolaylaştırıyor; zorunlu Ar-Ge personeli sayısı yüksek teknolojili (biyoteknoloji, bilgi teknolojileri, gıda, ilaç ve tıbbi cihaz vs) ürünlerde 30’dan 15’e iniyor. Ar-Ge personelinin dışarıda yüksek lisans ve doktora için geçirdikleri zaman da muafiyet kapsamına alınıyor. Bu kararlar özel sektörde teknoloji üretiminin önünü açacak. Ayrıca, firmaların ürün geliştirmede ortak çalışmalar yapması (rekabet öncesi araştırma) desteklenmeye başlanıyor. Yüksek teknoloji alanlarında tematik teknoloji geliştirme bölgeleri kurularak odak Ar-Ge yapıları tesis edilecek. 

Finansal desteklere de önemli değişiklikler geliyor paketle. Teknogirişim desteklerinin tavanı 100 binden 500 bin liraya çıkartılıyor. Ayrıca, desteklere başvuru süresi mezuniyetten sonra 5 yıl iken 10 yıla uzatılıyor. Teknogirişim desteğiyle teknoparklarda kurulan teknoloji şirketlerine yatırım yapan girişim sermayesi şirketlerine vergi indirimi sağlanıyor. 

Son olarak, üniversite-sanayi işbirliğini geliştirmek için teknolojik araştırmalarda, döner sermaye kesintisi yüzde 15 seviyesine düşürülüyor. Yani, öğretim üyeleri, bu alanlarda özel sektörle gerçekleştirdikleri projelerden çok daha fazla gelir elde edecekler. 

TÜBİTAK’ın hem üniversiteler hem de özel sektöre aktardığı araştırma bütçesi 2000’lerin başına göre birkaç defa katlandı. Buna bakanlıkların ve KOSGEB gibi kuruluşların Ar-Ge destekleri de eklenmeli. Yeni paket bunların üzerinde tasarım ve Ar-Ge’yi özel sektör için daha da cazip hale getiriyor. Şimdi sıra sıra özel sektörde; özellikle de büyük özel sektörde. 


Not: Terörü destekleyen malum bildiriyi kınıyorum. Yangın yerine onu söndürmeye çalışan itfaiyeciyi suçlamak kadar ters ve acı olan bu bildiriyi imzalayan akademisyenler PKK, DAEŞ gibi terör örgütlerini hoş göstermiş oluyor. Ayrıca, Türkiye Cumhuriyeti'ni, yurtdışında hak etmediği şekillerde gösteriyor. Çocuklarımız, kadınlarımız da dahil öldüren, göç ettiren ev ve altyapılarına zarar veren terör örgütünün yerine güvenliğimizi sağlayanları suçlamayı anlayamıyorum.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Chief Sustainability Officer 06 Ağustos 2018