Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir!

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN dunyaweb@dunya.com

Finansal piyasalardaki ana eğilimler, gerek mevsimlik koşulların ve gerekse gelişmeleri kontrol altında tutmaya yönelik müdahalelerin etkisi ile duraklamış gibi görünüyor. İşlem hacimleri geriliyor ve fiyat oynaklıkları zayıflıyor; olumlu veya olumsuz gelişmeleri spekülatif amaçla kullanma eğiliminin ciddi oranda gerilediği gözleniyor. Kısa vadeli eğilimler ile bunlara gerekçe olarak öne sürülen gelişmeler arasındaki ilişki, birilerinin umduğu itibarı göremiyor; tasarruf sahipleri ve yatırımcılar nezdindeki risk alma isteği, tüm çabalara rağmen artmıyor veya arttırılamıyor! Umutsuz bir bekle-gör dönemi yaşanıyor! 

Hafta başında dışarıdan gelen uzlaşma haberleri ve içerideki koalisyon görüşmeleri, herhangi bir heyecan yaratmadı! Belli ki çoğunluk çok yorgun ve hiçbir şeyin göründüğü veya gösterildiği gibi olmadığının farkında! Yunan Hükümeti ile AB Liderleri arasında varılan anlaşmanın kalıcı çözüme hizmet edemeyeceği ve tarafların yıpranmaya devam edeceği biliniyor. İran konusundaki anlaşmanın ise tek başına Orta Doğu’ya barış getiremeyeceğini görebilmek için uzman olmak gerekmiyor. Ülkemizde ise koalisyon görüşmelerinin daha yeni başlamış olmasına rağmen, yeni bir erken seçim olasılığı güçlenmeye devam ediyor. 

Gerçekler ile yüzleşemeyenler, kendi korkularını bastırmaya ve olumsuz eğilimleri kontrol altında tutmaya çalışıyor! Bu süreçte kimsenin almak istemediği riskler, sistemi oluşturan kurumların üzerine kalıyor; kırılganlığı azaltmak adına yapılanların tam aksine hizmet etmesi olasılığının güçlenmesi önlenemiyor. 

Yunanistan konusundaki anlaşma şimdilik euronun diğer paralara karşı kontrolsüz değer kaybını ve devamında tetikleyeceği olumsuzlukları geçici olarak duraklatmış olabilir! Veya gelişmiş Batılıların bölgesel güç kayıplarını kabullenerek son bir çaba ile, İran’ın Şanghay İşbirliği Örgütüne katılımını çaresiz bir şekilde geciktirmeye ve kendileri adına zaman kazanmaya çalıştığı düşünülebilir! Ülkemizdeki sistemi oluşturan kurumsal yapı son bir gayretle Türk Lirasını olabildiğince değerlendirerek, ağustos ayı ve sonrasına ilişkin korkularını hafifletmeye odaklanmış olabilir! Tüm bunlar, uzlaşmazlığın ve büyüyen çaresizliğin itirafı anlamına gelmiyor mu? 

Başta gelişenler olmak üzere küresel ekonominin seri bir şekilde durgunlaşması ve buna paralel olarak riskten kaçınma eğiliminin dalgalı bir şekilde güçlenmesi görmezden gelinebilecek bir durum mudur? Finansal piyasalar ve onları yönlendirenler, ne kadar önemli olur ise olsun kendi çıkarlarına dokunan gelişmeleri görmezden gelirler ve olabildiğince fiyatlamaktan kaçınırlar; yumurta kapıya geldiğinde ise panikler ve kontrolü kaybederler! Eğer durum böyle olmasa idi, son yirmi yılda günü kurtarmak uğruna sorunları ağırlaştıran sürdürülebilir olmayan eğilimler bataklığına saplanıp kalmazlardı! 

Yeni işbirlikleri şekilleniyor ve eskileri ile aralarındaki gerginlik tırmanıyor. Bu durum riskten kaçınma eğilimini güçlendirmeye devam edecek ve her ekonomi olağandışı koşullarda kendi başının çaresine bakmak zorunda kalacak gibi görünüyor. Türkiye gibi ülkeler ise geçmiş ile gelecek arasında sıkışmanın ve hareket yeteneğini çok taraflı bağımlılıklar nedeniyle tüketmenin bedelini ödemek zorunda kalabilir! 

Ağustos ayı ortasına doğru son üç yılda belirleyici olan temel eğilimler yeniden sahne alabilir. Riskten kaçınma eğilimini yeniden güçlenmesi ile birlikte küresel düzeydeki durgunlaşma eğilimi yıkıcı olmaya başlayabilir; güvensizlik ve istikrarsızlık endişeleri yeni rekorların zorlanmasına sebep olabilir. Kısa vadeli ihtiyaçlar nedeniyle likidite tuzakları oluşabilir ve fiyat oynaklıkları anormal seviyelere sıçrayabilir. Bu tablo belirsizliği yükseltiyor ve tedbirli olma çabası sergilemeyen veya farklı sebepler ile hareket yeteneği daralanları iyice kırılganlaştırıyor. 

Değişimin bayraktarlığını yapanların, uzunca bir süredir kontrol edemedikleri değişime karşı durmaya veya direnmeye çabalaması, evdeki hesapların çarşıya uymadığı ve uyacak gibi görünmediği anlamındadır!
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar