“Dünya çapında oyuncu olmanın yolu İsviçre’den geçiyor”

DİDEM ERYAR ÜNLÜ
DİDEM ERYAR ÜNLÜ YAKIN PLAN didem.eryar@dunya.com

Türkiye’de İsviçre Ticaret Odası Derneği 9 Aralık’ta “İsviçre Türkiye Ekonomik Forumu”nu düzenliyor. Bu sene 11. kez düzenlenen forumun teması, “İsviçre’ye Yatırım: Dünya Çapında Oyuncu Ol”. Forum öncesinde İsviçre İstanbul Başkonsolosu Monika Schmutz Kırgöz, Türkiye’de İsviçre Ticaret Odası Derneği Başkanı Doğan Taşkent ve İsviçre Dış Ticaret ve Yatırım Ofisi Direktörü Mehmet Yıldırımlı ile bir araya geldik ve İsviçre ile Türkiye arasındaki ticari ilişkilerin bugünü ve geleceğine dair görüşlerini dinledik. 

Öncelikle vurguladıkları konu şöyle: Eğer dünya çapında oyuncu olmak istiyorsanız, İsviçre’ye yatırım yapın. Peki İsviçre diğer ülkelere kıyasla nasıl bir fark yaratıyor?

Tabi ki İsviçre de, yabancı yatırımcılara diğer ülkeler gibi vergi avantajları ve farklı kolaylıklar sağlıyor. Fakat İsviçre’nin en önemli farkı, “Küresel İnovasyon” ve “Dünya Rekabetçilik” endekslerinde 5 yıldır 1’inci sırada yer alıyor olması.

Yüksek teknolojide “made in Turkey” güven yaratmıyor

Ucuz krediye ulaşım, dünya piyasalarına güvenilir liman İsviçre üzerinden çıkabilme, yüksek teknolojide uzman işgücüne ulaşabilme imkanları da İsviçre’nin sunduğu önemli fırsatlar. 

“Biz Türkiye’de beceri bazlı değil, ilişki bazlı düşünürüz. ‘Know how’ yerine ‘know who’ ağır basar. Oysa burada hadise, sadece, ‘paramı nerede korumaya alırım’  değil, aynı anda stratejik düşünerek, sınırların dışına çıkabilmek, beceri kazanmak ve dünya oyuncusu olabilmek” diyen Türkiye’de İsviçre Ticaret Odası Derneği Başkanı Doğan Taşkent, özellikle Batı’da yenilikçi ve rekabetçi olmayı hedefleyen firmalar için İsviçre’nin kapıları açacak bir anahtar olduğunu söylüyor.

Taşkent, ülkenin eğitim sistemi ve Ar-Ge altyapısıyla yarattığı yapıya da dikkat çekiyor ve şu yorumları yapıyor: “Türkiye’deki girişimcilik ortamı gelişmeye devam ediyor. İlk dalga internet-mobil-oyun ekseninde gelişti. Şu anda da yüksek teknoloji şirketleri görmeye başladık. Bunlar, uluslararası arenada rekabet edebilecek yapıya ve teknolojiye sahip olsalar da, dünyada Türkiye’nin yüksek teknoloji sektöründe bir ismi olmadığından ‘made in Turkey’ damgasıyla kredibiliteleri çok düşük oluyor. Bu da direkt satışlarını, yani hayatta kalıp kalmamalarını etkiliyor. Türk şirketleri, dünya pazarlarına açılmak için kuluçka merkezlerini, Silicon Vadisi’nde yatırımcıların önüne çıkartmayı tercih ediyor. İsviçre de bu konuda iddialı ve birçok imkân sunuyor.”

Türkiye’nin İsviçre’ye ihracatı iki katına çıkabilir

2014 istatistiklerine göre, Türkiye’deki İsviçre yatırımlarının yaklaşık olarak 2.7 milyar İsviçre frangına, İsviçre’deki Türkiye yatırımlarının ise yaklaşık 500 milyon dolara ulaşmış durumda. İsviçre İstanbul Başkonsolosu Monika Schmutz Kırgöz İsviçre’den Türkiye’ye yeni yatırımlar olacağına inandığını söylüyor. Türkiye’nin, Ortadoğu, İran, Kafkasya ve Orta Asya’ya açılan bir kapı olma özelliğini koruduğunu söylüyor Schmutz Kırgöz ve pek çok İsviçre firmasının bölgesel merkezinin İstanbul’da olduğuna dikkat çekiyor.

Şu anda altın hariç, iki ülke arasındaki ticaretin 2014 istatistiklerine göre 3.3 milyar İsviçre frangına ulaşıyor. İsviçre’nin Türkiye’ye ihracatı 2 milyar, Türkiye’nin İsviçre’ye ihracatı ise 1.3 milyar İsviçre frangına ulaşıyor. İsviçre Dış Ticaret ve Yatırım Ofisi Direktörü Mehmet Yıldırımlı’nın öngörüleri ise şöyle: “Türkiye perspektifinden bakarak 2019’a kadarki 4 yıllık süreç hakkında öngörüde bulunmak gerekirse bu süreçte İsviçre frangının yüksek düzeyde seyretmesi ve siyasi-ekonomik belirsizliklerden ötürü İsviçre’nin ihracatının yavaşlama göstereceğini söyleyebilirim. Şunu da belirtmek gerekiyor: İsviçre firmaları da aynı İsviçre kültürü gibi Amerikan veya Türk firmalarına göre daha muhafazakârdır ve risk almazlar. Ancak, bu tespit, Türkiye’nin yaşam bilimleri, temiz teknolojiler, inşaat, altyapı, hatta lüks ürünler gibi alanlarda potansiyelini kullanmadığı veya bu alanlarda ürünler sunmadığı şeklinde değerlendirilmemelidir. Ve biz, bu iş alanlarını Türkiye’deki potansiyel ve odak sanayi kolları olarak değerlendiriyoruz. Ayrıca, Türkiye’nin sürdürülebilir ekonomik reformlar yapması halinde, tıpkı geride bırakılan 10 yılda olduğu gibi ihracatını artıracağını, hatta 2 katına çıkaracağını belirtmek gerekiyor.”

Bilim konsoloslukları

Mehmet Yıldırımlı’nın gündeme getirdiği bir diğer konu da İsviçre’nin farklı ülkelerde açtığı Bilim Konsoloslukları. Bugün Singapur, ABD, Çin ve Brezilya’da bulunan bu Bilim Konsoloslukları ile, İsviçre’nin “beyni” diğer ülkelerin “beyni” ile bir araya getiriliyor. İş dünyası ile akademi arasında yeni fikirler ortaya çıkartılıp, geliştiriliyor. Türkiye’de de bir Bilim Konsolosluğu’nun açılması gündemde.

Otomatik bilgi paylaşımı İsviçre bankaları için kayıp anlamına gelmiyor

Bir süre önce OECD ülkeleri ortak bir karara imza atarak bankalar arasında ‘otomatik bilgi paylaşımını’ kabul ettiler. Varılan anlaşma gereği, banka müşterilerinin hesap detayları, üye ülkelerin maliye bakanlıklarıyla otomatik paylaşılacak. 2017’de yürürlüğe girmesi beklenen yeni sistemde, İsviçre’de hesabı bulunan başta ABD ve Avrupa Birliği üyesi ülke vatandaşlarının banka hesap bilgileri otomatik bir şekilde ülkelerin maliye bakanlıklarına yönlendirilecek.Bu karar, finans çevrelerinde İsviçre açısından ‘bankacılık gizliliğinin’ sonu olarak değerlendiriliyor.
Bugün İsviçre bankaları tarafından yönetilen paranın büyüklüğü 4 trilyon dolara ulaşıyor. Bu miktar İsviçre’nin GSYIH’sının beş katına denk geliyor. İsviçre İstanbul Başkonsolosu Monika Schmutz Kırgöz, bu değişim sürecinin çok karmaşık olduğunu, bu nedenle hiçbir İsviçre bankasının şu anda bu konuda bir açıklama yapmadığını ve hızla bu değişime hazırlandığını söylüyor. Schmutz Kırgöz, “Bu karar İsviçre bankaları için kayıp anlamına gelmiyor. En fazla yüzde 5-10 oranında bir kayıp yaşanabilir, çünkü biz en iyi bankacılık sistemine sahibiz” diyor.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar