FED yumuşak olmalı

Taner BERKSOY
Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI tberksoy@pirireis.edu.tr

İlginç zamanlar yaşıyoruz. IŞİD’in Paris saldırısı sonrasında piyasalar bundan ağır dozda etkilenir diyen çok oldu. Ama bir kez daha piyasa denilen sistemin sinirlerinin insanoğlundan daha sağlam olduğunu gördük. Piyasalar olaydan etkilenmesine etkilendiler ama bu hem doz olarak sınırlı kaldı hem de uzun sürmedi. Saldırının siyasal ve toplumsal etkileri hala sürüyor ama ekonomi ve piyasalar dikkatlerini başka bir olaya kilitlediler bile. 

Son dönemin baş aktörü olan FED yine öne çıktı. Dünden bu yana dikkatler bu aktöre yoğunlaştı, gündem bu yöne kaydı. FED’in Ekim ayı toplantısının zabıtlarının bu hafta açıklanması zaten merakla bekleniyordu. Uzun zamandır salınıp duran FED’in faiz oranını yükseltme olasılığının bu zabıtlarda daha bir açıklık kazanması beklentisinden kaynaklanıyordu bu merak. Dün itibariyle bu merak kısmen giderilmiş oldu. Kısmen diyorum zira hala, yeni bir ters gelişme karşısında, FED’in faiz kararını bir kez daha ertelemesinin yüzde 30 olasılık taşıdığı hesaplanıyor. Yüzde yetmiş olasılıkla FED’in Aralık toplantısında faizi yükselteceğinin beklendiği anlamına geliyor bu. Yani, yeni yıldan önce FED uzun süredir beklenen politika değişikliğinin ilk adımını atacak diye düşünülüyor. Uzun süren sıkıntı verici bekleyişten sonra yüzde yetmiş olasılıkla yolun sonuna gelmiş olma duygusu fena değilmiş gibi görünüyor.  Faiz kararının zamanlaması az çok kestirildikten sonra dikkatler hemen beklenen politika değişimin içeriğine döndü. Aslında beklenen değişimin niteliği ve yönü belli. Uzun zamandır fevkalade gevşek yürütülen, dünyayı adeta paraya boğmuş, faizleri yerde sürünür hale getirmiş olan ABD para politikasının sıkılaştırılması bekleniyor. Şimdi bu değişimin ne nasıl ve ne dozda gerçekleştirileceği sorgulanıyor. 

Şu sıralarda en önemli soru da bu zaten. Zira yapılacak politika değişiminin olası etkileri niteliğine ve dozuna göre farklı olacak. Burada iki olasılık var. FED değişimi görece sert bir parasal sıkılaştırma şeklinde başlatıp, kısa sürede tamamlamayı hedefleyebilir. İkinci olasılık ise değişimin mümkün olduğu kadar gevşek dozda ve görece daha uzun süreye yayılmış şekilde yapılmasıdır. Birinci olasılıkta faiz artışları daha yüksek dozda olacak ve daha sıklıkla gerçekleştirilecektir. Örneğin yıl içinde 4-5 kez faizin yükseltilmesi böyle bir uygulamaya işaret edecektir. Görece yumuşak olarak nitelediğim ikinci tür politika değişiminde ise faizin yükseltilme dozu daha sınırlı kalacak, sıklığı ise yılda 1-2 kezden fazla olmayacaktır. 

Mevcut politikayı sert biçimde dönüştürüp daha kısa sürelerde sıkılaştırmanın ekonomiler üzerindeki etkisi de sert olacaktır. Finansal fiyatlar hızla ve görece büyük oranlarda yükselecektir. Bunun ekonomiyi yavaşlatıcı, durdurucu etkiler yaratması kaçınılmazdır. Böyle bir uygulamada para politikası normalleşecektir ama dünyanın henüz tam olarak aşamadığı durgunluğun bütünüyle geri gelmesi olasılığı mevcuttur. Gelişmekte olan ülkelerde yavaşlama süreci de daha sert ve derin olacaktır. Kısacası, politika dönüşümü sert olursa dünya ekonomisinin yeni bir resesyon çevrimine girme olasılığı da artacaktır. ABD para politikasının normalleştirilmesinin çabuk ama büyük maliyetle gerçekleştirileceği anlamına gelir bu. 

FED’in para politikasında öngörülen değişimi daha yumuşak ve uzun süreye yayılmış biçimde yapması olası sert etkileri de yumuşatacaktır. Bu ikinci seçenektir. Faizin yükseltildiği toplantıda (Aralık?) öngörülen değişimin böyle bir patikada yapılacağı da açıklanırsa ulusal ekonomilerde uzun süredir devam eden gerginliğin hızla azalması, beklentilerin düzelmesi, risk algısının gerilemesi bunların döviz kuru, faizler üzerinde yüklediği risk marjının düşmesi, bir anlamda normalleşmenin öteki boyutunun hayata geçirilmesi mümkün olacaktır. Bu koşullarda finansal fiyatların zıplayıp gitmesi, durgunluk baskısının artması ve büyüyememe sorunun daha da yayılması söz konusu olmaz. Tersine olumsuz beklentileri aşmış, fon akışını sürdüren ulusal ekonomilerde yeni bir canlanma ivmesinin ortaya çıkması dahi mümkündür. FED’in önümüzdeki dönemde, büyük olasılıkla da Aralık ayında yapacağı düşünülen para politikası dönüşümünde ikinci seçeneği benimseyip yumuşak davranması herkesin yararına olacaktır. Daha önceleri bu bağlamda karamsar olan piyasaların son aylarda bu ikinci seçeneği fiyatlamaya başladığı gözleniyor. Aktörlerin iyimserleştiği, ileriye daha olumlu bakmaya başladıkları anlamına geliyor bu. FED’in bunun yeniden ters yöne dönmesine imkan vermeyeceği kanısındayım. 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ekonomi kıskaçta 20 Aralık 2018
Normalleşme mi? 06 Aralık 2018
Kur’u temizleme 25 Ekim 2018
Yeni bir durgunluk mu? 18 Ekim 2018
Zaman mı kazanıyoruz 11 Ekim 2018
Tedbir gerekirdi 04 Ekim 2018
2019 yılı kritik 13 Eylül 2018
Adını koymadan 06 Eylül 2018