Jeopolitik risk patladı

Taner BERKSOY
Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI tberksoy@pirireis.edu.tr

Seçimden sonra piyasaların sakin olduğunu yazdım. Bu sükunetin bir tür durağanlık görüntüsü ürettiğine işaret ettim. Şimdilik olumlu bir durum gibi görünse de bizim gibi her yanı riskle donanmış bir ekonomide bunun sürdürülebilir bir durum olmadığını söyledim. Siyasi risk de dahil bütün risk unsurlarının varlıklarını korudukları sürece en ufak bir olumsuzluğun bu tabloyu tersine çevirebileceği görülüyordu. Aynen de göründüğü gibi oldu. Süregelen risk unsurlarından “jeopolitik risk” olarak nitelenen risk patladı. Suruç’ta gerçekleşen terör saldırısı sakin gibi görünen tabloyu tersine çevirdi. 

Bu dönüşün etkileri hemen piyasalara yansıdı. Bütün finansal fiyatlar yukarıya doğru hareket etti. Borsada önemli bir düşüş kaydedildi. Tahvil faizleri yükseldi. Gösterge tahvilin faizi 9.78, 10 yıllık tahvilin bileşik faizi de 9.46 düzeyine çıktı. Türkiye ekonomisinin riskini ölçtüğü kabul edilen CDS primi de 211’den 219’a zıpladı. Bu satırlar yazılırken dolar kuru 2.72’nin üzerindeydi. Euro kuru yeniden 3.00’e yaklaşmıştı. Son yaşananlar risk algısının tek hamlede nasıl değişebileceği, kırılganlık meselesinin yeniden nasıl gündemin tepesine oturacağı konusunda adeta uygulamalı bir ders gibi oldu. 

Dış dengedeki olumlu gelişmeler, kamu bütçesinin yeniden fazla vermeye başlaması, siyasi tansiyonun düşmüş olması gibi nedenler ekonominin kırılganlığını azaltıyor diye düşünüyorduk. Yunanistan sorununun aşılması, İran ile anlaşmaya varılması gibi uluslararası gelişmelerin de bunu destekleyeceği kanısındaydık. Kırılganlıkla ilgili sorgulamalar geri plana kaymıştı. Jeopolitik risk, yani terör, tek hamlede bize ne kadar kırılgan olduğumuzu hatırlattı. Bu tür hareketlere karşı ekonominin hassasiyetinin aynen devam ettiğini gösterdi. 

Şimdi bu durumun ne kadar devam edeceği soruluyor. Aslında bu sorunun cevabı basit. Bizim karşı karşıya olduğumuz jeopolitik riskler dışarıdan, genellikle de güneyimizdeki gelişmelerden kaynaklanıyor. Bu gelişmeleri bütünüyle kontrol altında tutmamız söz konusu değil. Bunların bizim irademizle bütünüyle ortadan kaldırılması mümkün olmaz. Buna karşılık bu riskler yönetilebilir, içeriye yansımaları minimum düzeyde tutulabilir. Sanırım bu yönetme faslını beceremediğimiz ya da becermek istemediğimiz için jeopolitik risklere ardına kadar açık bir konumdayız. Bundan kaynaklanan yansımaları da bırakın minimum düzeyde tutmayı adeta abartılı ölçülerde yaşıyoruz. Bu nedenle söz konusu riskleri yönetmeyi istediğimiz ve bu yönde beceri kazandığımız noktaya kadar bu etkenden kaynaklanan kırılganlığımız ve bunun ekonomiye yansımaları devam edecek. Sorunun cevabı bu kadar basit. 

Kırılganlığın terörle bağlantısı biraz da insan hafızasının zafiyeti ile ilgili. Terörün yarattığı ortam, yaptığı hasar olay anında en ufak dokuya kadar hissediliyor, korku yaratıyor. Zaman içinde, yeni bir olay olmazsa, hafıza bu korkuyu arka plana itiyor. Sokaktaki insanın böyle davranıyor olmasını anlamak mümkün. Ama toplumu yönetmenin siyasi sorumluluğunu üstlenmiş olanların hafızalarının bu denli zafiyet içinde olması kabul edilebilir bir durum değil. Bu zafiyet devam ettiği müddetçe kırılganlığı geriletmek de mümkün olmaz kuşkusuz. 

Arkasında önemli bir ekonomik neden olmayan olaylarda ortaya çıkan kırılganlığın ekonomik göstergelere yansıması da buna benzer bir gelişme eğrisi izliyor. Jeopolitik risklerin realize olması bu türden gelişmeler. Olayın patladığı zaman diliminde piyasalar buna maksimum tepkiyi gösteriyor. Borsalar geriliyor. Oynaklık artıyor. Finansal fiyatlar yükseliyor. Risk primleri tavan yapıyor. Bütün bunlar kırılganlığı yattığı uykudan uyandırıyor. Biz bunu kırılganlığın arttığı şeklinde algılıyoruz. Aslında, ekonomide bu süreci besleyen yeni bozulmalar, dengesizlikler yoksa piyasalar da aynen sokaktaki insanın hafızası gibi davranıyor. Yeni bir gelişmeye kadar, bu olayı unutuyor. Oynaklık azalıyor, finansal fiyatlar geri dönüyor, borsalar toparlanıyor, risk primleri geriliyor. 

Bu süreç eskiye, normale dönüş olarak algılanıyor. Bu algı tam olarak doğru değil. Ne kadar eskiye dönülüyor gibi görünse de jeopolitik risklerdeki her canlanma finansal fiyatlar , risk algısı, risk primleri gibi değişkenlerin hareket deseninde bir tortu bırakıyor. Biz de şimdi buna benzer bir süreç yaşıyoruz. Hafıza devreye girdikçe bu son olay da bir tortu bırakarak arka plana kayacak. Ama her adımımız daha pahalı olacak. Önemli bir sosyal maliyettir bu. Sırf bu nedenle jeopolitik riskleri düzgün yönetmek gerekir diye düşünüyorum. 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ekonomi kıskaçta 20 Aralık 2018
Normalleşme mi? 06 Aralık 2018
Kur’u temizleme 25 Ekim 2018
Yeni bir durgunluk mu? 18 Ekim 2018
Zaman mı kazanıyoruz 11 Ekim 2018
Tedbir gerekirdi 04 Ekim 2018
2019 yılı kritik 13 Eylül 2018
Adını koymadan 06 Eylül 2018