Kafa karışıklığı arttı

Taner BERKSOY
Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI tberksoy@pirireis.edu.tr

Ekonomi kafa karışıklığını sever mi? Bana kalırsa sevmez. Risk iştahı yüksek spekülatörlere diyecek sözüm yok. Onlar bulanık havaları seviyor olabilirler. Daha doğrusu, bunların işi, herkesin kafası karışıkken kendi kafalarının açık tutmaktır. Ortalığı daha da bulanık hale getirip, spekülasyon kazançlarını arttırmaya çalışırlar. Bunun dışında iktisadi aktörler net ve açık kafalı olmayı, buna göre hesap yapmayı, uzun süreli pozisyonlar almayı  tercih ederler. Kafa karışmaya başlayınca bunlar da riskten kaçmaya başlarlar.

Peki, ekonomi yönetimi bu iki farklı aktör tipinden hangisini sever? Bana kalırsa bu sorunun doğru cevabı ekonomi yönetenlerin açık kafalı, risk duyarlılığı yüksek aktörleri sevdiği  şeklinde olmalıdır. Ekonomi yönetenler hiçbir zaman spekülasyon kışkırtıcısı aktörleri sevmez. Aklı başında yönetimler ortalığı bulanık hale getirip, kafaları karıştırarak risk duyarlığı yüksek aktörleri kaçırmak, meydanı risk iştahı yüksek oyunculara bırakmak istemez. Zira, yönetimin elinde mevcut olan iktisat politikası aletleri bu tür spekülatif ataklarla başa çıkmaya yetmez..

Dolayısıyla, siyasi iktidarların  kafaları karıştırıp, yeni riskler üretmekten çok, ekonominin içinde üreyen riskleri kontrol altında alıp, mümkünse ortadan kaldırması gerektiği söylenebilir.

Bunlar soyut lafazanlık, işe yaramaz diyenleriniz olabilir. Peki, meseleyi  somut planda tartışalım. Bir süredir Türkiye’de mevcut riskleri kontrol altında tutmaya çalışmaktan çok yeni riskler üretmekte özensiz davrandığı izlenimini veren bir  yönetim anlayışı sergileniyor. Bunu artık uçan kuşlar bile biliyor. Bu anlayış ekonominin olağan risklerini pekiştiriyor,  kafaları daha da  karıştırıyor. Sonuçta  risk iştahı köreliyor, aktörler emin pozisyonlara kaçıyorlar. Ortalık spekülatörlere kalıyor. Bunların en ufak adımı mali kesim fiyatlarında orantısız hareketler yaratıyor. Orantısız fiyat hareketleri yeni korkular üretiyor. Fiyatlar daha da yükseliyor. Süreç devam edip gidiyor.

Nereden mi biliyorum? Bir çok gelişme bunu gösteriyor. En yenisine işaret edeyim.  Geçen yılın ilkbaharında başlayan hareketler risk algısını yükseltti. Bu hemen döviz fiyatına yansıdı.  Yönetimin taviz vermemek adına sürdürdüğü otoriter yaklaşım kısa sürede sakinleştirilmesi mümkün olabilecek gerilimi uzattı. Üstelik bu, küresel planda parasal daralmanın başlayacağının ilan edildiği günlerde yapıldı. Kafalar karıştı. Korku arttı. Mali fiyatlarda  oynaklık  yükseldi. Döviz kuru zıpladı gitti. Spekülatörlere gün doğdu.

Bu süreç sakinleşecek gibi olunca bu kez siyasi iktidarın içinde bir parçalanma oldu. Bana kalırsa örtük biçimde sürdürülen bir koalisyon bozuldu. İktidar bunu paralel devlet olarak tanımladı. Adı ne olursa olsun bu  kopma zaten kendi başına riski arttıran bir gelişmeydi. Siyasi iktidar  ortalığı  ayağa kaldırdı. Çok uzun süredir duymadığımız “devlet krizi” lafını yeniden duyar olduk. Zaten karışık kafalar iyice karıştı. Korku tavan yaptı. “Evli evine köylü köyüne” süreci devreye girdi. Spekülatörlere gün doğdu.

Bu süreçte spekülatörlerin  iki zorlama yaptıkları söylenebilir.  Faizin yükseltilmesi için baskı yapılmaya başlandı. Bir.  Bunu doğrulamak için döviz fiyatını yükseltecek pozisyonlara kayıldı. Bu da iki. Ekonomi yönetimi bu iki girişimi de benimsemediğini, mevcut politikalarının değiştirmekten yana olmadığını belli eden söylem ve eylemelerde bulundu. Hatırlayacaksınız, ben de işin doğrusunun bu olduğunu söyledim. içeriden ve dışarıdan risk algısını besleyen gelişmeler olduğu müddetçe  faizi yükseltmenin  bir sonuç vermeyeceğine vurgu yaptım. Böyle bir duruş güven vererek risk algısını olumlu etkileyecek,  spekülatörlerin oyun alanını da daraltarak maksada hizmet edecekti.

Peki,  ekonomi yönetimi ne yaptı? Tamam, faizi yükseltmedi. Ama, çaktırmadan yükseltme yaparak, belirsizliği arttıracak, kafaları hepten karıştıracak bir uygulamayı da devreye soktu. Faiz koridorunun üst sınırının aynı kalacağını ama ek sıkılaştırma günlerinde bunun yüksek faizden yapılacağını ilan etti. Bunun güveni arttıran, sakinleştiren bir girişim olacağını söylemek mümkün mü?  Yeni politikanın spekülasyonla  işi olmayan, riskten kaçan, hesapla pozisyon alan, girdiği pozisyonda görece uzun süre kalmayı yeğleyen  aktörlerin derdine deva olacağını söylenebilir mi? Soruları kendinize sorun ve cevaplayın.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ekonomi kıskaçta 20 Aralık 2018
Normalleşme mi? 06 Aralık 2018
Kur’u temizleme 25 Ekim 2018
Yeni bir durgunluk mu? 18 Ekim 2018
Zaman mı kazanıyoruz 11 Ekim 2018
Tedbir gerekirdi 04 Ekim 2018
2019 yılı kritik 13 Eylül 2018
Adını koymadan 06 Eylül 2018