Türkiye'de referandum sonuçlarını sandığa gitmeyenler belirliyor

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

16 Nisan referandumuna katılım oranı yaklaşık yüzde 85 olarak gerçekleşti. Yurtiçinde 55 milyonun biraz üstünde seçmen vardı, bu seçmenlerin 47 milyon kadarı oy kullandı. Yaklaşık 9 milyon seçmen sandığa gitmedi.

Referandumda çıkan evet ve hayır oyları arasında yurtiçi oylar bazında 1.1 milyon, yurtdışında kullanılanlar da dahil toplamda ise 1.4 milyon kadar fark var.
Ama kullanılmayan oy, biraz önce belirttik 9 milyona yakın.

Bu çok büyük bir sayı. Her 100 seçmenden 15'i sandığa gitmeye gerek duymamış. İster evet diyecek olsun, ister hayır; ülkenin geleceğine şekil verilecek, çok köklü değişiklikler yapılacak bir referandum ve yaklaşık 9 milyon kişi oy kullanmıyor.

Evet savunucularının sistem değişikliği, hayır savunucularının rejim değişikliği olarak gördükleri önemde bir düzenleme söz konusu, ama gel gör ki 9 milyon seçmen sandığa gitmeye gerek bile duymuyor.

Referandumda sonuç 1.4 milyon oyla belirlenmiş, 9 milyon kişi ise ya evinde oturmuş, ya pikniğe gitmiş! Veya bilmediğimiz, tahmin edemediğimiz çok önemli işleri vardı. Tabi ki sandığa haklı gerekçelerle gidemeyenleri ayrı tutuyoruz.

Referandumda farkı oluşturan 1.4 milyon kişinin yarısı evet değil de hayır demiş olsaydı, oylar başa baş çıkar, hatta denge 700 bin-700 bin değil de, hayır lehine 800 bin-600 bin olsaydı sonuç tümüyle değişirdi, denilebilir. Aslında bunlar gereksiz varsayımlardır.

Ne oy vermiş olursa olsun sandığa gidene saygı duymak gerekir. Saygıyı hak etmeyenler, sandığa gitmeye gerek duymayanlardır, ki onların sayısı da sonucu tümüyle değiştirecek boyuttadır.

Sandığa gitmeyenler hayır eğilimli seçmenlerse anayasa değişikliğinin kabul edilmesinde baş sorumlu sayılırlar. Oy kullanmayanlar ağırlıkla evet eğilimli seçmenlerse, onlar da farkın daha büyük olmasına katkıda bulunma fırsatını kaçırmışlardır.

Yine de gelişme olumlu yönde

16 Nisan referandumunda 9 milyon kişi sandığa gitmemiş, geleceklerine ilişkin olarak kendilerine sunulan "söz söyleme" olanağını kullanmaya gerek duymamışlardır ama, bu sayı önceki iki referanduma göre kayda değer ölçüde azalmıştır. Bu, bardağın dolu tarafıdır.

Türkiye şimdiye kadar pazar günkü de dahil yedi referandum yaptı. 1961 anayasa referandumuna katılma oranı yüzde 81 oldu. 1982 anayasası için yapılan referanduma yüzde 91.3 oranında bir katılım gerçekleşti.

1987 yılındaki siyasi yasakların kaldırılması referandumunda katılım rekoru kırıldı. Bu referanduma yüzde 93.6 oranında bir katılım sağlandı.

1988'de yerel seçimlerin bir yıl erkene alınması amacıyla gidilen referanduma katılım oranı yüzde 88.8 oldu.

Sonraki iki referanduma katılım oranının çok hızlı bir gerileme kaydettiği gözlendi. Üstelik 2007 referandumu köklü bir değişiklik öngörmekteydi. Bu referandumla cumhurbaşkanının halk tarafından seçilip seçilmemesi karara bağlanacaktı. Ancak katılım yalnızca yüzde 67.5 oldu. 2007 referandumu Türkiye'nin en önemli referandumlarından biriydi, ne var ki her üç kişiden biri sandığa gitmemiş ve sandığa gitmeye gerek duymayanların sayısı 14 milyona yaklaşmıştı. Öyle bir tuhaflık vardı ki, "Cumhurbaşkanını ben seçeyim" diye düşünen de gitmemişti sandığa, "Bu da nereden çıkıyor, Meclis seçmeye devam etsin" diyen de... Tam 13 milyon 871 bin kişi bu referanduma kayıtsız kalmıştı.

2010'a geldik, bu kez kısaca yüksek yargının yeniden yapılandırılması olarak özetlenebilecek paket için anayasa değişikliği referandumuna gidildi. Katılım, yüzde 73.7 ile yine düşük sayılırdı. Oy kullanmayanların sayısı 13 milyon 683 bin kişiyi bulmuştu.

Yüzde 85 kötünün iyisi...

2007 ve 2010 referandumlarındaki katılım oranıyla ve o referandumlarda oy kullanmayanların sayısıyla kıyaslandığında hiç kuşku yok ki pazar günkü görünüm gayet iyi.

Ne var ki parlamenter sistemden çok daha farklı bir sisteme geçilirken daha duyarlı olunması beklenirdi.

İnsan merak ediyor; 16 Nisan pazar günü bu 9 milyona yakın seçmen sonuçları izlerken ne düşünmüştür...

Hayır demeye meyilli olanlar herhalde "Keşke oy verseydim de sonuç farklı çıksaydı" diye hayıflanmıştır, evet demeye meyilli olanlar ise aradaki makas kapandıkça oy kullanmadıkları için kendilerine kızarak herhalde soğuk terler dökmüşlerdir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar