Varlık fonu dinamikleri nelerdir? Global örnekler

Şant MANUKYAN
Şant MANUKYAN Ekofobi dunyaweb@dunya.com

Kurduğumuz varlık fonu konusu çok yoğun olarak tartışılıyor olmasına rağmen yurtdışı örnekleri konusunda yapılan tartışmaların biraz yetersiz kaldığını düşünüyorum. Tek bir yazıda konuya detaylı olarak değinmek zor olacağından sadece ana dinamikler konusuna değineceğim. Asya ülkeleri örneğine baktığımızda bu ülkelerin, özellikle krizinde doğrudan rol almak durumunda kalanlar, Asya krizi ile beraber büyüme stratejilerini değiştirme kararı aldıklarını görürüz. Daha önce paralarını büyük ölçüde dolara bağlamış olan bu ülkeler kriz sırasında ciddi anlamda rezerv ihtiyacı duyduklarından yeni stratejilerini rezervlerini büyütecek şekilde dizayn ettiler. Bu stratejinin en abartılı diyebileceğimiz örneği Çin’dir. Ancak gereğinden fazla rezerv yanında bazı sorunları da getirir. Örneğin para politikasının uygulanmasında zorluklar artar, etkinliği azalır, rezervlerin getirisi düşük ABD tahvilleri gibi yatırımlarda değerlendirilmesi homurtulara neden olur vb. Bu noktada varlık fonları devreye alındı. İkinci dinamik ise Hollanda Hastalığı adı verilen ekonomik sorunla başa çıkma isteğidir. Hollanda Hastalığı yoğun emtia (ama emtia olması şart değildir) rezervlerine sahip ülkelerin bir anda zenginleşmesi neticesine diğer sektörlerin göz ardı edilmesi ile ortaya çıkar. Norveç gibi ülkeler (S. Arabistan da yeni yeni durumun ciddiyetini fark edip önlem almaya başladı) bu soruna karşı tek bir sektörden kaynaklanan gelirin bir kısmını bir fona aktardıktan sonra alternatif endüstrilerin gelişimine harcamaya başladı. Üçüncü bir dinamik ise, ikincisine benzer şekilde, ekonominin sağlıklı büyümesi ve bazı alanlarda atılım yapılmasını hedefler. Büyümede rol alan aktörler bellidir. İş gücü, sermaye, toprak ve bunlardan faydalanacak, fikirler geliştirecek, risk alacak bir girişimci sınıf. Ancak yeni kalkınmakta olan bir ülkeyseniz özellikle teknoloji veya sermaye konularında bazı büyük eksiklikler söz konusu olabilir. İşte bu noktada varlık fonları devreye girer ve gelişmiş ülkelerin şirketlerine yatırım yapar, satın alarak veya ortaklıklar kurarak know-how transferi sağlamak hedeflenir. Altyapı projeleri fonların. Böylece gelecekteki büyüme oranları yukarı çekilir. Son bir etken ise demografidir. Bugün geniş bir genç nüfus gelecekte sosyal güvenlik ağına ihtiyaç duyacak geniş bir emekli nüfusu demektir. En doğru örnek olmasa da en çarpıcı örnek Japon GPIF’dir. Veya bugün petrolden kaynaklanan gelirden gelecek nesillerin de faydalanmasını sağlamak hedeflenir. Kısacası bir varlık fonu bazen ülkelerin ekonomik stratejisinin kaçınılmaz bir sonucu olarak ortaya çıkar bazen stratejinin bir parçasıdır bazen de demografik gerçekler gibi daha temel bir gerekçeye dayanır. Günümüzde finans piyasasının bu önemli aktörlerinin 2008 krizi sırasında sistemik risk yaratan bankaların kurtarılmasında da önemli rol aldığını gördük.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Dijital Paraya Geçiş 27 Eylül 2019
ECB’nin alternatifleri 26 Temmuz 2019