Yoksa siz hala kurun ekonomik nedenlerle mi arttığını sanıyorsunuz

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Ekonomi yönetimiyle dövizin artışı konusunda neredeyse aynı görüşleri dile getiriyoruz. Ekonomi yönetimi kur artışı konusunda özetle "Bu artış ekonomik nedenlere dayanmamaktadır" diyor.

Biz de aynı görüşteyiz: "Kur artışı ekonomik olmaktan çoktan çıkmıştır, bu artış tümüyle siyasi gelişmelerin bir sonucudur."

Ekonomi yönetimi bir ölçüde haklı. Dövizde böylesine hızlı artışı gerektiren bir ekonomik gerekçe bulmak pek kolay değil. Var elbette bazı gerekçeler ama bu gerekçeler Türk parasının böylesine kısa dönemde bu ölçüde değer yitirmesini açıklamaktan uzak. Daha şunun şurasında yılbaşında 3.53 olan dolar kurunun 3.90'a dayanmasını izah edebilmek zor.

Ama ortada bir de rakamsal gerçekler var işte. Dolar 3.53'ten 3.90'a kadar uzandı, sonra bir miktar geriledi. Bugün 3.90'ı yeniden görmeyeceğimizin, hatta dün itibariyle bu yazı tamamlandıktan sonra 3.90'ı görmediğimizin ya da bugün söz konusu düzeyi aşmayacağımızın garantisi var mı? Yok!

Artık tahmin yapılamıyor. "Yok canım, o kadar da olmaz" denilen düzeyler öyle kolay aşılıyor ki...
Kurun ucu açıktır artık. Nerede duracağını kestirebilmek de mümkün değildir.

Sorun ekonomik değil, siyasi

Kur artıyor, Merkez Bankası da buna karşı önlem almaya çalışıyor. Son örnek, önceki günkü karar, piyasaya 1.5 milyar dolarlık bir likidite olanağı sağlandı. Ama delik çok büyük, bu kadar küçük yamayla kapanmıyor bir türlü.

Önümüzdeki Para Politikası Kurulu'nda nasıl bir karar alınacağı merak ediliyor. Kimi çevreler diyor ki Merkez Bankası faiz artırmak zorunda. İyi de kolay mı Merkez Bankası'nın faiz artırması. Bakmayın siz bazı siyasilerin "Faiz konusu Merkez Bankası'nın inisiyatifindedir" demelerine. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu konudaki görüşü belli.

Kaldı ki bu kez "kur artışına çare olacak ölçüde bir faiz artışı" yapılacaksa bu herhalde öyle 0.25 puan ya da 0.50 puan olmayacaktır. Çok yüksek oranda bir faiz artışı gerekir.

Varsayalım bu da yapıldı, yapılabildi. Acaba işe yarar mı, bu faiz artışı kurdaki hızlı tırmanışı frenleyebilir mi?

Biz, nedeni ekonomik olmaktan büyük ölçüde çıkmış bir soruna ekonomik önlemlerle çare bulabilir miyiz, asıl soru budur.

Anayasa değişikliği ve oylamanın şekli

Türkiye günlerdir Anayasa değişikliği tartışmasıyla yatıp kalkıyor. Gerçi Türkiye bu konuyla ne ölçüde ilgili, o da tartışılır; çünkü vatandaşın değişiklikler konusunda pek bilgisi de yok ya...

Anayasada yapılmak istenen değişikliklerin tartışma götürecek çok yönü var. Haydi geçtik içerik tartışmasını, Meclisteki "gizli" oylama bile tek başına tartışma konusu olacak bir konu.

Ülkenin temel yasası, hem de çok önemli yönleriyle değişiyor; değiştirilmek istenen bu temel yasanın bir amir hükmü var, "milletvekillerinin gizli oy kullanmaları" gerekiyor, buna uymadığını büyük bir övünçle ilan eden milletvekillerinden geçilmiyor. Hatta bir bakan, oyunu göstererek kullandığı için kendisini "Suç işliyorsunuz sayın bakan" diye uyaran bir muhalefet partisi milletvekiline argo bir ifade de ekleyerek "Sana ne" diyebiliyor.

Ülkenin temel yasası değişiyor, hem de ne değişme... Ama ne doğru dürüst bir tartışma ortamı var, ne doğru dürüst bir bilgilendirme... Ve daha da acısı bu temel yasa için gereken oylama gerektiği gibi yapılmıyor.

Anayasasını bu şekilde değiştirmeye kalkışan bir ülkede dolar kuru da artar, başka bir dizi ekonomik olumsuzluk da yaşanır, bunlara şaşmamak gerektiğini artık öğrenmek durumundayız.

"Kur artışının kalıcı etkisi olmaz"

Döviz kurlarının baş döndüren artışı karşısında ekonomi yönetiminden ne gibi değerlendirmeler geldi, gelin onları da bir hatırlayalım:

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, dövizdeki artışın ekonominin şartlarından değil manipülasyonlardan kaynaklandığını belirterek "Bunların durdurulacağına, dövizin normal seviyesine geleceğine inanıyorum. Eğer ekonominin şartlarından kaynaklı bir sonuç olsaydı işimiz zordu" dedi.

Başbakan Yardımcısı Canikli, kurdaki hareketlenmenin enflasyon üstündeki etkisinin minimum seviyede olacağını savunarak, "Kurdaki yükseliş veya talep azalması nedeniyle nakit girişlerinde sıkıntı yaşayan hiçbir firma batmayacaktır; batmasına müsaade etmeyeceğiz" görüşünü dile getirdi. Türkiye'nin bugün önceki yıllarla karşılaştırılmayacak kadar düşük bir dolarizasyon seviyesinde olduğunu belirten Canikli, "Vatandan döviz talep etmiyor, piyasaya döviz sağlayıcı olarak katkı veriyor" diye konuştu.

Ekonomi Bakanı Zeybekci, "Döviz kuru, cari açıktan, istihdamdan, büyümeden ya da enflasyondan daha önemli değil. Bu göstergelerin ekonomiye kalıcı etkisi olur, ama kur artışının kalıcı etkisi olmaz, geçicidir" görüşünü dile getirdi.

Gümrük ve Ticaret Bakanı Tüfenkci, dolar artışıyla ilgili olarak "Bunun çeşitli nedenleri, yurtiçi ve yurtdışı kaynaklı nedenleri var. Özellikle yurtdışı bağlantılı olarak döviz üzerinden bir takım yaptırımlara veya oyunlara yönelik hareketler olduğunu gözlemleyebiliyoruz" dedi ve ekledi: "Dünya piyasalarından ve Türkiye'nin şartlarından öte manipüle edilme noktasında bir takım girişimler olduğunu zaten görüyoruz."

Cumhurbaşkanı Başdanışmanlarından Bülent Gedikli "Hedefin yeni Anayasa görüşmeleri sonrası referanduma giderken ülke ekonomisini darboğaza sokmak olduğu aşikar" diye konuştu.

Bir diğer Başdanışman Cemil Ertem de aynı konuya dikkat çekti. Ertem, "Döviz talebi çok sığ, spekülatif amaçlı ve yurtdışı kaynaklı. Tam da Türkiye'nin Anayasa değişikliğini görüşmeye başladığı zaman başlıyor. TL'yi hızlı bir şekilde değersizleştirme operasyonu yapılıyor. Bu komplo teorisi falan değildir. Çok açık bir gerçektir" görüşünü dile getirdi.

Şu sorulara bir yanıt verilse...

Ekonomi yönetimi kurdaki bu hızlı artışın ekonomik gerekçelerle izah edilemeyeceğini dile getirirken büyük ölçüde haklıdır. Ama bu artış için gerekçe olarak ileri sürülen "Birileri manipülasyon yapıyor" gibi görüşlerin geçerliliği de artık sorgulanmalıdır.

Artık sürekli Türkiye üstüne oyun oynandığını söyleyenlerden birileri çıkıp açık açık şu sorulara yanıt verse de gerçeği öğrenebilsek ne güzel olur:

"Hangi ülke, şirket, fon, banka ya da her neyse, hangi gerekçeyle, hangi yolla, hangi araçları kullanarak ve ne elde etmeyi umarak Türk parasının değerinin düşük kalmasını sağlamaya çalışmaktadır?

Varsayalım bunun için yoğun çaba harcayan birileri vardır ve Türkiye bunların kim olduğunu da bilmektedir. Onlarla mücadelede elimizde hiç mi araç yoktur ki hep yenik durumdayız?

Kuru böylesine artıran döviz talebinin aslında çok sığ bir talep olduğu dile getirilmektedir. Şu durumda nasıl oluyor da bu kadar sığ bir talep varken bile döviz kuru böylesine artmaktadır?

Döviz talebi sığ değil de çok fazla olsaydı, halimiz ne olurdu, örneğin dolar nereye giderdi?"

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar