Merkez Bankası ne yapmalı ya da ne yapar?

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Merkez Bankası'nın bugünkü Para Politikası Kurulu toplantısında alacağı faiz kararı her ne kadar teknik bir karar gibi görünüyorsa da, aslında Türkiye açısından önemli bir adım atılmış olacak. Ya ekonominin gereklerine göre hareket etmeyi tercih edeceğiz ya da ekonomiyi kendi düşüncelerimize uydurma çabası içine daha da belirgin bir şekilde gireceğiz. 

Merkez Bankası bir yıl boyunca yüzde 10.75 düzeyinde sabit tuttuğu gecelik borç verme faiz oranını bu yıl mart ayında düşürmeye başladı. Borç verme faizi martta yüzde 10.50'ye, nisanda yüzde 10'a çekildi. 

Piyasayı fonlamada bir başka araç da haftalık repo ihaleleri. Bu fonlamada faiz geçen yılın şubatından beri yüzde 7.50 düzeyinde sabit. 

Gecelik borç verme faizi ile haftalık repo ihale faizinin miktarla bağlantılı olarak ortalamasını gösteren fonlama maliyeti ise doğaldır ki dalgalı bir seyir izliyor ve son olarak geçen hafta sonunda yüzde 8.49'a indi. Bu oran, şubat ayında yüzde 9.13 düzeyindeydi, yani üç ayda yarım puandan fazla bir düşüş gerçekleşti. 

Asıl bakılması gereken de zaten bu faiz. Merkez Bankası fonlama faizinin tavanı olan gecelik borç verme faizini bugünkü toplantıda hiç değiştirmese bile ortalama fonlama maliyetini aşağı çekebilir. Ya da tersi de mümkün; gecelik borç verme faizi örneğin bir puan düşürülüp yüzde 9'a indirilse bile fonlama maliyeti son düzey olan yüzde 8.49'un üstüne çıkarılabilir. 

Dolayısıyla gecelik borç verme faizinin düzeyine takılı kalmak pek de anlamlı değil. Asıl olan fonlama maliyeti. 

Üç olasılık 

Merkez Bankası'nın bugünkü toplantıda nasıl bir karar alması beklenmeli, bunun üstünde kafa yoruluyor. Bir kere faizde değişiklik olacaksa bile bunun yalnızca gecelik borç verme faizinde olacağı konusunda hemen herkes görüş birliği içinde. Haftalık repo faiz oranında değişikliğe gidileceğini bekleyen pek yok. 

Gecelik borç verme faiz oranındaki değişiklikle ilgili olarak ise üç olasılıktan söz ediliyor. Ya faiz oranı sabit bırakılacak ya çeyrek puan indirilecek ya da yarım puan. 

"Başka olasılık mı kaldı ki" diyenler çıkabilir. Olmaz mı! Örneğin faizde artırıma gidilebilir. Gidilebilir de, bu koşullarda mümkün mü, tabii ki değil. 

Daha ağır basan olasılık faiz indiriminin yarım puandan yüksek tutulmasıdır. Hükümet çevrelerinden, özellikle de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın danışmanlarından bu yönde telkini geride bırakan açık söylemler duymaktayız. Dolayısıyla faizin bugün yarım puanın üstünde düşürülmesi pek hayra alamet gelişme olmayacaksa da pek şaşırtıcı da olmayacaktır. 

Ağırlıklı görüş Merkez Bankası'nın faizin üst bandını yarım puan aşağı çekerek yüzde 9.50'ye indireceği yönündedir. Bu durumda haftalık repo faiz oranı da yüzde 7.50 olduğu için (bu oranın değişmeyeceği varsayımına göre) ortalama fonlama maliyeti de yüzde 8.49 ile tam orta noktada oluşmuş olacaktır. 

Merkez de "Enflasyon yok" derse 

Son dönemde bazı kesimlerin Merkez Bankası'nın faizi daha yüksek oranda düşürmesi gerektiği yolunda sesleri daha gür çıkmaya başladı, bunu izliyoruz. Bu görüşü savunanlara göre "yüksek enfl asyon artık Türkiye için sorun olmaktan çıktı". 

Acaba öyle mi? Birincisi, yıllık enflasyonu nisan sonunda yüzde 6.57'ye indirdik indirmesine ama mayısla birlikte yıllık oranın muhtemelen az da olsa yeniden yükseldiğini göreceğiz. Bu küçük yükselmenin önemli olmadığını varsayalım, kabul edelim. Nisan sonundaki genel oran yüzde 6.57 olmakla birlikte çekirdek enfl asyon hala yüzde 9'larda geziyor, onu ne yapacağız... 

Dolayısıyla enflasyonun Türkiye'nin gündeminden çıktığını söylemek fazla acelecilik olur, hele hele yüklü bir faiz indiriminden sonra fırlayacak kurlarla bugünkü enflasyon da çok aranır hale gelebilir. Umalım Merkez Bankası da "Enfl asyon artık sorun olmaktan çıktı" görüşünü taşımıyordur.

catsdsvvddvsdsvdvs.jpg

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar