Ne kadar sevinelim

Taner BERKSOY
Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI tberksoy@pirireis.edu.tr

Ekonomiden bize ulaşan haber akışı genellikle iç karartıcı nitelikte. Muhatap olduğumuz iktisadi haberler çoğunlukla ekonomideki sıkıntılara işaret ediyor. Sıkıntılar bize dönük algıyı tersine çeviriyor. Fiyatlar ve miktarlarda bozulmalar oluyor. Çok geriye gitmemize gerek yok. Son sıralarda gözlenen bazı eğilimleri gözden geçirmek yeter. Örneğin bize ulaşan haberler bir süredir büyüyemediğimizi, potansiyelimizin altında kalan bir üretim ivmesine takılıp kaldığımız gösteriyor. Yılın ikinci çeyreğinde biraz hızlandığımızı gösteren haberlerin ardından bu günlerde üçüncü çeyrek performansının yeniden bozulduğu haberleri geliyor. 

Bize ulaşan aylık haberler de var. Şimdilerde bunlar da pek iç açıcı değil. Örneğin, son haberler bize enflasyonun hızlandığını, giderek yüksek düzeyde bir katılık kazandığını söylüyor. Aynı şekilde işsizlik de yüksek düzeye takılıp kalmış gibi bir görüntü veriyor. Özellikle genç işsizliğinin düzeyi kaygı verici boyutlar taşıyor. İktisadi haberlerin en belalısı günlük haberler. Bunlar daha çok fiyatlarla bağlantılı gelişmeleri bize aktarıyor. Faiz oranları, döviz kurları, sermaye piyasasındaki gelişmeler, kıymetli madenlerdeki fiyat oynaşmaları vb. gibi ekonominin günlük dinamiğini yansıtan bilgileri öğreniyoruz bu haberlerden. Malum bu sıralarda söz konusu günlük haberlerin tekmili iyi moral bozucu eğilimleri iletiyor bize. Faiz ve kurların yönü yukarıya dönmüş, hisse senedi ve tahvil fiyatları nerdeyse çökmüş, risk primimiz ise tavan yapmış gibi bir görüntü var ortada. Kısacası, ekonomiden gelen haberler genellikle olumlu değil. Bunlara başkaları da eklenebilir. Sonuçta, moraller bozuluyor, karar ufku daralıyor. 

İçimizi kararttın, hiç mi iyi haber, iyi bir gelişme yok dediğinizi duyar gibiyim. Var kuşkusuz. Örneğin dış ticaret ve dış dengeden gelen haberler epeydir iyi. Dış ticaret açığımız daralıyor, cari açığımız küçülüyor. Bu bağlamda son bilgiler hafta başında yansıdı bize. Buna göre ağustos ayında dış ticaret açığı çarpıcı bir boyutta daralmış. Geçen yılın aynı ayında 8.1 milyar dolar, bu yılın temmuz ayında ise 7.1 milyar dolar olarak ölçülen dış ticaret açığı ağustos ayında 4.9 milyar dolara gerilemiş. Ocak-Ağustos dönemi verileri ise 2014 yılında 54.4 milyar dolar olan dış ticaret açığının bu yılın aynı döneminde 45.2 milyar dolara düştüğünü gösteriyor. Genelde karamsarlık aşılayan iktisadi gelişmelerimiz içinde bu gelişme adeta parlak bir ışık gibi görünüyor. Dış ödeme açıklarının bizim kadim sorumuz olduğunu, krizleri genellikle bu kanaldan davet ettiğimizi düşünecek olursak, dış ticaret açığındaki bu gerilemeyi fevkalade sevindirici bir gelişme olarak nitelemek durumundayız. 

Peki ne kadar sevinmeliyiz? Canınızı sıkmak istemem ama bu noktada bir uyarı yapmak zorundayım. Tamam, dış ticaret açığında hacimli bir gerileme var. Tamam, işlerin pek de iyi gitmediği bir dönemde bu bizi epeyce rahatlatıyor. Ama bu kalıcı, ileriye taşınabilecek, uzun döneme damga vurabilecek yani ekonominin derdine köklü çözüm getirecek bir gelişme değil. Tersine, ticaretin iki tarafına da egemen olan eğilimler arızi gelişmelerden kaynaklanıyor. Bu nedenle de dış ticaret açığındaki sevindirici gelişme sürdürülebilir nitelikte değil. 

Hem ihracatımıza hem de ithalatımıza yıl boyu hakim olan eğilim negatif. Yani dış ticaretimizin iki kalemi de geriliyor. Bazı aylarda bu durum değişiyor ama genelde ithalattaki gerileme eğilimi daha büyük. Dış ticaret açığındaki hızlı daralma buradan kaynaklanıyor. Dış ticaret açığında esas sevindirici küçülme ekonomi büyürken ithalatın yavaşlayıp ihracatın hızlanması durumunda ortaya çıkar. Büyüyen üretim sürecinde ithalat ikame edilirken dışarıya satılan mal hacminin büyüdüğü anlamına gelir bu. Kendi üretim sürecinizden kaynaklanan bu süreç ekonomiye damga vuracak, ileriye taşınabilir nitelikte bir gelişmedir. Sürdürülebilir olan da budur. 

Dikkat ederseniz bizim son dönem ticaret performansımızda bunun adeta tersi bir durum var. Örneğin, açığın daralması sürecinde ihracat artmıyor, yavaşlıyor, daralıyor. Bunun nedenleri de bizden çok dışarıda. İthalat da daralıyor. Bunun düşen enerji fiyatları gibi önemli bir nedeni dışarıdan geliyor. Ama ekonominin büyüyemiyor olması da ithalatı baskılıyor. Gördüğünüz gibi dış ticaretin her iki kalemini de hareket ettiren etkenler ekonominin kendi üretim sürecinden kaynaklanan etkenler değil. Üstelik bu etkenler arızi nitelikte. 

Tamam, genelde karanlık olan ekonomi ikliminde dış ticaret açığının gerilemesi aydınlık bir haberdir. Bunun ne kadar sevindirici olduğuna da artık siz karar verin. 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ekonomi kıskaçta 20 Aralık 2018
Normalleşme mi? 06 Aralık 2018
Kur’u temizleme 25 Ekim 2018
Yeni bir durgunluk mu? 18 Ekim 2018
Zaman mı kazanıyoruz 11 Ekim 2018
Tedbir gerekirdi 04 Ekim 2018
2019 yılı kritik 13 Eylül 2018
Adını koymadan 06 Eylül 2018