Piyasalar nereye koşuyor!

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN dunyaweb@dunya.com

 

Altın ve petrol başta olmak üzere emtia piyasalarında yükselen fiyat oynaklığı ve işlem hacmi istikrarsızlığı yavaş da olsa sermaye piyasalarını da aynı yönde etkilemeye başladı. Durum böyle olunca belirsizlik ve kırılganlık yeniden yükseliş yönünde bir eğilim sergilemeye başladı. Kur savaşlarının alevlenmesi, merkez bankalarının parasal genişlemenin devamına ilişkin koşulları ve bunların sistemi oluşturan kurumsal yapı tarafından algılanışı bu tablonun oluşmasında etkili oldu.
Başta yatırım bankaları olmak üzere mali yapı parasal genişlemenin devamını zorunlu görüyor. Aksi takdirde riskten kaçınma eğiliminin güçleneceğini, menkul ve gayrimenkul şeklindeki varlık değerlerinin çökeceğini ve bilançoların tarumar olacağını, son beş yılda yaşanandan çok daha kapsamlı bir kurtarma operasyonuna gereksinim duyulacağını ve büyüyen güvensizlik nedeniyle kontrolün tümü ile kaybedileceğini biliyor. Bu nedenle emtia fiyatlarını gerileterek enflasyon baskısını hafifletmenin, küresel beklentileri bu ihtiyaca göre yönlendirmenin hayati önemde olduğunu düşünüyor. Sürdürülebilir olmadığı bilincine rağmen fiyat eğilimlerini menkul-gayrimenkul şeklindeki varlık fiyatları lehine ve emtialar aleyhine olması için ne gerekirse yapıyor; gittiği yere kadar böyle devam etmeye çalışıyor; sorunların ağırlaşmasını görmezden geliyor ve herkesin de böyle yapmasını nafile bir çaba ile mümkün kılmaya çalışıyor. Fakat gelişmekte olanların da durgunlaşmaya başlaması ile alevlenen kur savaşları ve sorunları hızla ağırlaştıran sürdürülebilir olmayan eğilimler hareket yeteneklerini ve başarı şanslarını sınırlıyor.
Başta Federel Reserve olmak üzere merkez bankalarının çelişkili söylemleri yukarıda özetlemeye çalıştığımız temel gerçeği sürekli olarak hatırlatıyor, kafalarına vuruyor. Parasal genişleme ve faizlerin düşük kalmasını istiyorlar ise görevleri belli ve başarısızlığın bedeli çok ağır!.. Onlar da yeni hikayelerle destekli yapay eğilimleri canlandırmak adına her yolu deniyorlar. 2008 yılındaki küresel kredi kriz sonrasındaki beş yıldır bu çerçevede gün kurtarılıyor. Fakat artık getiriler çöktüğü ve riskler anormal düzeylere fırladığı, kur savaşlarının etki alanı genişlediği, durgunluğun etki alanı gelişmekte olanları da kapsayacak şekilde büyüdüğü için imkânsızı zorlamak durumunda kalıyorlar. Finansal getirilerdeki çöküşe paralel rekabet koşullarının olumsuzlaştığı ve zorunlu ihtiyaçlarını karşılamayan insan sayısındaki geometrik artışı görmek istemiyor; nisbi fiyat hareketlerinin zorunlu ihtiyaç maddeleri aleyhine olmasının imkânsızlığını hazmedemiyorlar.
Orta vadede ya menkul-gayrimenkul şeklindeki varlık fiyatları çökecek ya da emtia fiyatları ile birlikte enflasyon baskısı yükselecek. Her iki olasılıkta da durgunluk yerini bunalıma bırakacak. Siyaseti ve merkez bankası ile sistemi oluşturan tüm kurumsal yapının figüranlaştığı ve senaryoyu değiştiremediği böyle bir gidiş herhalde olumlu bir gelecek vaat etmiyor. Sorunları ağırlaştırmanın olumsuz enerjileri yıkıcı olabilecek şekilde biriktirmenin çok ciddi maliyetleri olacak ve kimsenin hesabı tutmayacak..

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar