QECB kararı

Şant Manukyan

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Maalesef bu yazıyı yazdığım sırada ECB kararı açıklanmamıştı. Bu nedenle konu ile ilgili net bir yorum yapmam mümkün değil. Ancak alternatifleri ve olası etkilerini biliyoruz. ECB bu toplantıda varlık alımı (QE) konusu pas geçti ise negatif anlamda sert fiyatlamalar yaşanacak. Şayet bilançosunu 3 trilyona çıkartacak büyüklükte bir paket açıkladı ise bu gelişme zaten fiyatlanmış olduğundan önemli bir hareket görülmeyecek. Ancak 3 trilyon Euro’nun üzerine çıkacak bir karar açıklandı ise şu anda  havai fişekler patlatılıyor demektir. Kısa vadede fiyatlama yorumu yapamıyor olsam da uzun vadede ECB’nin varlık alımlarının başarısı hakkında bir fikrim var. Öncelikle ECB’nin olabilecek en pahalı seviyeden tahvil alımına başladığını düşünüyorum. LTRO ihaleleri ile bankalar ve daha öncesinde ECB’nin OMT açıklaması ile piyasanın büyük bir kısmı getirilerin kriz ve korku nedeni ile yüksek olduğu dönemde bono pozisyonları açtı. İsviçre Merkez Bankasının da Euro’yu desteklemesini durdurması ile Euro bonosu talep edecek kurum ve fon sayısının azaldığı malum. Yatırımcıların ECB’nin alıma başlaması ile beraber ellerindeki Euro bono pozisyonlarında satışa gitmeleri makul bir strateji. Ancak satış nedeni varlık alımlarının başarılı olarak enflasyon yaratacağı beklentisi olmayacaktır. Zaten böyle bir gelişme de beklemiyorum. FED QE dizilerini başlattığında pek çok yorumcu “hiper-enflasyondan” bahsediyordu. Oysa FED bilançosu 800 milyar dolardan 4 trilyon dolara yükselmesine rağmen enflasyonda belirgin bir yükseliş olmadı. Benzer bir durum Euro bölgesinde de yaşanacaktır. FED’in varlık alımlarının başarılı olduğu noktalar malum; kredi piyasalarında bozuk olan fiyatlama mekanizmasını düzeltti, spreadleri daralttı ve uzun vadeli faizleri düşürdü. 2010 yılında global olarak var olan bu problemler şu anda Euro bölgesinde söz konusu değil. Piyasa normal işliyor, İspanyol veya Italyan tahvil getirileri ile Alman tahvil getirileri arasındaki fark gayet makul bir seviyede ve borçlanma maliyetleri en düşük seviyesinde bulunuyor. Peki ECB varlık alımından nasıl bir medet umuyor olabilir? FED’in operasyonlarının portföy etkisini net bir şekilde gördük. Bonolarını nakitle swaplayan yatırımcılar veya getirilerin çok düşmesi ile zor durumda kalan tasarrufçular spekülasyona yönelerek varlık fiyatlarını şişirdi. Öyle ki 2011 yılında 1100 seviyesinde olan S&P şu anda 2030 seviyesinde. Peki Almanya’da Dax’ın benzer bir performans göstermesini beklemek makul bir beklenti mi olacaktır? Euro bölgesi kültürel olarak hisse piyasasına ABD’ye oranla daha soğuk bir piyasa. Bu nedenle portföy etkisinin de sınırlı olacağını söyleyebiliriz. Kısacası ECB dün hangi adımı atmış olursa olsun yılın ikinci yarısında gelişmelerin çok daha negatif bir noktaya varmış olacağını düşünüyorum. 1 ay önce 1.20 tabanının arkasında duracağını açıklayan İsviçre Merkez Bankasının yarattığı güven kaybından sonra tabuta son çiviyi de başarısız olacak olan ECB çakacaktır.