Radikalleşen Ortadoğu

Orhan AKIŞIK
Orhan AKIŞIK KÜRESEL PERSPEKTİF dunyaweb@dunya.com

 

Ortadoğu’da akan kan durmuyor. Radikal İslamcı örgüt IŞİD Suriye ve Irak’ta etkisini artırırken, üç İsrailli gencin öldürülmesini fırsat bilen İsrail’in Filistin’e karşı düzenlediği kara harekatı bölgeyi tam bir kaos ortamına soktu. Saldırılarda ölenlerin çoğunluğunu savunmasız halk ve çocukların oluşturması acı olduğu kadar da düşündürücü. Arap dünyasındaki baskıcı rejimlere karşı ortaya çıkan kitle eylemlerinin bölgeye demokrasi ve barış getireceği beklenirken, yaşananlar Ortadoğu’nun demokrasiden ne kadar uzakta olduğu gerçeğini açık seçik gösteriyor. Hamas, Arap ülkelerinden aradığı desteği bulamıyor. Hamas’ın İsrail’deki aşırı uçların güçlenmesine yardımcı olarak, iki devletli çözümü zorlaştırdığını yazan Mısır basınında, İsrail Başbakanı Netahyahu’ya ise övgüler diziliyor. Suudi gazeteci Nasser Al-Sarami, Filistin halkının Hamas ve Müslüman Kardeşlere inanmamalarını söyledikten sonra şöyle devam ediyor: “Fakir ve savunmasız halk roket ve top atışlarına karşı savunmasızken, onlar kendileri için inşaa ettikleri tünellere kaçıyorlar.” 

***
Ortadoğu’daki iç savaş ve kargaşa ortamı, ilk defa halkoyuyla Cumhurbaşkanı seçecek olan Türkiye’yi de etkiledi. Siyasi ve ekonomi istikrar tehdit altında. Muhalefetin hükümet üzerinde İsrail’le olan siyasi ve ekonomik ilişkilerin askıya alınması konusundaki baskısı artarken, İsrail ve onun hamisi olarak görülen ABD, dış temsilcilikleri önünde toplanan kitleler tarafından protesto ediliyor. Protestoların istenmeyen olaylara yol açabilecegini düşünmüş olsa gerek, Başbakan Erdoğan Türkiye’de yaşayan Museviler'in bu ülkenin vatandaşları olduklarını hatırlatmak zorunda kaldı. Açıklamanın gayrimüslim vatandaşlarımızı rahatlattığını sanmıyorum. Böyle giderse o çok övündüğümüz, çeşitli dini ve etnik gruplardan oluşan mozayik iyice parçalanacak. 

***

IŞİD’in katliamlarına sessiz kalan Türkiye, Filistin’de şeriat yanlısı Hamas’ı destekliyor. İsrail’i ve onu destekleyen Batı ülkelerini sert bir dille eleştiren Başbakan Erdoğan, Batı’nın tutumunu yeni bir Haçlı seferi olarak nitelendirirken; Cumhurbaşkanı Gül, saldırıların bir an önce durdurulması konusunda İsrail’i ikaz ediyor. Gül’ün, İsrail’in Filistin’e yönelik saldırısının dünyada nefret tohumlarını saçarak, radikalleşmeyi artırdığı yolundaki tespiti önemlidir. Ancak, İsrail’in Filistin halkının haklarını hiçe sayan politikası radikalleşmenin tek nedeni değil. Ortadoğu ve Afrika’da İslam adına hareket ettiklerini ileri süren örgütlerce son yıllarda artan saldırılar tüm dünyada endişe yaratıyor. Avrupa ülkelerinde kimlik bunalımı yaşayan, bulundukları ülkelere adapte olamayan, daha doğrusu olmak istemeyen müslüman nüfus, kardeşlik ve aidiyet gibi kavramları öne çıkararak taraftar kazanmaya çalışan radikal İslamcı gruplar için önemli kaynaklardan biri. Diğer önemli bir kaynak mevcut sistemin sorunları çözemediğini ileri sürerek Müslümanlığı seçen Hristiyanlar. Sayıca az olmalarına karşın, bu grupta yer alanların islamcı örgütler içindeki ağırlığı artıyor. Afganistan’da Taliban saflarında savaşırken yakalanan John Walter Lindt, 2001’de ayakkabısına yerleştirdiği bombayla uçağa binmeye calışırken yakalanan İngiliz Richard Reid ve 2002’de Chicago havaalanında El Kaide’ye bomba yapımıyla ilgili bilgiler verdiği suçlamasıyla ele geçirilen Jose Padilla akla ilk gelen isimler arasında.

***
Sovyetler Birliği’nin 90’ların başında yıkılması sonucu ortaya çıkan boşluğu radikal İslamcı örgütler doldurmaya çalışıyor. Batı’nın Arap Baharı olarak bilinen hareketleri desteklemesinin en önemli nedeni, bölgede kurulacak demokratik rejimlerle radikalizmin önüne geçmek isteyişiydi. Demokrasi bir yana, bölgede şeriatçı güçlerin etkisi giderek artmaktadır. Şeriatçı terör örgütlerinin dayandıkları ideoloji selefilik. İslamın tamamen Hazreti Muhammed tarafından açıklandığı şekliyle uygulanması gerektiğini ileri süren selefiliğin arkasında, Suudi Arabistan ve Körfez’in Arap ülkelerinin desteği var. Yaşadıkları ülkelere entegre olmayı reddeden, demokrasi ve Batı karşıtı bu gruplar Ortadoğu dışında tüm dünya için risk oluşturuyor. Bütün bu olaylardan, Hamas’ın Filistin davasının barışcı biçimde sonuçlandırılmasına katkısının olmayacağı anlaşılmaktadır. Bölgedeki ağırlığı azalan Türkiye’nin ise bu konuda yapacağı bir şey yok. Radikalizmin durdurulması; İslam Dünyası’nın Batı karşısındaki gerilik ve eziklikliginden kurtulmasının yolu akıl ve bilimin rehberliğinde kalkınmasından geçiyor. Bunun dışında her yol çıkmaz sokak. 

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Vekalet savaşları 08 Ekim 2016
Clinton farkı 01 Ekim 2016
Sorun küreselleşmede mi? 27 Ağustos 2016