AMB ve Bankacılık Operasyonu (2)

Taner BERKSOY
Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI tberksoy@pirireis.edu.tr

Avrupa  Birliği küresel krizden çok etkilendi, krizin etkilerini görece daha uzun zaman yaşadı ve krizden çıkışta da en fazla zorlanan bölge oldu.

Bütün bunların Avrupa’yı  Birliğin devamını ve Euro’nun ömrünü sorgulama noktasına  getirdiğini  hatırlarsınız sanırım. Bu gün Birlik bu noktanın ötesine  geçmiş durumda. Büyümenin biraz toparlanıyor olmasının bunda büyük etkisi var kuşkusuz. Yeniden büyüme olasılığının yükselmeye başlaması moralleri ve bu bağlamda beklentileri de olumlu yöne çevirdi. Dikkat ederseniz sanki iklim değişmiş gibi bir hava var şimdilerde.

Bu gelişmelerin ekonomi yönetimine, özellikle de para otoritesine, ufku genişletip yeni sorunların üstüne gitme imkanı verdiği gözleniyor. Gündeme egemen olan yeni sorunların başında da Avrupa banka sitemi geliyor.                         

Bu günlerde banka sisteminin ön plana taşınmasının nedeni daha var. Birincisi finans alanındaki temel sorunun tanımlanmasındaki görüş değişikliği. AB krizin başından itibaren temel finansman sorununun kamu borçlanması olduğu görüşüne takılı kaldı. Avrupa Merkez Bankası (AMB) belki de dünyadaki en sert kamer sıkma politikası uygulamasını yaptı. Kriz ortamında kemer sıkmanın yanlışlığı bir yana bu uygulama AB’nin temel finansman sorunu ile de bire bir uyuşmadı. Sert rüzgarlar geçtikten sonra,  Avrupa’da hane halkı ve şirket borçlarından kaynaklanan özel borçluluğun kamu borcundan hem daha büyük  hem de daha sorunlu olduğunu görme imkanı doğdu.  Görüş değişti.

Borç yükünün büyüme üzerindeki etkisine ilişkin görüşün değişmesi de banka sisteminin ön plana taşınmasını besleyen ikinci neden oldu. Yeni araştırmalar özel borçlanmanın büyüme üzerindeki olumsuz etkisinin kamu borçlanmasının yarattığı etkiden büyük olduğunu ortaya koyuyor.  Bu etki farkının kredi genişlemesinin ateşleyip beslediği büyüme süreci krize yuvarlandıktan sonra daha da görünür hale geldiği anlaşılıyor.

 

Avrupa bağlamında  özel borçlanmanın büyümeyi yavaşlatıcı etkisinin birbirini besleyen üç halkada ortaya çıktığı gözleniyor.  Bunlardan birisi hane halkı halkası.  Krize zaten  gelirine göre yüksek oranda borçla yakalanan hane halkı krizle birlikte harcamalarını kısıp, borç ödemeye yönlendi. Böylece büyümenin talep açısından en büyük sürükleyicisi olan özel tüketim harcamaları hızla daraldı. Büyüme yavaşladı.

İkinci halka şirketler bağlamında ortaya çıktı. Aşırı borçlu şirketler borçlarını çevireme imkanı ortadan kalkınca yatırım harcamalarını kısıp, borçlarını ödemek durumunda kaldılar. Bu da talebin öteki önemli unsuru olan özel yatırım harcamalarının daralmasına yol açtı. Büyüme bir de bu nedenle yavaşladı.

Üçüncü  halka da  banka sistemi.  Büyük ölçüde kaldıraçla iş yapan şirketler kriz ortamında banka borçlarını ödemekte zorlandı. Israrla uygulanan kemer sıkma  politikası  özel borçların ödenmesini daha da zorlaştırdı. Geri dönmeyen krediler arttı.  Kötü kredi (bad loan) artışı bankaların sermaye tabanında ciddi bir erozyon yarattı.  Banka denetiminden sorumlu olan ulusal otoriteler biraz siyasi biraz da ulusal kaygılarla etkili müdahaleden kaçındı. Herkes topu birbirine attı. Sonuçta banka riskleri arttı, güven kayboldu ve  kredi akışı dondu.  Büyüme daha da yavaşladı. 

 

Gelinen noktada  büyümenin yavaş da olsa canlanıyor olması  Avrupa Birliğinin temel iktisadi sorununu ne olduğunu yeniden tanımlama imkanı doğurdu. Özel borç ağırlıklı finansman problemi. Artan donuk kredi sorunu.  Merkez bankasının sağladığı kısa vadeli likiditeye bağımlılığı had safhaya ulaşmış banka sistemi. Bu sorunlara müdahalede aciz ve isteksiz kalan siyasi otorite.  Avrupa Birliği’nin yeniden yapılan temel iktisadi sorun tanımında bu öğelerin  yer alması gerekiyor. 

AMB’nin bankalara dönük yeni politika yöneliminin arkasında bu yeni tanıma uygun bir çözüm üretme niyeti var. Gereken irade de var mı, onu göreceğiz.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ekonomi kıskaçta 20 Aralık 2018
Normalleşme mi? 06 Aralık 2018
Kur’u temizleme 25 Ekim 2018
Yeni bir durgunluk mu? 18 Ekim 2018
Zaman mı kazanıyoruz 11 Ekim 2018
Tedbir gerekirdi 04 Ekim 2018
2019 yılı kritik 13 Eylül 2018
Adını koymadan 06 Eylül 2018