Yabancı artık ufak ufak değil, koşarak gidiyor

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Yabancı yatırımcı Türk hazinesine adeta şöyle sesleniyor: "Güzel günlerimiz oldu, sayenizde iyi kazandık, teşekkür ederiz. Ama artık bize müsaade, demir almak zamanı geldi bu limandan, daha güvenli olanlara doğru yelken açacağız. Hem kusura bakmayın ama siz de zaten sanki bizim gitmemizi istercesine açıklamalar yapıyor, tedirgin olmamıza yol açıyorsunuz. Siyaseten karışık bir ortam yaratıyorsunuz. Hele bu karmaşa ortamında ortaya çıkan kur oynaklığı yok mu, bizi çok korkutuyor, üç kuruş kazanalım derken anaparayı kaybetme riskimiz var. Biz özünde başkalarının paralarını yönetiyoruz, o yüzden bu riski alamayız. Güzel ayrılalım, sizde işler bir gün mutlaka yoluna girecektir, birlikte tekrar iş yaparız..." 

Yabancı böyle düşünmüyor olsaydı, Türkiye'den koşarcasına gider miydi. Merkez Bankası ağustos ayının üçüncü haftasına ilişkin verileri de açıkladı ve söz konusu hafta içinde yabancıların 248 milyon dolarlık hisse senedi, 267 milyon dolarlık da devlet iç borçlanma senedi sattıkları görüldü. Ağustos ayının ilk üç haftasındaki net satış ise hisse senedinde 214, devlet iç borçlanma senedinde 379 milyon dolar olarak gerçekleşti.

Bir haftalık, ya da aylık veriler o kadar da önemli değil. Daha geniş bir zaman dilimine bakmak ve bu zaman diliminde oluşan rakamları, geçmiş yıllarla kıyaslamak gerek. Gerçek hareketi, eğilimi ancak bu şekilde görebiliriz.

5.9 milyarlık çıkış  
Merkez Bankası verilerinden hareketle, ilk sekiz aylık dönemler itibariyle yabancıların Türkiye'deki hisse senedi ve devlet iç borçlanma senedi alım-satımlarına ilişkin net rakamları çıkardık. Bu rakamların piyasa fiyatı ve kur hareketlerinden arındırılmış net alım-satım farkını gösterdiğini belirtelim.

Bu yılbaşından 21 Ağustos'a kadar olan dönemde yabancılar 782 milyon dolarlık hisse senedi sattılar. Bu, çok önemsenecek bir rakam değil. Geçmiş yılların ilk sekiz aylık dönemlerinde hisse senedinden daha yüklü miktarda çıkışlar görülmüştü. Yabancılar, ilk sekiz aylık dönemlerde olmak üzere 2011 yılında 1.2 milyarlık, 2013 yılında 1 milyar dolarlık hisse senedi satmışlardı.

Yabancıların asıl duyarlılığı zaten hisse senedi piyasasına değil, devlet iç borçlanma senetleri piyasasına. Yabancı yatırımcılar bu yıl 21 Ağustos'a kadar olan dönemde net olarak tam 5 milyar 147 milyon dolarlık DİBS sattılar. Bu, şimdiye kadar görülmedik bir çıkışa işaret ediyor.

Yabancı yatırımcılar, ilk sekiz ay itibariyle 2006 yılında 516 milyon, 2008 yılında 151 milyon, 2009 yılında 1.1 milyar dolarlık çıkış gerçekleştirmişlerdi. Geçen yılın ilk sekiz ayında da 458 milyon dolarlık çıkış olmuştu. Aslında yabancı yatırımcının devlet iç borçlanma senetlerine olan bakışı geçen yıldan değişmeye başlamıştı da, biz bunu görmedik, belki daha doğru bir ifadeyle görmek istemedik. 

Bu yıl 21 Ağustos'a kadar olan dönemde yabancıların hisse senedi ve devlet iç borçlanma senedinden gerçekleştirdikleri net çıkış da böylece 5.9 milyar doları bulmuş oldu.

2010, 2011 ve 2012 yılları yabancı girişlerinin rekor kırdığı yıllardı. Bu yıllarda hisse senedi ve DİBS toplamında sırasıyla 10.7 milyar, 11.4 milyar ve 12.9 milyar dolarlık giriş gerçekleşti. Yabancıların 2011 yılındaki net DİBS alımları 12.5 milyar doları buldu.

Yine faiz tartışması 
Türkiye uzunca bir süredir faizin indirilmesi gerektiği yolundaki telkinleri duymuyordu, sanki bu konu buzdolabına kaldırılmış gibiydi. Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan, önceki gün muhtarlara hitap ederken, bu konuya yine değindi ve yatırımların artması için faizin düşürülmesi gerektiğini söyledi. 

Türk parasının böylesine hızlı bir şekilde değer yitirdiği bir dönemde Merkez Bankası'nın elinde neredeyse faizi artırmaktan başka çare kalmamışken ve faiz artırımına gidilmemesi yüzünden ekonomik tablonun giderek bozulduğu dile getiriliyorken, Erdoğan'ın faiz indirimini yeniden gündeme getirmesi Merkez Bankası'nın işini daha da zorlaştıracak bir etken. Son birkaç gündür görece ılımlı seyrediyor gibi görünse de, Türk parası üstünde müthiş bir baskı var ve bu da değer kaybını daha da körüklüyor. 

"Faiz artırımının eli kulağında" deniliyor, bu yönde yorumlar yapılıyor, hatta Merkez Bankası'nın bir ara toplantıyla yüklü bir faiz artırımına gidebileceği ifade ediliyordu. Şimdi durum yine değişti. Erdoğan'dan gelen bu açıklama piyasalarda nasıl bir yankı bulacak, piyasalar bu açıklamadan nasıl etkilenecek, daha da önemlisi Merkez'in tavrı ne olacak, hep birlikte göreceğiz. 

14-019.jpg

 

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar