Yabancı faizi ve kuru kolluyor, DİBS’i bir alıyor, bir satıyor
“…DİBS’te bir haftada yaşanan rekor düzeydeki giriş, bir eğilimi yansıtmaktan elbette uzak. Tek bir haftaya bakarak karar vermek bizi yanıltır. (…) Dikkatli olmakta yarar var. ‘Yabancı artık dönmeye başladı, hem Türkiye’den daha karlı ülke mi bulacak’ diyerek rehavete kapılırsak, yaklaşan Cumhurbaşkanı seçimi sürecinde yaşanması olası gerginliğin hiç olumsuz etki doğurmayacağı düşüncesiyle hareket edersek, geçen hafta (28 Mart-4 Nisan) rekor düzeyde döviz getiren yabancı, bir bakarsınız haftaya da daha büyük tutarda dövizle çıkıp gitmiş…”
Bu köşede 11 Nisan’da bu görüşlere yer vermiştik. Yabancı yatırımcı, 28 Mart-4 Nisan haftasında fiyat değişimi ve kur hareketinden arındırılmış biçimde, yani net olarak tam 1 milyar 296 milyon dolarlık devlet iç borçlanma senedi alınca, bunun uzun soluklu olmayabileceğine vurgu yapma gereği duymuştuk. Hem geride kalan haftalar da, yabancı yatırımcının istisnaları olmakla birlikte haftadan haftaya zikzak çizerek hareket ettiğini gösteriyordu. Yabancılar, bir hafta alım yapmışlarsa, izleyen hafta satışa geçmeyi tercih ediyorlardı. Ama yine vurgulayalım; üst üste alım ya da satım yapılan haftalar da oluyordu. Ama genel eğilim, dalgalı bir seyre işaret ediyordu.
30 Mart yerel seçimleriyle birlikte siyasi gerginliğin geride kaldığı ve bunun da ekonomide oluşan belirsizliklerin aşılmasına katkıda bulunduğu dile getirilmeye başlandı. Bu sayede ekonomide olumlu yansımalar olacaktı, beklenen buydu. Ekonomiye ilişkin olumlu yansımanın tek bir ölçüsü yoktu elbette; ama eğer kurun düşmesi kastediliyorsa, beklenen etki doğdu. Yok eğer ölçü yabancı yatırımcının yeniden Türkiye’ye gelmesi ise, bu konuda temkinli olmakta yarar bulunduğu görüşünü dile getirdik. Nitekim, bir haftaya bakarak yargıda bulunmanın pek de doğru olmadığını gördük.
28 Mart ile 4 Nisan arasındaki haftada 1 milyar 296 milyon dolarlık devlet iç borçlanma senedi alan yabancı yatırımcılar, izleyen hafta, yani 4-11 Nisan haftasında bu kez 207 milyon dolarlık net satış yaptılar. Böylece, nisanın ilk haftasındaki 1.3 milyar dolarlık rekor alışın, bir eğilimin başlangıcı olmadığı ortaya çıkmış oldu.
Yabancı yatırımcılar ocak ayında 1 milyar 117 milyon, şubatta 1 milyar 71 milyon, martta ise 622 milyon dolarlık DİBS satışı gerçekleştirmişlerdi. Yabancılar, nisanın ilk 11 gününde ise 534 milyon dolarlık alış yaptılar. Bu arada, yabancı yatırımcının DİBS ve hisse senedindeki net alışına ilişkin olarak daha önce verdiğimiz aylık rakamlarla, bugün aktardığımız rakamlar arasındaki farkı da izah etmekte yarar var. Daha önce yer verdiğimiz aylık rakamlara, haftalık rakamları toplayarak ulaşmıştık. Bu kez, gün hesabıyla aylık rakamlara gittik. Dolayısıyla bugün verdiğimiz rakamlar göreli olarak daha doğru.
Bu arada, yabancı yatırımcıların yılbaşından 11 Nisan’a kadar geçen yaklaşık 3.5 aydaki net DİBS satışı 2.3 milyar dolar oldu.
Hisse senedinde alım eğilimi
Yabancı yatırımcı devlet iç borçlanma senedinde haftadan haftaya alım ve satım gerçekleştirmeyi tercih ediyor. Ancak yabancılar hisse senedi piyasasında ise belirgin bir şekilde alıcı konumunda bulunuyorlar. Yabancılar, son dört haftadır BİST’te sürekli olarak alım yapıyorlar.
Yabancılar 14-21 Mart haftasında net 227 milyon dolarlık hisse senedi aldılar. Net alım, izleyen haftalarda sırasıyla 143 milyon, 525 milyon ve 275 milyon dolar olarak devam etti. Yani, yabancı yatırımcı son dört haftada net 1 milyar 170 milyon dolarlık hisse senedi aldı.
Moody’s’in etkini henüz görmedik
Bu arada aktardığımız rakamlarda Moody’s’in Türkiye’nin görünümünü durağandan negatife çeviren kararının etkili olduğunu söyleyemeyiz. Bu karar, yabancı yatırımcının kararını etkileyecekse de, bu etkiyi 11 Nisan’dan sonraki haftalarda göreceğiz.
Ayrıca, yabancıların DİSB ya da hisse senedi yatırımı açısından Türkiye’ye bakışlarında rol oynayacak tek etken de not kararı değil ki. Son üç beş günde yapılan açıklamalara, alınan kararlara baktığımızda, yabancının Türkiye’ye bakışının nasıl hızlı değişiklikler gösterebileceğini kolaylıkla görebiliyoruz.
